Ali Türer
Türkiye’de siyasi yaşam ile ilgili bir analizin başına “Lidere dayalı siyasi kümelenmeler tarihi!” başlığı atılsa çok mu yanlış olur? Sanmıyorum. Siyasi kültürümüzün belirli yaşam biçimleri, değer dizileri (paradigmalar) temelinde geliştiğini, bu kültürün kalıcı siyasi kurumlar ortaya çıkardığını, liderlerin bu siyasi gelenekler içinde geliştiğini kim iddia edebilir?
II. Meşrutiyetle birlikte İslamcılık, Batıcılık ve Milliyetçilik tartışmaları içinden iki siyasi eğilim billurlaşmaya başladı. Biri daha Milliyetçi, bağımsızlıkçı, elitçi, merkeziyetçi ama daha otoriter (İttihat Terakki); diğeri daha İslamcı, gelenekçi ama daha dış müdahaleye açık, daha Osmanlıcı ve âdemi merkeziyetçiydi. O zaman da bu eğilimler arkasında derin düşünsel analizler, entelektüel birikimler yoktu. Belirli liderler etrafında kümelenme biçiminde kendilerini gösterdiler. Yıl 2015 bugün de siyasi yaşam içinde durumumuz pek farklı değil.
Siyasi yaşantımızda kurumsal derinliği olan parti olarak gösterebileceğimiz bir tek CHP var (bir ölçüde de MHP). CHP asker sivil bürokrat elit’in (kurtarıcıların) Milliyetçi, Laik örgütü olarak Cumhuriyet’i kurucu kollayıcı rol üstlenmesi ile doğdu ve gelişti. CHP’yi bu güne taşıyanın, ambleminde ifadesini bulan altı ilke olduğunu kim iddia edebilir? Atatürk ile İnönü olmasa bu ilkeler çok partili hayata taşınabilir miydi?
Çok Partili yaşamla birlikte dar Milliyetçi, Laikçi ve Batıcı duruş siyasi birliği sağlamada zorlanmaya başladı. Üzerindeki baskıdan bir ölçüde kurtulan İslamcılık, Milliyetçiliğin dumura uğrattığı dini duyguları halkın bilincinde yeniden uyandırmaya, köyden kente göçle birlikte de bu duyguları kentlere taşımaya başladı. Bu gelişme Milliyetçiliğin İslamcılıkla yeniden buluşma denemelerine (Türk İslam sentezi) yol açtı. Bu koşullarda iktidarı elinden kayan CHP halk nezdinde yitirdiği güveni yeniden elde etmenin yolunu sola açılmakta buldu. Ama bu gelişme sol ve laik çevrelerle mütedeyyinlerin arasındaki uçurumu daha derinleştiren bir rol oynadı. İçine düştüğü kimlik bunalımı içinde CHP, lidere dayalı hizipçi, bazen de popülist politikalarla Cumhuriyet geleneğini yaşatmaya çalışan bir avuç okur yazar beyaz Türk arasında sıkışıp kaldı.
CHP’nin sola açılması ile desteklenen, ithal ikameci politikalarla (Demirel dönemi) ortaya çıkan sanayileşme ve bunun ortaya çıkardığı sendikalaşma içinde yeşeren emek mücadelesi 1970’li yıllarda solun kitleselleşmesine yol açtı. Fakat bütün bu kitleselleşmeye, gençlik ve üniversite temelli hareketlenmelere bakın, bir iki lider etrafında gerçekleşmiş siyasi kümeleşmeler göreceksiniz. Bunların hiç birisi gerçek anlamda sınıflandırılabilecek, tanımlandırılabilecek düşünsel derinliği olan birer örgüt, siyasi hareket, siyasi gelenek, kültür oluşturamadılar. O yüzden 12 Eylül darbesi ile de bu kümelenmeler dağılıp gittiler.
1990’lı yılları arabesk sanayileşmenin, Türk İslam sentezinin, orduya dayalı vesayet kullanımının (28 Şubat süreci) kamu olanaklarının (KİT’ler, kamu bankaları), siyasetin rant devşirme aracı olarak kullanılmasının ve adı konulmamış kanlı bir iç savaşın yol açtığı koşullarda geçirdik. Bütün bu koşullarda ortaya çıkan görev zararlarını halka yıkan geleneksel kurtarıcılar 1990’ların sonu geldiğinde iflas ettiler. Halk yeni kurtarıcı olarak İslamcılara ve Kürt siyasal hareketine yönelmeye başladı. Ve bütün bu kayıp yıllarda siyaset hep liderler etrafında belirli kümelenmeler şeklinde, el yordamıyla yol aldı.
2000’li yıllara doğru ve 2000’lerin başında liderler birer birer değişmeye başladı; ama siyasetin ne mimarisinde, ne de mühendisliğinde köklü bir değişiklik olmadı. Siyasetin bu kadar liderler ve kimlikler üzerinden yürümesinin sosyolojik, sosyal psikolojik bir anlamı olmalıydı.
Göçebe kültürden geliyor olmamız, içinde bulunduğumuz sosyal psikolojiyi anlamamızı bir ölçüde kolaylaştıracak bir açıklama olabilir. Gittiği yerde tutunabilmek, kendini koruyabilmek için göçebenin güvenebileceği kimliğinden ve o kimlikle özdeşleşen liderinden başka kimi var? Bu kültürden gelen kurtarıcı için “korunma ve güvenlik ihtiyacı” çevresindekileri kendine bağlama yolunda kullanabileceği eşsiz ve temel kolektif bir duygu değil mi?
CHP, MHP, Kürt Siyasi Hareketi de sonuçta lider endeksli yapılanmalar; ama daha erken korkulara ve ihtiyaçlara dayalı ortaya çıktılar. Zaten muhalefetteydiler; bu yüzden liderlerini kaybetseler de kendilerini onaracak gücü daha kolay bulabilirler.
AKP’nin durumu ise farklı; diğerlerine göre daha eski bir kaynağa dayanıyor; fakat form haline gelişi oldukça yeni. İktidarda olduğundan yakın geçmişin yükü de sırtında. Bu yük içinde hem sistemde ve iddiasının aksine yerleşik etik değerlerde yarattığı tahribatlar var; yolsuzluk iddiaları, kayırmalar, görevden almalar, haksız yargılamalar, hakaretler, nefret söylemleri, fişlemeler, kamplaştırmalar, kurum deformasyonları var. Hem de İslamcı kesimde ve başlangıçtaki bağlaşıklar içinde yol açtığı bölünmeler var. Bütün bu tahribatın sorumlusu da AKP’nin var oluşunu borçlu olduğu lideri. Paradoksa bakar mısınız? 2015 seçimlerinde takke düştü keli herkes de gördü.
Tahribatı onarmak için lideri R.T. Erdoğan ile parti arasına mesafe koysa gecikmeli de olsa ufukta görünecek erken seçimde kendini ve partisini toparlayamama riski var A. Davutoğlu’nun. Liderine sıkı sıkıya yapışsa bu sefer de kısa süre sonra önüne gelecek sandıkta tahribatın daha da büyümesini önleyememe riski var. Anlayacağınız AKP’nin durumu tam bir “aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık” durumu. Yeni liderin ortaya çıkma, çıkamama sancılarını yaşıyor AKP.
Fakat bu sıkıntıları aslında yalnızca AKP yaşamıyor, farklı da olsa aynı kaynaklı karışıklıkları CHP, MHP, HDP de yaşıyor. CHP ve MHP liderlerinden ne kadar memnunlar? Anketlere bakılırsa buralarda sıkıntılar var. HDP İmralı ve Kandil ile kurduğu ilişkiler ile Batı’da kitleselleşme, Türkiyelileşme hedefleri arasında bir gerilim yaşıyor. %13’ün ikisini üçünü Kürt seçmeni dışındaki seçmenlerden alıyor olmanız, Türkiyelileşme iddianızı güçlendirecek bir sonuç sayılmaz. Oyunu arttırırken MHP’nin de Batı’da oyunun artmasına yol açmayacağı bir imaj yenilenmesine ihtiyacı var HDP’nin, Kandil ve İmralı’dan bağımsız bir duruş gibi.
Uzun sözün kısası şu: Siyasi geleneğimiz bir kez daha kendi ürettiği ayak bağlarından kurtulamamanın sıkıntılarını yaşıyor.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları





















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024