Ali BAYRAMOĞLU
Suriye ve Mısır...
Türkiye her iki konuda da her anlamda önde…
Davutoğlu Suriye'ye müdahale olursa Türkiye'nin aktif bir rol oynayacağını açıklarken, Başbakan'ın Mısır konusundaki tutumu sorunu adeta bir iç siyaset meselesine indirgiyor, askeri darbeye karşı olmanın ötesinde adeta İhvan'la bir özdeşlik görüntüsü taşıyor.
Bu Ortadoğu politikasının pek çok açıdan tartışmaya yol açtığı ortada.
Siyasi iktidar 'meşruiyetçi tavrını ve demokrasi anlayışını' artan oranda bu referanslar üzerine inşa ederken, muhalefet durumu kimlikçi ve ideolojik bir savrulma olarak ele alıyor.
Nasıl bakmalı?
Ortada iki değişken var.
İlki, Ortadoğu'nun iç dinamikleridir.
İran'dan, Irak ve Suriye meselesine, Arap Baharına bu dinamikler bize oranla bağımsız nitelik taşır. Türkiye kendisini bunlara uyarlama durumunda ve zorunda bir konumdadır.
İkincisi, meselenin iradi yönüdür.
AK Parti, Türkiye'nin yerleşik dış politika eksenlerini değiştirmiş, Batı ve Doğu politikaları terazisini dengelemiş, bölgesinde güç olma, bölgeye çatışma yerine siyaset fikrini taşıma istikametinde güçlü adımlar atmıştır. Ortadoğu'yla yaşanan bu sıcak temas, Türkiye'nin Şii-Süni, Selefi-Meşruiyetçi, Batı-Doğu gibi bölgeye has çatışma eksenlerinin merkezine ilerlenmesini ve bu noktalarda tavır alınmasını, bunu güçlü bir şekilde benimsemesini beraberinde getirmiştir.
Ancak asıl kritik olan husus bu iki değişken arasındaki ilişkilerdir.
Ortadoğu zeminini sarstığı, hızlı siyasi zıplamalara yol açtığı oranda yeni tercihler dayatarak Türkiye'nin politikalarını da doğrudan doğruya etkilemiştir.
Yakından bakalım...
Arap Baharına kadar Türkiye'nin Ortadoğu politikası tartışılan kimi yönleri olsa da temel olarak doğru ve güçlü bir politika olarak değerlendiriliyordu. İran ve Suriye ile Batı arasında kalkan olan, gerilimleri emen, İsrail ve Gazze gibi konularda 'siyasetin erdemini' temsil eden, İslam ve demokrasi ilişkisi konusunda model olma iddiası taşıyan etkili bir dış politikadan söz ediyoruz.
Sonra dengeleri değiştiren Arap Baharı geldi ve dört işlevi oldu:
(1)Seküler nitelikle diktatoryal rejimleri yerle bir etme, (2)İslam ve demokrasi zıtlığı imajını kırma ve buna paralel olarak (3)toplumlardaki İslami enerjiyi açığa çıkarma ve (4)İslami enerjinin çoğullluğunu, farklı eğilimler arası gerginlik ve yarışmayı, başka bir ifadeyle İslam-siyaset teması devreye sokma…
Bu durum her yönüyle Türkiye'nin politikalarını etkiledi ve yeniledi.
AK Parti gibi İslami alandan gelen seçkinlerin hakim olduğu bir siyasi partinin bu gelişmeler karşısında kayıtsız kalması beklenemezdi.
Hatta daha da öte: Ülke içinde dini vurgusu geride kalan politikalar izleyen AK Parti, Arap Baharı üzerinden kimliğinin geri planda bırakılmış hususlarına değme, İslam-siyaset ilişkisini tekrar düşünme imkanına sahip oldu.
İradi eğilimler ve koşullar birlikteliği baskın tercihler üretmeye başladı. Daha taraf olan ve daha müdahil bir Türkiye ortaya çıktı.
İhvan-Hamas çizgisine verilen destek öne çıkmaya başladı, demokrasi-İslam ilişkisine vurgu yapan, kimi hakimiyet unsurları da taşıyan Sünni çoğulcu bir model arayışı gündeme girdi. Sünni olduğu açık, ama Selefi olanla mesafeli bir hat adım adım belirmeye başladı.
Bu doğal olarak bedeller taşıyan bir durumdu.
Suriye politikası açısından bakıldığı zaman Kürt sorununa yeni bir katman eklenmesi, yanı başımızda doğan El Kaide meselesi, Suriyeli mülteciler sorunu bunlar arasında yer alıyor.
Mısır politikası açısından bakıldığında ise, askeri darbeyle, İhvan'ın devrilmesiyle birlikte Arap Baharı'nın en azından Türkiye açısından ikinci safhası, Türkiye'nin Arap ve Ortadoğu politikasının üçüncü aşaması ile başladı.
Darbe karşıtlığı kadar, Müslüman Kardeşler'e aktivistizm düzeyinde politik destek, dini hareket varoluşu ile İslamcı politika savunusunun iç içe girmesi, bu çerçevede ABD'den Avrupa'ya tüm Batı'ya en azından söylem düzeyinde açılan bayrak, yanlış ya da doğru, ortadadır ve yenidir.
Doğaldır, Türkiye açısından, iç girdileri yüksek, 2014 arifesini resmeden bu tablo tartışılacaktır.
Türkiye'nin de AK Parti'nin de gözden geçirmelere ve tahsislere ihtiyacı var.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025