Cemil ERTEM
Sanıyorum şu kriz tartışmaları herkesin kafasını karıştırdı. Dikkat ettiniz mi, kriz uyarısı muhalefetten gelmiyor. Burada kesinlikle, muhalefetin dünyadaki kriz meselesinden haberi olmadığını söylemek istemiyorum. Mutlaka duymuşlardır. Ama en azından, seçim öncesi, iddialı bir ekonomi programı açıklayan CHP’nin hükümeti uyarması ve şu gelmekte olan kriz (!) konusunda doyurucu açıklamalar yapması beklenirdi.
Bakın şimdi kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in analisti Ed Parker, kriz ve cari açık konusunda, Türkiye’ye de kriz geliyor diyenlerle parelel düşünüyor. Parker, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin not artışının belirsiz olduğunu söyleyerek,“Türkiye, AB’deki krize cari açık yüzünden diğer gelişmekte olan ülkelerden daha açık” dedi. Tabii Mr. Parker, Merkez Bankası’na da laf sokuşturmayı ihmal etmedi: Parker’e göre; Banka’nın politika bileşiminin başarıya ulaşma ihtimali net değil, bu durum şimdilik ‘karışık’... Merkez Bankası’nın, düşük faizi öne çıkaran politikasına devam etmesi ‘içeridekiler’ gibi dışarıdaki finans oligarşisini de zıplatıyor.
Bu sayfadan şunu hep söyledik: Türkiye’nin IMF ile anlaşma yapmaması, geleneksel-ortodoks IMF programlarını hiç uygulamayacağı anlamına gelmez. IMF programları, yalnız teknik ekonomi reçeteleri değildir. Bunlar, bir ekonomi-politik anlayışı hatta ideolojiyi temsil ederler. Bu anlayış çok basit görünümlü bir ekonomi çıkarımından başlar: ‘İç fiyatlarla dış fiyatlar eşitlenmelidir.’
Yani ülkeler, enflasyon oranına, ülke riskine ve ülkenin sermaye ihtiyacına göre, parasının değerini belirlemelidir. İlk bakışta doğru gibi gözüken bu önerme, yetmişli-seksenli yıllarda, dışa açık olmayan, serbest kur rejimi uygulamak için, gerekli şartları oluşturamamış, sanayisi dünyayla rekabet etmekten uzak ‘azgelişmiş’ ülkeler için bir gecede,devalüasyonla yoksullaşma, (yani yerel paranın değerini yüksek oranda düşürerek ihracatı ancak böyle arttırma ve giderek daha da yoksullaşma) anlamına gelirdi.
Biz bu işi çok yaptık. Türkiye, 1958’de bunu yaptı; 1960’da darbe oldu, yine 1970’de yaptı 1971’de darbe oldu, 1980’de yaptı 80 sonunda en ‘baba’ darbe oldu. IMF programları daima, ‘iç fiyatlarla dış fiyatları eşitleyin’ düsturu ile gelir ama sonrası bitmezdi; ücretler dondurulur, tüketim kısılır ve ülke kavrulurken, dışarıya borçlar ödenirdi.
Aslında IMF o zamanlar, dünya krizini, bu reçetelerle gelişmiş ülkelerin sırtından alıp, Türkiye gibi azgelişmişlerin sırtına yıkıyordu. Bunun da ideolojisi hazırdı: Ekonomik istikrar, iç talebi kısarak, paranın değerini, kamu harcamalarını düşürerek, siyasi istikrar da, baskı-demokrasi dışı yöntemlerle sağlanır... Şimdi isterseniz IMF ile anlaşma yapın, isterseniz yapmayın eğer ki bu anlayış, size neredeyse bir ideoloji olarak yerleşmişse, başınızda IMF’nin olması gerekmez, siz IMF programı uyguluyor.
Kış bu sefer bize değil onlara geliyor
Bugün Türkiye, AB’den olumlu olarak ayrışıyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı, il il Türkiye’nin ihracat potansiyelini hesapladı. İhracatta emek yoğun sektörlerden sermaye yoğun sektörlere çoktan geçmişiz. Hem de bunu yalnız batı illeri yapmamış, makine-kimya gibi sektörlerde doğu illeri de küresel rekabet çıtasını yakalamış. Son on yılda Türkiye’de güçlü bir orta sınıf oluşmuş ve bu sınıfın tasarruf gücü sandığımızdan çok fazla. Özel sektör risk alarak borçlanıyor ama bunu yatırımlara yönlendiriyor. Türkiye’de hane halklarının borçluluk oranı AB ve ABD’nin çok altında. Kısaca Türkiye krizden uzak. Ama birileri Türkiye’yi, geçmişte olduğu gibi, bu krizin içine çekmek istiyor.
Dünya krizine gelince; ünlü iktisatçı Kondratieff, kapitalizmin krizlerini 40-50 yıllık uzun dalgalarla açıkmamış ve bu dalgaların başlangıç-bitişlerini de hem yeni sektörlerin oluşmasına hem de bunlara bağlı olarak, önemli siyasi değişimlere bağlamıştır. Yukarıdaki grafiği incelerseniz Kondratieff’in ne denli haklı çıktığını görürsünüz. S&P 500 endeksindeki balonlar ve sonrasında gelen büyük çöküşler çok dikkat çekicidir. Ayrıca, Kondratieff’in dönemleri, kış, sonbahar, bahar ve yaz metaforu ile de açıklanır. Buna göre, 2000’li yılların başında sonbahar bitti ve kış başladı. Bu kış kimilerine göre, 2020’ye kadar sürecek. 2020’ye kadar sürecek olan kış, ABD ve AB’nin kışıdır. Bize çok bulaşmayacak... Kış sırası onlarda...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018