Elif ÇAKIR
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Doğu Guta’da durumun her geçen gün daha da kötüye gittiğini, son 48 saat içerisinde 310 sivilin hayatını kaybettiğini, hayatını kaybedenlerden 50’sinin çocuk olduğunu, yaralı sayısının ise 1200’ü geçtiğini duyurunca...
Birleşmiş Milletler, Doğu Guta’da geride kalan, bugün yarın katledilmeyi bekleyen, dört yüz bin sivil için şöyle bir tasvir yaptı:
“Yeryüzünde cehennemi yaşıyorlar.”
Ve Birleşmiş Milletler, Doğu Guta’daki “tüm savaş faaliyetlerinin acilen askıya alınması” çağrısında bulundu. (20 Şubat 2018)
Bir güzel açıklamada BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad El Hüseyni’den geldi. El Hüseyni Doğu Guta’ya yönelik bombardımanların “canavarca imha kampanyası” olduğunu söyledi!
Mesela...
ABD “Doğu Guta’da yaşanan insani trajediye bakışlarımızı çeviremeyiz” dedi.
Mesela...
İngiltere “Perişanlık ve şiddet potası haline gelmiş olan kuşatılmış bölge, 21. yüzyılda kabul edilemez” dedi.
Fransa “Esad rejimi insan haklarını ciddi bir şekilde ihlal ediyor” dedi.
Başka ülkelerden de “kınama açıklamaları” geliyor.
Bu açıklamalar bakıldığında, ortaya şöyle bir şey çıkıyor, sanırsınız Esad, Suriye’de, Esad Doğu Guta’da ilk kez katliam yapıyor. Sanırsınız Doğu Guta daha dün kuşatma altına alındı.
Suriye’de evlerini, yurtlarını terk edemeyen, gidecek, sığınak bulamayan çocuklar, gençler, anneler, yaşlılar yedi yıldır mavi gökyüzünü göremiyor, etrafına bakamıyor.
Onlara yedi yıldır, tüm dünyanın gözlerinin önünde “cehennem yaşatılıyor”.
Tam yedi yıldır, Suriyeliler o cehennemden kaçmaya çalışıyorlar.
Tam yedi yıldır, bütün dünya rutin bir şekilde, savundukları demokrasiye, insan hakları ilkelerine ayıp etmemek adına, artistik, diplomatik, sert kınama mesajları yayınlıyorlar.
***
Doğu Guta’nın Suriye iç savaşı öncesi, nüfusunun ne olduğunu biliyor musunuz?
2 milyon...
Bir milyon insan mülteci ve sığınması oldu. 20 binin üzerinde çocuk kimyasal saldırılar sonrasında yetim kaldı.
BM Doğu Guta’da yaşayan 400 bin sivilden bahsediyor.
600 bin kişiye ne oldu?
Sadece Doğu Guta’da değil, Esad rejimi, “terörle mücadele” diye diye, kendisine muhalif, öldürülmedik tek bir sivilin kalmadığından emin oluncaya kadar katletmeye -ki o sivil dünyaya gözlerini açan anne memesindeki bir sabi olsun- dünya da bu katliama seyirci kalmaya devam edecek.
***
Gelelim yazının başlığına.
Esad rejimi tam yedi yıldır, Halep’te, İdlib’te, Şam’da, Humus’ta, Doğu Guta’da dünyanın gözleri önünde, ülkesinin hastanelerini, okullarını vurdu, vatandaşlarını katletti. Misket bombaları attı. Kimyasal silahlar kullandı. Havadan uçaklarla sivillerin üzerine sarin, klor zehirleri yağdırdı. İşkencelerle insanlar hayatlarını kaybettiler.
Suriye’deki yapılan katliamlar insan hakları örgütleri tarafından raporlandı, doğrulandı.
Birleşmiş Milletlerden, dünya liderlerinden gelen “akmaz kokmaz” kınama mesajlarına, ve hiçbir işe yaramayan toplanma kararlarına alışmıştık da...
Esad rejiminin bir numaralı destekçisi, her türlü silah, mühimmat, bomba, tank, uçak, askeri desteği veren, yedi yıldır yapılan katliama iştirakçilik yapan Rusya’nın...
Sanki bütün bu zulmün ortağı, azmettiricisi, destekçisi değilmiş gibi Rusya’nın bir de çıkıp Doğu Guta’da yaşanan katliam için BMGK’ya çağrıda bulunması...
En hafif benzetme ile, tam bir yavuz hırsız hadisesi değil de
nedir?
BU MADDEYE NE GEREK VARDI?
AK Parti ve MHP’nin adına “milli mutabakat” verdikleri komisyon çalışması tamamlandı. Bu arada sadece bir soru: Kavramların bu kadar hoyratça kullanılması, içinin boşalmasına ve sonuçta asıl değerinin kaybolmasına neden olmuyor mu sahi?
Bu durum bir tek bana mı tuhaf geliyor ?
Neyse...
Öyle görünüyor ki, AK Parti ve MHP’nin 26 maddelik teklifi önümüzdeki günlerde tartışılacak. Teklifi incelerken, ilk etapta 8. Maddenin dikkatimi çektiğini, daha doğrusu yadırgadığımı ve oldukça da tuhaf bulduğumu söylemeliyim.
Özetle sekizinci madde şöyle diyor.
“Mevcut düzenlemeye göre, kolluk güçleri sandık çevresine sadece sandık kurulu başkanı veya üyelerden birisinin çağrısı üzerine gelebilmektedir. Yeni düzenlemeyle, seçmenlerin ihbarı üzerine de kolluk güçlerinin sandık çevresine gelebilmeleri öngörülmektedir. Sandık kurulunun kolluk güçlerini çağırma görevini yerine getirmediği veya getiremediği durumlarda, seçmen şahsen yapacağı ihbar ile kolluk güçleri sandık çevresine gelebilecek ve ilgili kişiyi sandık çevresinden uzaklaştıracak ve yasal işlem başlatabilecektir.”
Buna neden gerek duyulur.
Türkiye’de en güven duyulan alan sandık güvenliği, seçim güvenliği iken. Ve zaten gerekli olduğu durumlarda “sandık başkanı ve üyelerinin” kolluk gücünü çağırma yetkisi varken... Seçmen ihbarına neden gerek duyulur?
Bu büyük bir kargaşaya, kaosa sebebiyet vermez mi?
Düşünün, “havadan nem kaptı” seçmen, ya da işgüzar bir seçmen, ya da bir provokatör ihbarda bulundu. Kaos çıkartmak için AK Parti ve MHP dışındaki sandık görevlilerini ihbar etti.
Zaten, birkaç yıldır, seçim güvenliği, sandık güvenliği yok, şaibe var diyenlerin, bu tür propaganda yapanları haklı çıkartmaz mı... Seçimlerin meşruiyetine gölge düşürmez mi...
Sahi, neden gerek duyuldu böyle bir maddeye?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024