Ali BAYRAMOĞLU
PKK isyanı 1984'te başladı. İnsani, siyasi, sosyolojik sonuçlarıyla 30 yıllık bir çatışma öyküsü var karşımızda. Bu öykünün bize öğrettiği en önemli husus öfke, meydan okuma, ret, tehdidin çatışmayı sadece azdırdığı, çözümü daha da uzaklaştırıp zorlaştırdığıdır.
Meydan okumalar zaman zaman tarafların kendi içlerinde yaptığı konuşma şeklinde, zaman zaman ilişkilerin gerilmesi üzerine kamuoyu önünde meşruiyet arayışları ve strateji ilanları şeklinde karşımıza çıkarlar.
Türkiye bunun türlü örneklerini çok kez yaşadı.
Nitekim son seçim kampanyası sırasında gerek Cumhurbaşkanı'nın, gerek Başbakan'ın kullandığı, Kürt Hareketi'ni doğrudan hedef alan, çözüm süreciyle ilgili sınır ve ön koşul tanımlayan, müzakere, taraf ve masa tabirlerini reddeden dil daha çok seçim gereklerinin bir sonucu olarak değerlendirilmişti.
Ancak daha sonra özellikle Rojava'da ortaya çıkan yeni durum, iki kantonun birleşmesi karşısında AK Parti hükümetinin tehdit algısı ve politikası, PKK'nın silah bırakmasının çözüm sürecinin devamının ön koşulu olduğunun defatle vurgulanması, HDP'ye yönelik güvensizlik konjonktürel olmaktan öte yapısal bir durumu, stratejik bir yenilenmeyi ifade ediyor.
Temmuz başında arka arkaya kaleme aldığım yazılarda, bu yenilenme haline işaret ederek “çözüm sürecinin başlangıçından bu yana ilk defa bu denli büyük kopuş bir riskiyle karşı karşıya bulunduğunu" söylemiştim.
Bu tespitin arkasında yatan nedenleri kısaca tekrar da fayda var:
Biri silah bırakma ve bireysel entegrasyona, diğeri özerklik ve kimlik hakkına dayanan iki beklenti arasındaki fark ve çatışma… Türkiye'nin iç ve dış Kürtleri birbirinden kategorik olarak ayırma politikasına karşı, Türkiye'deki ve Suriye'deki Kürtlerin hem sosyolojik, hem politik (ve örgütsel) bir entegrasyon yaşaması ve bunun işaret ettiği gerilim… Çözüm sürecinin seçim sonuçları üzerinde etkisine yönelik siyasi iktidar algısı, muhafazakar kesimdeki üst akıl rüzgarının Kürt meselesini “örgüt", “çıkar", “taktik" türü bir algıyla tekrar siyaset dışı alana itme eğilimi doğurması... AK Parti'nin tek başına iktidar olanağını kaybetmesiyle “çözüm sürecinin aktörlerinin kısmi meşruiyet kaybı ve bir tarafın flulaşması…" “Erdoğan'ın çözüm sürecine bakışındaki muhtemel kırılma"… “Diğer siyasi partiler tarafından HDP'nin değişik dillerle de olsa yönetim formülleri dışında tasavvur edildiği yeni siyasi yelpaze"…
Son günlerde bu tabloyu pekiştiren gelişmeler oluyor.
Seçimler sonrası Cumhurbaşkanı, Başbakan ve yetkililer, çözüm süreci söz konusu olduğu her an, tanımı tekrar “terör" vurgusuyla yapıp, siyasi yolların sonuna gelindiği, çözüm sürecinin mevcut halinin bölgede örgütün yaygınlaşmasına yaradığı, meselenin şimdi silah bırakmak olduğunu ima ediyorlar…
Buna karşılık Kürt tarafından KCK'dan keskin açıklamalar geliyor.
Bunların ilki bir bildiriydi. Kritik kısmında şunlar söyleniyordu: “Türk devleti onlarca karakol, askeri amaçlı yol ve askeri amaçlı barajlar yaparak ateşkes koşullarını demokratik siyasal çözüm için değil, yeni bir savaş için ciddi bir hazırlık yapmak ve gerçekleşecek savaşta avantajlı konuma gelmek için kullanmıştır. Hareketimiz (…) tüm barajların yapımını durdurma ve bunun için gerilla güçleri dahil her türlü imkanını seferber etme kararı almıştır. Bundan sonra tüm barajlar, baraj yapımında kullanılan araçlar gerilla güçlerimizin hedefinde olacaktır…"
İkincisi ise Karayılan'ın IMC'den Ayşegül Doğan'a verdiği bir söyleşiydi, bir yerinde şunları söylüyordu:
“Geri çekilmek bir hataydı. Kurulacak hükümetin rengine bakıp biz de kendi yolumuzu belirleyeceğiz artık. Ortadoğu'da yaşanan süreç var, yine Kürdistan'da yaşananlar var. Bizim bekleme gibi bir durumumuz söz konusu olamaz…"
Gerginlik adım adım yükseliyor.
Tehdit, meydan okuma, siyaset dışılık, söyledik, sadece çatışma ve çözümsüzlük vaadeder.
Kürt sorunu çok taraflı ve dinamik bir sorun, dondurucuya konamaz.
Koalisyon görüşmelerinde ele alınması gereken ilk mesele budur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025