Ali Türer
Postmodern Akımı Lyotard, J.Baudrillard, M. Foucault, Frederic Jameson ve Jacques Derrida gibi düşünürler tarafından geliştirildi. Bazı düşünürlerin Nietzsche'nin çöküş belirtisi olarak gördüklerini (Dekadans) Postmodernizmin habercisi olarak gördüklerini, Feyarabent’in “Yönteme Hayır” yaklaşımının bu akımı beslediğini belirtelim. Bu akım dünyada etkisini, ağırlıklı olarak 1980’lerden itibaren hissettirmeye başladı.
Piaget ve Vygotsky tarafından geliştirilen öğrenme kuramı “Yapılandırmacılık”, Postmodern süreçte eğitimde yaygın uygulanma biçimi haline geldi. Fenomolojik ve Hermeneutik (yorumlayıcı), sezgici yaklaşımların da Postmodern süreçte yıldızları parladı, daha fazla ilgi görür oldular.
Modernleşme Dönemi geniş anlamıyla tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş süreciydi. İnsan hakları ve demokrasi gibi kavramlar, Ulus Devletler bu süreç içinde ortaya çıktılar. Aynı zamanda bu, Bilimci Yaklaşım (Pozitivizm) içinde mekanik, ön kabullere, standartlaşmaya dayalı bir süreçti. Postmodern Anlayış buna “bilim ve felsefede artık tek yöntem, tek doğru tek gerçek yok” yaklaşımıyla karşı çıktı.
Postmodernizm’e göre evrende Kaos hâkimdi, Kaosa anlam vermeye çalışmanın kendisi anlamsızdı. Herkesin doğrusu kendineydi. Kesin doğru, salt gerçek diye bir şey yoktu, her şey göreceliydi. Özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramlar, idealler eski anlamlarını artık yitirmişlerdi. Ne olsa giderdi, her yöntem kullanışlıydı. Kimsenin bir diğerinin tercihini yargılamaya hakkı yoktu. Herkes olaylara istediği anlamı verebilmeli, insan eyleminde serbest olmalı, ceremesini de yine kendi çekmeliydi. Bireyin tercihleri, kendini bağlardı. Yaşanılan her şey meşruuydu. Mükemmel toplum diye bir şey yoktu. Dönem artık çok kültürlük, çoğulculuk dönemiydi.
***
Fakat postmodernizm ile gelen başıbozukluk ve belirsizliğe tepki olarak bütün dünyada tersine sonuçlar da ortaya çıkmaya başladı. Henüz demokratik yaşam biçimini içselleştirememiş “Gelişmekte olan” kategorisi içinde değerlendirilen ülkelerde Milliyetçilik, Dini akımlar, Tarikatlar güçlenmeye başladılar. Batı’da ise Yabancı Düşmanlığı, İslamofobi gibi eğilimler yükselmeye başladı. Dünyada güvensizlik ve çatışma Postmodern süreç içinde artmaya başladı.
Postmodern anlayış modern dönemin eğitim anlayışına da karşı çıkıyordu. Bu anlayışa göre modern eğitim insanı mutsuz kılmıştı. Modern eğitim sistemleri bilgiyi merkezden belirlenen politikalarla halka sunarken, sundukları bilginin ne işe yaradığı ile ilgilenmediler. Tek ilgilendikleri şey, sanayinin ihtiyaç duyduğu disiplinli, itaatkâr, yalnızca elindeki işle ilgilenecek insanı, tek tip insanı yetiştirmekti.
Oysa bireyin bilgi arayışı ve anlam oluşturma kişiye ait (sübjektif) bir olguydu. Her bireyin, zorunlu olarak eğitilmesi gerekip gerekmediği de sorgulanmalıydı. Modern eğitim yolu ile yapılan bütün yönlendirmelere, manipülasyonlara bir an evvel son verilmeliydi. Değerlerde, aile ve toplum yaşamında, bilim ve teknolojide ortaya çıkan değişimler göz önünde bulundurulmalı, eğitim sistemleri buna göre yeniden düzenlenmeliydi.
Her bölgenin, her bireyin eğitim ihtiyacı farklıydı. Bu ihtiyaçlar merkezi programlarla, merkezi örgütlenmeye dayanan eğitim ile karşılanamazdı. Öğrenimin devletin iradesine bırakılması, öğretim birliği gibi kavramların artık modası geçmişti. Ulusal devletin artık bir anlamı yoktu, bilim ve teknolojide, iletişimde, bilgi aktarımında sınırlar kalkmalıydı. Her yerden bilgiye ulaşabilmek mümkündü. Postmodern süreçte elbette bilgi çok uluslu şirketlerin eline geçecekti. Öğretim bireyselleşecekti, özelleşecekti. Bilginin ticarileşmesi eğitim politikalarını belirleyecekti. Bunlardan kaçınmak artık mümkün değildi.
Bilgiler artık paket paket verilmemeliydi. Zaten bilgi bankalarından isteyen istediğini alabilecekti. Öğretmenlerin yerini giderek hafıza bankalarının alması kaçınılamaz bir sonuç olacaktı. İddiası olan insan, artık birden fazla dil bilmek zorundaydı.
Hangi bilginin gerekli ya da gereksiz olduğunu(doğru-yanlış değil), sonuçta ne işe yarayıp yaramadığı belirleyecekti. Eğitimin içeriğini, ondan yararlanacak bireyler belirlemeliydi. Birey yeteneklerini geliştirmeyi düşündüğü bütün dallarda bilginin peşine düşmeliydi. Devletin ve eğitim sistemlerinin görevi, bunun önündeki engelleri kaldırılmak olmalıydı. Eninde sonunda pedagoji, bilgisayar terminallerinin nasıl kullanılacağını öğretecek bir bilim dalı haline gelecekti, bundan kaçış yoktu.
Postmodernizmin eğitim anlayışı mevcut eğitim anlayışını alt üst edecek görüşler ileri sürüyor.
Bu yaklaşım içinde “Eğitimli insan”; bilgisayar kullanma becerisine sahip, birkaç dil bilen, koşullara ayak uydurabilen, piyasada kendini en iyi pazarlayabilen insandı. Okul, derslik sınıf kavramları artık aşılmıştı. Bilgisayar, televizyon, video bilgi sağlayan asıl araçlar haline gelmişlerdi. Okul sadece çocuğun yaşamında ihtiyaç duyacağı temel becerileri geliştirmekle ilgilenmeli, gerisini bireye bırakmalıydı.
Postmodernizm merkezi eğitim anlayışına, önceden belirlenmiş her türlü amaca karşı çıkıyordu. Bilgiye ulaşmada medyanın rolü kaçınılmaz biçimde artacaktı, arttı da.
Merkezde belirlenmiş katı program anlayışı terk edilmeli, yerini bölgelerin ve bireylerin ihtiyaçlarına uygun esnek program anlayışı almalıydı. Öğrenci etkinliği esas alınmalıydı. Çocuğu geleceğin kalıcı olmayan organizasyonlarına hazırlamak için yapılacak iş, çocuğu zaman zaman geçici topluluklar içinde eğitilmek, çoğu zaman da bireysel etkinliklere özendirmek, yöneltmek olmalıydı.
Akıl ve Deney’in öne çıktığı Modernleşme Döneminin aksine Postmodernist dönemde, bireyin olay ve olgular karısındaki algısı, duygusu ve iradesi öne çıkıyordu. Algı, duygu ve iradede, ortak paydalarda buluşmak ve uzlaşmak ise çok zordu. Böylece karmaşa ve düzensizlik “normal” hale geliyordu.
Bilginin pazar için üretilmesi, bilginin tüketildiği ölçüde değerli görülmesi, günlük yaşamda üretilen öznel bilginin nesnel bilgiden daha değerli olduğu yolundaki yaklaşımlar, Postmodern eğitimin belirleyici öğeleri haline geldiler. Geleneksel alışkanlıklar ve uygulamalar artık değişmek zorundaydı.
***
Yinede açıkta kalan, cevap bekleyen bazı sorular var:
Ekonomik gücü olmayan ailelerin çocukları bilginin ticarileştiği koşullarda, bilgiye nasıl erişebilecekler, bilgiye ulaşmak için gerekli dili nasıl öğrenecekler? Postmodern sürece tepki olarak yükselen Milliyetçilik, İslamcılık gibi akımlar ülkenin siyasi iklimine hâkim duruma geldiklerinde, işlerine gelmeyen bilginin önüne bariyerler koymayacaklar mı?
Gerçek şu ki, Modernleşme Döneminde olduğu gibi Postmodern süreçte de siyasetin ve Kapitalist ekonomik ilişkilerin eğitim üzerine etkileri çoğu kez hep olumsuz oldu. Postmodern dayatmalarla eğitim, uluslararası tekellere elit devşiren, doğal kaynakların alabildiğine sömürülmesine hizmet eden, tüketme hırsını pompalayan bir araç haline dönüştü. Bugün bilim insanlarının “yaşamın sonu göründü” uyarılarına rağmen doğanın yağmalanması devam ediyorsa sebebi budur.
Türkiye bu sürece modernleşmesini tamamlayamadan, demokratik, çağdaş devlet yapısını henüz üretememişken yakalandı. Türkiye’de 2000’li yıllardan itibaren giderek etkili olan yeni İslamcılık-Türkçülük sentezinden doğmuş ideolojik yöneliş, dünyadaki küreselleşme, Postmodernleşme sürecinden ayrı düşünülemez.
Yeni ideolojik şekillenişin Türkiye’de eğitime etkisi, daha çok eğitim sisteminde huzursuzluğu, karmaşayı, eğitim kalitesinde düşmeyi, fırsat eşitsizliğinde derinleşmeyi, okullar ve bölgeler arasında dengesizliği, moral değerlerde yıpranmayı arttıran bir rol oynadı, oynamaya da devam ediyor.
Postmodern süreç içinde Türkiye eğitim sisteminde merkeziyetçi örgütsel yapı, geleneksel yukarıdan indirmeci yönetim, denetim ve program anlayışları varlığını korumakla kalmadılar, daha da güçlendiler. Türkiye Eğitim Sistemi bugün boşa dönen kasnak gibidir, nasıl işlediği, ne ürettiği belli değildir (ya da bir başka bakış açısıyla oldukça bellidir).
Geçmişle barışmadan geçmişin bilgi ve deneyim birikiminden yararlanmadan, öte yandan geçmiş ile gelen ayak bağlarından kurtulma iradesini ortaya koymadan gelecek ile ilgili hiçbir anlamlı adım atılamaz. Çözüm kuşkusuz kendi içinde barışık, huzurlu, gençlerinin enerjisini doğru yolda kullanabilen çağdaş, demokratik, laik ve bilimsel yeni bir eğitim anlayışı geliştirmekten geçiyor. Ama tabi önce bu anlayışın gelişebileceği çağdaş ve sürdürülebilir bir siyasi iklim yaratmak zorundasınız.
KAYNAKLAR
Sıtkı Erinç, Postmodemizmin Tanımı, Eskişehir: Anadolu Ünv. G. S. F.Yay.,1994.
Kale, Nesrin, Postmodernizm Hermeneutik ve Eğitim. Ankara: A.Ü. Eğitim. Bil. Fak. Der. c. 28. 1997.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024