Besim F. Dellaloğlu
Üniversiter ve entelektüel kimlik aynı zamanda güçlü bir ethos gerektirir. Özellikle de Türkiye gibi kodların, ilkelerin çok yerleşiklik kazanmadığı toplumlarda. Fikirleriniz, yapıtlarınız kadar tutumunuz, edanız, duruşunuzdur sizin kâinattaki koordinatlarınızı belirleyen. Şerif Mardin ve Nilüfer Göle’nin bu ülkenin sosyoloji/sosyal bilim tarihine yaptıkları katkıyı küçümseyenler, onların değerini küçültmeye çalışanlar hep oldu. Oysa bu hocaların kıymetini artıran onların bu tutumuydu da. Bu kesimler ideologluk yapacaklarına biraz da sosyoloji/sosyal bilim yapmaya tenezzül etselerdi, hocaların üretimleri belki de bu kadar ayrıksı kalmayacaktı.
Şerif Mardin ve Nilüfer Göle’nin ethos’larının iki eksen üzerinden değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Bunlardan birincisi birer kamusal entelektüel olarak aldıkları tutum. İkincisi ise birer sosyolog/sosyal bilimci olarak sahip oldukları tavır. Aslında kültürel/entelektüel/üniversiter kamusal alanın geniş ve derin olduğu bir toplumda bu ilişkinin birbirinden bu kadar da ayrı bir biçimde değerlendirilmesine gerek olmayabilirdi. Ancak Türkiye gibi ülkelerde kültürel/entelektüel/üniversiter alan siyasetten, ülkenin egemen ideolojik ayrım hatlarından yeterince özerkleşemediği için sosyolog/sosyal bilimci öncelikle buna göre bir konum almak zorunda kalabiliyor. Bir sosyolog/sosyal bilimci öncelikle çalışmaları, araştırmaları, yapıtları üzerinden değerlendirmek elbette aslında daha doğrudur. Ancak yukarıda belirttiğim nedenlerle ethos üzerinden yorum yapmak gerekebiliyor.
Birinci eksen üzerinden değerlendirildiğinde Şerif Mardin ve Nilüfer Göle’nin Türkiye’de sosyoloji/sosyal bilime yaptıkları en önemli katkının öncelikle ülkenin verili ideolojik/kültürel ana hatları üzerinden bir ethos geliştirmemiş olmaları olduğunu düşünüyorum. Yani sağ/sol, muhafazakâr/laik, Doğu/Batı gibi neredeyse genetikleşmiş hatları yok varsayarak ürettiler bu hocalar. Belki de bu nedenle en azından benim şahit olduğum dönemde Türkiye’de sosyoloji/sosyal bilimin bir alan olarak genişlemesine, derinleşmesine, kamusallaşmasına, toplumsal itibar kazanmasına en çok onlar katkı verdiler. Bir anlamda üretkenlikleri sadece yapıtlarıyla sınırlı değildi. Ethoslarıyla öncelikle alanı ürettiler.
Her iki hoca da hem Türkiye’de hem de Batı’da eğitim almıştı. Ayrıca yine her ikisi de hem Türkiye’de hem de Batı’da hocalık yaptılar/yapıyorlar. Tartışmaya çalıştığım konu açısından bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak üniversiter alan sadece dersten, kitaptan, sınavdan oluşmuyor. Her alanın olduğu gibi üniversitenin de gelenekleri, teamülleri, kültürü, alışkanlıkları var. Üstelik bunlar ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebiliyor. Bu tecrübenin her iki hocanın da mesleğe bakışlarını çok zenginleştirdiği sanıyorum.
İkinci eksenin sosyolog/sosyal bilimci olarak sahip oldukları tutum olduğunu söylemiştim. Her iki hoca da işlerini yaparken ideolojik mahallelere bilinçli bir şekilde aidiyet ilişkisi geliştirmedikleri gibi, sosyoloji/sosyal bilimin Türkiye’deki kuruluş genetiğine de pek yüz vermediler. Gazete Duvar’da daha önce yazdığım bazı yazılarda belirttiğim gibi Türkiye’de sosyoloji/sosyal bilim daha çok bir “sosyal felsefe” olarak teşekkül etmişti. Aslında bu bir modernleşme toplumu için anlaşılması hiç de zor olmayan bir şeydi. Modernleşme ülkelerinde toplumun cari hali hızla geride bırakılması, aşılması gereken bir durumdu. Toplumun hızla değişmesi, gelişmesi gerekiyordu. Bu nedenle de Türkiye’de sosyoloji/sosyal bilim kuruluş kodlarında “olması gereken”i her zaman “olan”dan daha fazla önemsedi. Bir açıdan Türkiye Batı’dan amacına uygun olmayan bir makineyi ithal etmiş gibiydi. Çünkü Avrupa tecrübesinde, en azından Rönesans’tan beri, “olması gereken” ile human(istic) studies, yani beşeri çalışmalar ilgileniyordu. Toplumun, bireyin üretimi, kalitesinin yükseltilmesi bu disiplinin göreviydi. Sosyoloji/sosyal bilim ise daha çok fiziği model alarak yapılanmış ve toplumun olduğu halin bilgisi için gelişmişti.
Şerif Mardin ve Nilüfer Göle ise öncelikle sosyoloji/sosyal bilim yaptılar Türkiye’de. Bir bakıma hocaların yaptıkları gayet basitti! Ancak onlar bunu yaparken pek çokları aynı aleti başka amaçlar için kullanmayı tercih ettiler. Öğrenci evinde ütüyle tost yapmak gibi mesela! Hâlâ böyle yapmaya devam edenler de yok değil.
Bu “olan” ve “olması gereken” geriliminin hocaların çalışmalarında tezahür ettiği en önemli özellik din sosyolojisi alanıdır. Bu nokta aynı zamanda yazının başında ifade ettiğim iki eksenin de çakışma noktasıdır. Din sosyolojisi çalışmak Türkiye’nin hegemonik ideolojik mahalleleşmesine göre muhafazakârların/İslamcıların çalışma alanıydı. Belki de bu nedenle Şerif Mardin ve Nilüfer Göle’nin bu çalışmaları içinden çıktıkları sosyolojik mahalle tarafından hiç de hoş karşılanmadı. Hatta öteki mahalleyi meşrulaştırma olarak görüldü. Yazının politik bir tartışmaya indirgenerek okunmaması için bu konuya daha fazla girmek istemiyorum. Böyle bir durumun beni hocaların kıymetlerini vurgulamaktan geri bırakabileceğinden endişe ediyorum. Benim öğrencilik yıllarımda ülkenin sosyoloji bölümlerinden “Din sosyoloji” dersi pek yaygın değildi. Bunun temel sebebi daha önce belirttiğim sosyolojinin kuruluş genetiğiyle ilgiliydi. Çünkü din “olması gereken”e dâhil olarak düşünülmüyordu. Hatta geçmişi, geleneği, yani bir an önce aşılması gerekeni temsil ediyordu. Bu açıdan bakıldığında Şerif Mardin ve Nilüfer Göle Türkiye’de bir tabuyu yıktılar. Tekrar etme pahasına: Bu ancak sözünü ettiğim her iki eksende de güçlü bir ethos gerektiriyordu. Ve hocalar işte bu ethosa sahip çıktılar.
Hocaların ethoslarının bir başka yönü de Gazete Duvar’da daha önce yazdığım bazı yazılarda değindiğim acentecilik, yerlilik, özgü(n)cülük gibi konularda verili seçeneklerden birine dâhil olmadan, alanın gerektirdiği kriterlere saygı göstererek üretmeleridir. Şerif Mardin’in de, Nilüfer Göle’nin de özellikle Batı’da aldıkları eğitim sürecinde bazı teorilerden, analitik araçlardan etkilendikleri aşikârdır. Ancak her ikisi de üniversitede ve yeterince var olmayan kamusal alanda belli bazı akımların Türkiye temsilcisi gibi hiç davranmadılar. Temel yaklaşımları her zaman, bu teorilerle, bu araçlarla yaşadıkları toplumun bilgisinin nasıl üretilebileceği oldu. Dâhil oldukları bilimsel disipline katkıda bulunmayı, bu disiplini Türkiye’nin bilgisiyle zenginleştirmeyi tercih ettiler. Son aylarda yazmaya çalıştığım bir kitap için hocaların kitaplarını tekrar okuyorum. Bu yazıyı da aslında bunun heyecanıyla yazıyorum. Bir meslektaşları olarak her yazdıklarına katılmak zorunda hissetmiyorum kendimi. Ancak onların kariyerlerinin bütününe büyük bir saygı hatta minnet duymamı engellemiyor bu.
Farkındaysanız yazının sonuna yaklaşmaya başladım ama henüz hocaların çalışmalarından, yapıtlarından hiç söz etmedim. Bu noktada elbette bir makale değil bir gazete köşe yazısı yazmakta olduğumu hatırlatmak isterim. Ancak bu kısa yazı için bunun bir eksiklik olduğunu da pek düşünmüyorum. Çünkü benim esas derdim hocaların ethoslarının altını çizmek ve kurucu, alan açıcı yönlerini vurgulamaktı.
Şerif Mardin ve Nilüfer Göle’nin yapıtları kitapçıların raflarında özellikle de genç sosyolog/sosyal bilimcilerin ilgisini, merakını, yorumunu, eleştirisini bekliyor. O yapıtların sadece ortaya koydukları bilgi birikimi yönüyle değil, hocaların ürettikleri ethosla birlikte okunabilmesi ise benim en büyük dileğim.
Bu arada belki de en önemlisini en sona sakladım galiba. Şerif Mardin ve Nilüfer Göle’nin öğrencisi olduğum için kendimi şanslı addediyorum. Yaşlandıkça, olgunlaştıkça bunun önemini daha iyi kavrıyorum. Şerif Mardin’i rahmetle anıyor, Nilüfer Göle’ye uzun ve üretken bir ömür diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.11.2022
17.11.2022
7.11.2022
19.09.2022
26.08.2022
29.07.2022
12.06.2022
12.06.2022
6.05.2022
25.04.2022