Yıldıray OĞUR
Haydi hep birlikte Amerikan filmlerindeki terapi grupları modunda seslenelim: Teşekkürler Aytaç Yalman. Meğersem demokrasimizi size borçluymuşuz.
Darbe planlarındaki rumuzu “Kaplan” olan bu komutan Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeniİsmail Küçükkaya’yı televizyonda izlemiş sonra da çok bozulup aramış.
Bozulduğu şeye aslında belki de sevinmeliyiz. Okuyalım:
“Aytaç Yalman telefonu aldı, ‘Sana sitem etmek için arıyorum’ dedi ve ekledi: ‘Biraz önce seni NTV’de izledim. Hilmi Özkök için darbeyi önleyen kişi ifadesini kullandın. Aytaç Yalman’ın rolü ne, diye soruldu. Hiçbir şey söylemedin, geçiştirdin. Diyebilirdin ki; iddianameye göre darbeyi önleyen kişi, Aytaç Yalman’dır. Bunu söylemen yeterliydi. Tek bir cümle... Bilmem, Türk Ordusu tek kişi değildir. Tek Genelkurmay Başkanı da değildir. Ucuz kahramanlık kimseye yakışmaz. Türk Ordusu demek Kara Kuvvetleri Komutanlığı demektir. Hilmi Paşa’nın kaç tane tankı tüfeği vardı.’”
Demokrasi için birbirini kıskanan paşalar. Hayal bile değildi ki gerçek oldu.
Ama keşke “bir vurdum, darbeciler çil yavrusu gibi dağıldı” avcı hikâyelerinize bir de inanabilsek.
Aslında komutan haklı. Gerçekten de iddianamede “Darbenin gerçekleşmemesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN’ın rolü olduğu, hatta bu durum ile ilgili olarak şüpheli Çetin DOĞAN’ın kendisine ağır ithamlarda bulunduğu” diye cümle iki kez geçiyor.
Kendisine bağlı 1. Ordu’da iki gün darbe toplantısını engelleyemeyen komutanın darbeyi engellemiş olması küçük çaplı bir mucize tabii. O seminerin zorunlu okuma parçası olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın durum raporlarındaki siyasi analizler bile yeterdi aslında Aytaç Yalman’ın da demokrasiyi kurtardığı silah arkadaşlarıyla yargılanmasına.
Memleket adliyesinin güç dengeleri hesap kitapçılığına akıl sır ermez.
Ama anlaşılan 2003’ün mart ayında bir bahar çarpması şeklinde tezahür etmiş bu ani demokratlık sonbaharda yapraklarını dökmüş.
Özden Örnek Günlükleri’nden okuyalım:
“3 Aralık 2003- Genelkurmay Başkanlığı’nda Yüksek Askeri Şura hazırlık toplantısı.
Aytaç Yalman: Söylenecekler söylendi. Kendimi suçlu hissediyorum (Genelkurmay Başkanı bu söz üzerine ‘neden kendini yalnız sorumlu hissediyorsun’ diye sordu) 1. Yalnız kendim değil, siz de benim kadar sorumlusunuz. Buradaki diğer arkadaşların sorumluluğu bizden sonra gelir. Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.”
Darbeden iyidir tabi muhtıra. Ama galiba bu iki iyiliği onu demokrasi kahramanı yapmaya yetmez.
Haksızlık olmasın diye Örnek Günlükleri’nden lehte şu örneği de verelim:
“3 Şubat 2004- Jandarma Genel Komutanlığı’ndaki takdimin sonunda, Hava Kuvvetleri Komutanı (İbrahim Fırtına) ve Jandarma Genel Komutanı (Şener Eruygur) ’Hemen 10 Mart’ta ihtilâl yapalım’ diye bastırmışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı (Aytaç Yalman) onları frenlemiş; zamanın uygun olmadığını, beklememizi salık vermiş.”
Yalman, 10 Mart 2004 darbesini “Daha zamanı gelmedi” diye engellediği için bizden bir teşekkür beklemiyor değil mi?
Aytaç Yalman’ın kurtardığını söylediği demokrasi hakkındaki görüşlerine de bir bakalım. Bu kezMustafa Balbay Günlükleri’ndeyiz. Tarih 8 Kasım 2002. AK Parti’nin seçim zaferinden sadece beş gün sonra.
“8 Kasım saat 10.15 KKK Aytaç YALMAN’IN makamında görüşme. Bugün yayınlanacak bildiriyi okudu. 10 Kasım nedeniyle ilk kez, Atatürk’e rahat uyu ve bize güven... diye bitiyor bildiri bana da bazı ekler yaptırdı. (Tabii bunlar de Balbay’ın gazetecilik faaliyetleri. YO) Sonra yazılmamak üzere söyledikleri:
Bu seçim sonuçlarına millet iradesi diyemiyorum. Bu ümmet iradesi. Demek ki biz daha ulus olamadık. Bu onun yansıması. Üniter devleti kurup halkı uluslaştırmak o kadar kolay değil. Aydınlanma hareketini tam olarak tamamlayamadık.”
Anlaşılan Aytaç Yalman, sonunda kişisel aydınlanma hareketini tamamlamış.
Ama darbe yapmadığı, yapacakları “henüz zamanı değil” diye uyardığı, “darbe çok sert muhtıra verelim” dediği için bizden bir teşekkür bekliyorsa, bu aydınlanma hareketi ateşin bulunması düzeyinde kalmış olabilir.
Ama yine de bir gün bir demokrasi müzesi olursa Hilmi Özkök’ün sefertasıyla birlikte, “hayır o değil esas darbeyi ben engelledim” diyen Aytaç Yalman’ın sözleri de bir yerlere asılmalı.
Fena mı, bir zamanlar hükümete karşı şahinlikte yarışan komutanlar şimdi demokrasiyi kurtarmakta yarışıyor, ne diyelim hayırda yarışınız.
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025