Yıldıray OĞUR
Seçim sonuçlarını tanımadı, taraftarlarını Kongre’yi basmaya teşvik etti, bütün sosyal medya platformlarından kovuldu, devir teslim sürecinde bir suçlu muamelesi gördü, hakkında şimdiye kadar üç iddianame hazırlandı, biri ABD devletine karşı komplo kurmak gibi ciddi bir suçlama, iki kez gözaltına alınıp mahkemeye çıkarıldı, önümüzdeki günlerde üçüncü kez gözaltına alınıp mahkemeye çıkarılacak, Cumhuriyetçilerin Fox News, WSJ gibi medyaları onun aleyhine yayın yapıyor, ünlü Cumhuriyetçilerin neredeyse tamamı ona karşı…
Ama bütün tuhaflıklarına, engellilerle bile dalga geçebilecek kötü kalpliliğine, fahişeleri susturmak için rüşvet verme skandallarına rağmen Donald Trump, 2024 seçimlerinde ABD tarihinde benzeri ender olan bir mucizeyi gerçekleştirip, yeniden başkan seçilebilir.
En azından anketler bunun artık yüzde 50 ihtimal olduğunu söylüyor.
Yakında başlayacak Cumhuriyetçi Parti ön seçimlerinde Trump, arkasına Cumhuriyetçilerin anaakım medyası ve sermayesinin desteğini almış Florida Valisi Desantis’in 40 puan önünde. Desantis’i destekleyen Fox News’in son anketine göre Trump yüzde 53, Desantis yüzde 16.
Yani Cumhuriyetçilerin adayı eğer ayağına bir hukuki engel dolanmazsa Trump olacak.
Ama esas bütün Amerikan elitlerini ve medyasının tüylerini diken diken eden 2024 Başkanlık seçimleri anketleri.
Bu anketlere göre Biden-Trump karşılaşmasında durum başa baş. Biden yüzde 47 Trump 46. Sadece Fox anketinde Biden 44, Trump 41 görünüyor.
Peki nasıl olabiliyor bu?
Cehalet, dini yobazlık gibi bizde her kapıyı açmak için zorlanan açıklama anahtarları ABD örneğine pek uymuyor. Trump seçmenin tek bir kimliği yok.
O yüzden bela okumaktan, insanları aşağılamaktan yorulan cesur Amerikalı entelektüeller bu soruya cevap arıyorlar bir süredir.
Onlardan en cesuru, Obama’nın da en favori köşe yazarı olan, Amerikan Demokratlarının entelektüel yol göstericilerinden New York Times yazarı David Brooks oldu.
Brooks, geçen hafta New York Times’da “Peki ya bu hikayedeki kötü adam bizsek?” başlıklı çok cesur bir yazı yazdı.
Serbestiyet’in çevirdiği yazıdan bazı yerleri aktaracağım:
“Biz Trump karşıtları iyi adamlar oluyoruz. İlerlemenin ve aydınlanmanın güçleri olan ‘iyi adamlar’. Trumpçılar ise gerici yobazlar ve otoriterleri temsil ediyorlar. Bu argümana kısmen katılıyorum diyebilirim, fakat argüman aynı zamanda elitlerin kendi kendini tatmin etmesi sağlayan bir anlatı. 2020’de Biden yalnızca 500 kadar ilçede seçimleri kazandı, fakat bu 500 ilçe Amerikan ekonomisinin yüzde 71’ini oluşturuyor. Trump ise 2.500’den fazla ilçede kazanmıştı fakat bu ilçeler toplam ekonominin yalnızca yüzde 29’unu oluşturuyordu. Daha az eğitimli sınıflardaki insanların neden ekonomik, siyasi, kültürel ve ahlaki saldırı altında oldukları sonucuna vardıklarını ve neden eğitimli sınıfa karşı en iyi savaşçıları olarak Trump’ın etrafında toplandıklarını anlamak zor değil. Trump, işçiler için en tehditkâr görünen insan setinin girişimciler değil, uzmanlaşmış sınıf olduğunu çok iyi anladı. Yani biz. Sosyolog E. Digby Baltzell’in on yıllar önce yazdığı gibi, “Tarih, kast ayrıcalıklarını önderliğe tercih eden sınıfların mezarlığıdır.” Bizim sınıfımızın şu anda flört ettiği kader tam olarak budur.”
“Hepimizin bu işte birlikte olduğu idealinin yerini, eğitimli sınıfın burada ayrı bir dünyada yaşadığı ve diğer herkesin aşağıda farklı bir dünyaya zorlandığı gerçeği aldı. Üye olduğumuz toplumsal sınıfın üyeleri her zaman ötekileştirilenler için cesurca konuşur, ancak bir şekilde her zaman kendimize hizmet eden sistemler inşa eder.
Bu sistemlerden en önemlisi modern meritokrasi olmuştur. İnsanları en çok sahip olduğu niteliğe göre ayıran ve/veya dışlayan bir sosyal düzen inşa ettik. Akademik başarı üzerine kurulu bir düzen… Yüksek eğitimli ebeveynler seçkin okullara gidiyor, birbirleriyle evleniyor, yüksek ücretli profesyonel işlerde çalışıyor ve aynı seçkin okullara giren, birbirleriyle evlenen ve seçkin sınıf ayrıcalıklarını nesilden nesile aktaran çocuklarına muazzam kaynaklar aktarıyorlar.
Daniel Markovits “Meritokrasi Tuzağı” adlı kitabında yıllar süren araştırmaları şöyle özetlemişti: “Bugün orta sınıf çocukları okulda zengin çocuklarına, orta sınıf yetişkinleri de iş yerinde elit mezunlara yeniliyorlar. Meritokrasi orta sınıfı fırsatlardan mahrum bırakıyor. Aynı meritrokrasi, herkes kuralına göre oynasa bile sadece zenginlerin kazanabileceği bir gelir ve statü rekabetinde yalnızca kaybedenleri suçluyor.”
Meritokrasi sadece bir dışlama sistemi değil, aynı zamanda bir ahlak anlayışıdır. Barack Obama, başkanlığı sırasında politikaları bağlamında 900’den fazla kez “akıllı” kelimesini kullandı. Bunun anlamı, onun politikalarına katılmayan (ve belki de Harvard Hukuk Fakültesi’ne gitmeyen) herkesin aptal olması gerektiğidir.”
Yazıdaki bazı argümanlar bize tanıdık, bazıları bize yabancı hatta bizde tam tersleri yaşanıyor.
Ama temel duygu aynı.
Gelişen kapitalizm, profesyonelleşme, şehirlerdeki kast hayatı, eğitim, bilim, teknolojide nesilleri ve insanları birbirinden uzaklaştıran gelişmeler, partilerin, siyasetin, şirketlerin, medyanın, bürokrasinin, akademinin, bilimin karmaşık, aşırı uzmanlaşmış, kopuk, ulaşılmaz, değiştirilmez kibirli dünyası karşısında sıradan insanlar kendilerini zayıf hissediyor, kendini temsil etmeyen, dışlayan, hor gören elitlere karşı öfke, kin bir sınıfsal direniş duygusuyla siyasette sesini duyuran sesler arıyor. Popülist siyasetçiler bu duyguya karşılık geliyorlar.
Bu duygu küresel.
Türkiye’de AK Parti ve Erdoğan, 20 yıldır ama özellikle son 10 yıldır bu öfkenin sesi olarak girdiği her seçimi kazanıyor. Yani Türkiye’de durum Amerika’dan farklı. Elitler neredeyse artık ezilen, dayak yiyen statüsünde. Elitlere öfkeliler güçlüler, her yerdeler ya da her yere girmeye çalışıyorlar, iktidarı hınç duygularını tatmin etmek için kullanıyorlar.
Ama bir taraftan bu sınıfsal zorlamalar kabul etmeliyiz ki bir eşitlenme hali de yaratıyor. Bu her alanda eşit olmaya başlama duygusu büyük bir tatmin yaratıyor. “Eskiden doktorlar azarlardı, şimdi biz doktor dövüyoruz” diyen kadın kaba saba bir şekilde bu tatmin duygusunu tarif etmişti aslında.
Bu eşitliği onlar adına kavga ederek, elitleri hırpalayarak, buldozer gibi alan açarak sağlayan da hala Erdoğan.
Alper Görmüş, Serbestiyet’te David Brooks’un yazısı üzerine yazdığı yazıda bu öfkenin sesi olan popülist liderlerin yarattığı plasebo etkisini çok iyi tarif etti:
“Popülist liderlerin de mağduriyet duyguları ve korku düzeyleri yüksek kitlelerde plasebo etkisi yarattığını söyleyebiliriz. (Hele hele, liderleri, öfke biriktirdikleri yüksek kültürel mertebe sahiplerini küçümser tarzda konuştuğunda.)
Popülist liderlere oy veren kitlelerin ‘çağdaş-modern’ ölçülere uymayan ‘ilkel’ davranışları var evet, fakat bunlar onların içinde doğal olarak bulunan kötülükten gelmiyor, gerçek ve insani duygulardan (eziklik ve korku gibi) kaynaklanıyor.”
Amerikalılar için bütün bu konuları cesurca konuşmak için zaman az. Seçimler 2024 Kasım’ında.
Ama yeni seçimden çıkmış bizim için ise önümüzde koca bir beş yıl var. Bu beş yılı CHP içindeki hizip mücadelesi, Altılı Masa polemikleriyle geçirmenin kimseye bir faydası yok.
Çünkü mesele o değil.
İktidar elitlerinin gözle görünen ekonomik zenginleşmesine, üçer beşer adımlarla sınıf atlamasına, kurulan müteahhitler düzenine, yarattığı kendi nomenklatura sınıfına, debdebeye rağmen AK Parti’nin hala elitlere karşı ezilenlerin, beyaz Türklere karşı alttan gelenlerin sesi ve itirazı olarak görünmesi üzerine de yeni kavramlarla yeniden düşünmek gerek.
Nasıl oluyor da ekonomik krize, enflasyona, iktidar tarafından sürekli hırpalanmalarına, Devlet Tiyatroları’nda bile iktidarı kaybetmelerine rağmen hala şehirli seküler kesimlerin kültürel üst sınıf kibri, dindar iktidar çevrelerinin ekonomik üst sınıf kibrinden daha fazla insanlara batıyor, bir çeşit sınıf kinine, öfkeye neden oluyor?
Neden DEVA ve Gelecek’teki donanımlı, ehliyet sahibi dindar siyasetçiler iktidarın kültürel ve sosyal habitusunda yaşayan büyük kitleye ulaşamıyor, kapılar onlara bu kadar kapalı? Acaba bunun sebeplerinden biri onların da fazla eğitimli, profesyonel, ulaşılmaz ve bu yüzden kibirli görünmesi mi?
CHP’deki iktidar mücadelesinin de kültürel, sınıfsal boyutları yok mu? CHP’yi geleneksel CHP elitlerinden teslim alan Dersimli, orta sınıf bir bürokrat olan Kılıçdaroğlu, uzun yıllar sonra elde edilmiş bu mevziyi bu yüzden terk etmek istemiyor olabilir mi? Dışarıya doğru ittifak kurma çabaları, biraz da geleneksel CHP’liliğe karşı müttefik bulma çabası değil miydi?
İstanbul sermayesi ve medyasının desteklediği, mesajlarını Oksijen gazetesi üzerinden vermeyi tercih eden, Rolex saatli, orta üst sınıf bir aileden gelen İmamoğlu da bir bakıma geleneksel CHP elitlerinin geri dönüşünü temsil etmiyor mu?
Muhafazakarlara doğru açılımlardan rahatsız seküler şehirli elitlerin, eğitimli gençlerin, profesyonellerin “adamı” olması, İmamoğlu’nun ortak kültürel bağları olan büyük muhafazakar kitlelerle ilişkilerinin derinleşmesini, “halkın adamı” etkisi yaratmasını engellemiyor mu?
Hepsi üzerinde düşünülmeyi hakkediyor.
Neden böyle oldu sorusunun cevabı çok kolay değil.
Belki herkes cesurca şu soruyu sorarak işe başlayabilir:
Peki bizim hikayemizdeki kötü adamlar kimler?
Sadece karşıdakiler mi?
Emin miyiz?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025