Alper GÖRMÜŞ
Bugün, “Ergenekon zihniyetinin, AK Parti ve onun temsil ettiği toplumsal kesimler etrafında örmeye çalıştığı nefret çemberinin günümüzdeki boyutları” üzerine yazacağımı söylemiştim.
Fakat daha fazla ilerlemeden, ilk iki yazıyı okumamış olabilecekler için “Ergenekon zihniyeti” derken neyi kast ettiğimi kısaca özetlemek istiyorum.
“Ergenekon zihniyeti” kavramını, devletçi-askeri vesayetçi (gerektiğinde darbeci) bir siyasi anlayış ve pratiğin neş'et ettiği düşünce iklimi anlamında kullanıyorum. Fakat “Ergenekon zihniyeti”ne asıl karakterini veren şey, temel zihniyet kalıbından ziyade önerdiği mücadele yöntemidir. Ergenekonculuk, kendisini geriletmeye çalışan siyasi, ekonomik ve toplumsal güçlerle mücadeleyi, onları “düşmanlaştırarak” yürütür. Hedef, insanlarda nefret uyandırarak, “düşmanımı kim alt ederse etsin, yöntemini sorgulamam” duygusunu yaratmaktır.
Şimdi bu yazının konusuna, yani bu zihniyetin etkilerinin günümüzdeki boyutları hususuna gelebilirim... Hemen itiraf edeyim; günümüzdeki tablo, Ergenekon zihniyetinin asli sahipleri açısından gerçek bir başarı tablosudur. Çünkü bu “asli sahip”ler, aradan geçen yıllar boyunca, başta AK Parti olmak üzere bütün “iç düşman”ların etrafında örmeye çalıştıkları nefret çemberini, başlangıçta hayal bile edemeyecekleri birtakım siyasi güçleri de etkileyerek tahkim edebildiler, güçlendiler...
Ergenekonculuğun (“zihniyet”ten söz ediyorum, kimse “bize Ergenekoncu diyor” diye zıplamasın) başlangıçta kendisine mesafeli duran bazı siyasi güçlerin zamanla kendisine yaklaşacağına emin olduğunu bence güvenle öne sürebiliriz. Burada kabaca, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) gibi yüzünü topluma değil devlete dönmüş siyasi güçlerle; AK Parti'den endişe duysalar da bu duyguları henüz nefret boyutuna ulaşmamış, bir yandan da Türkiye'nin karanlık geçmişini kendine mesele edindiği için Ergenekon gibi bir şebekeye mesafeli durma ihtiyacı hisseden geniş “seküler-kentli-modern” toplumsal kesimleri kast ediyorum.
Hep birlikte izledik, bu siyasi ve toplumsal kesimler, gitmeli-gelmeli bir süreç sonunda arzu edilen kıvama geldiler... Yani şu kıvama: İktidardaki parti “meşru” değildir, “iç düşman”dır. Düşmana karşı mücadelenin yöntemi “muhalefet” olamaz, düşman “imha” edilir. Ve tabii: Düşman imha edilirken yöntemi sorgulanmaz!
Hesapta olmayan başarı
Hikâyenin buraya kadar olan bölümünde anlaşılmayacak bir şey yok. Bu kesimlerin bugünkü kıvamlarına geleceklerini öngörebilmek için kâhin olmaya gerek yoktu, basit toplumsal-siyasi analizle kolaylıkla tahmin edilebilirdi her şey. Dediğim gibi, sonuç, Ergenekon zihniyetinin asli sahipleri için de şaşırtıcı değildir.
Fakat yüzü CHP gibi devlete değil topluma dönük olan (olması gereken): devleti, gerek sahip olduğu ideoloji gerekse de onunla yaşadığı özel geçmiş nedeniyle “düşman” ve “nefret nesnesi” olarak algılayan “sosyalist sol”un bir bölümünün son yıllarda almakta olduğu siyasi pozisyonu, Ergenekoncular hiç kuşkusuz akıllarından bile geçirmemişlerdir. (Düzeltiyorum: Ergenekon soruşturması başlayana kadar akıllarından bile geçirmemişlerdir.)
Bu düzeltmeyi, sözünü ettiğim “sosyalist sol” kesimin (ve onun hinterlandındaki solcuların) gazetesi Birgün'ün, Ergenekon soruşturmasına karşı aldığı tavrı hatırladığım için yaptım. Açıkçası, Ergenekoncu zihniyetin, o sinik tavra bakıp da, “burada sürülebilecek bir tarla var” sonucunu çıkarmamaları mümkün değildi... Bakalım biraz...
Birgün, 22 Mart 2008'deki Beşinci Ergenekon dalgasından sonra meşhur “Yiyin birbirinizi” manşetiyle çıktı... Gazete, ağır eleştiriler karşısında biraz gerilemiş gibi dursa da, üç ay sonraki (1 Temmuz 2008) yeni gözaltı dalgasında yine “huzursuz” bir manşeti tercih etti (2 Temmuz 2008): “Darbe parodisine mutabakat operasyonu...”
Kim gözaltına alınmıştı o gün biliyor musunuz? Emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon... Birgün'ün “parodi” dediği şey 2003-2004'teki darbe girişimleriydi.
Gazetenin yazarlarından Ahmet Çakmak'ın o günkü yazısı da, manşeti güçlendirsin diye editörler tarafından “Darbe parodisi” manşetinin ayağından anonslanmıştı: “Siz dünkü gözaltılardan sonra Türkiye’nin demokratikleşme yolunda bir adım daha attığını hissettiniz mi? Ben hissetmedim. (...) Acaba neden demokratikleşme yönünde bir adım attığımız gibi bir hissim yok, hatta neden bu gözaltı haberleri bende alttan alta adını koyamadığım bir rahatsızlık hissi uyandırdı?”
Bu da, Birgün yazarı Doğan Tılıç'ın Çakmak'tan bir gün sonra gelen yazısından: “Tam da Ahmet Çakmak gibi hissediyorum: Ne ‘darbecilere oh oluyor’ diyebiliyorum ne de kafaları epey bulandıran bir tarzda da olsa, yapılan operasyona boş verebiliyorum.”
Baş düşman: AK Parti'nin “İslamofaşizm”i
Bu çizginin de nereye varabileceği (problemli “laiklik” algısını da hesaba kattığımızda) aşağı yukarı belliydi. Ben, vardığı yeri bundan birkaç ay önce kaleme aldığım üç bölümlük “Sol, laiklik, Cumhuriyet, Taraf, Birgün” başlıklı yazıda (Taraf, 17, 21 ve 24 Aralık) anlatmıştım:
“İlhan Selçuk, dört-beş sene önce 'Ben laik Atatürk Cumhuriyeti’nin varoluşu ve bütünlüğü için, dün bana işkence etmiş olanlarla bugün el ele vermeyi yurtseverliğin doğal ve sade gereği sayıyorum' dediğinde, ona en büyük tepki 'sosyalist sol'dan gelmişti. Çünkü Selçuk’un o cümlesinde kast ettiği Milliyetçi Hareket Partisi’ydi (MHP) ve 'faşistler'e uzatılan bu gül asla kabul edilemezdi. Sol, Selçuk’un tavrını sadece lanetledi, üzerinde hiç düşünmedi. Düşünseydi, bu tavrın altında yatan asıl nedenin, onun 'laiklik'e her şeyden fazla önem veren bakış açısı olduğunu anlayacaktı. Bir de şunu: Türkiye’de 'laiklik' demek 'devlet' demektir. Laikliği her vurgulayışınızda devlete bir adım daha yaklaşırsınız ve devletin 'esas tehlike' diye kodladığı 'laiklik karşıtlarını' siz de 'esas tehlike' olarak görmeye başlarsınız. 'Gericilik'e karşı 'laikliği korumak' sizin de birinci göreviniz haline geldiğinde ise artık siz de bir İlhan Selçuk’sunuzdur. Aranızdaki tek fark, onun meramını açıkça ifade etmesine karşılık sizin kıvranmaya devam etmenizdir.”
Türkiye gibi bir ülkede laikliği “devlet”in anladığı ve dikte etmeye çalıştığı gibi anlar ve savunur, üstelik bunu siyasi çizginizin temeli haline getirirseniz (sözünü ettiğim yazılardan bilhassa ikincisinde bunu örnekleriyle anlatmıştım), varacağınız nokta “dini gericilik”e Ergenekon zihniyetinden daha büyük bir düşmanlık beslemeniz olacaktır. Bunu pratikte de görmek için Birgün'ü birkaç hafta izlemek yeter.
Ergenekon zihniyeti tabii ki “sol”un, bir kesimiyle olsa dahi kendisini “dost” olarak göreceği bir kıvama gelmesini hiçbir zaman ummadı; bu kesimin, ağırlığı “baş düşman İslamofaşizm”e vermesi ona yeter de artardı bile. Bugün, bu noktadayız.
Ergenekon daha ne ister?
Birinci sahne: Artık “vaktin geldiğini” söyleyen solcu gazeteci televizyonda kıkır kıkır gülerek “korkunççuluk” oynuyor... Eski baskı dönemleri arasından en çok 12 Eylül'e benzeyen bugünlerde tutuklanmaktan tabii ki o da korkuyormuş, hatta annesi program öncesinde uyarmış onu diline hâkim olması için, ama o ne pahasına olursa olsun konuşmaya devam edecekmiş. (Bu arada spikerden gelen münasebetsiz soruya utangaçça cevap vermek mecburiyetinde kalıyor: Tabii, yazmaktan sonradan pişmanlık duyduğu yazılar olmuş onun da, mesela cumhuriyet mitinglerinin arkasındaki gücü göremediği için biraz fazla angaje yazılar kaleme almış.)
İkinci sahne: Muhalif kanaldaki televizyon programında, muhalif gazetecilerin artık gazetecilik yapamaz hale geldiğini söyleyen bir başkası, utanmak hasletine sahip muhalif program sunucusundan ayarı alıyor: “Biraz abartmıyor musunuz, bakın biz burada her türlü eleştiriyi dile getirebiliyoruz...”
Üçüncü sahne: İstanbul'daki Uğur Dündar'lı, Tufan Türenç'li özgürlük yürüyüşünün Ankara ayağı... En ön sırada tanıdık bir gazeteci var: Devlet röportajcısı Ertürk Yöndem... Arkada, “İslamofaşist AK Parti” iktidarına “vaktin geldiğini” hatırlatan gazeteciler.
Ergenekon daha ne ister?
Cumaya, bu dizinin son bölümü: AK Parti'yi düşmanlaştırma sürecine AK Parti'nin katkıları.
OKUMA ÖNERİSİ: Bu dizide tartıştığım meselelerle ilgili olarak psikiyatr Halûk Sunat'ın blogunda yer alan “Önyargılı ve Yetkecil Kişilik” adlı mükemmel makaleyi hararetle öneriyorum: http://haluksunat.com/2008/07/23/onyargili-ve-yetkecil-kisilik/
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025