Aydın Doğan’a en yakın isimlerin birden ‘Başkanlık Sistemi’ne “evet” demeleri aslında Doğan Grubu’nun Saray’la barışma hamlesinin açık dışa vurumu. Seçim öncesi AKP’nin yüzde 40 civarında kalacağını düşünen grup, ezici bir çoğunlukla iktidar olunması sonucu ortada kalıverdi. 

AKP’nin güç odaklarını rahatsız eden Bülent Mumay, Şükrü Küçükşahin gibi isimlerin gönderilmesi, Radikalsitesinin yönetmeninin değiştirilmesinin Saray’ın öfkesini kesmeyeceğini biliyorlar. Çünkü bu kavga Rusya ile olan gibi bugüne dayanmıyor. Tarihi var. 

Doğan Grubu, Recep Tayyip Erdoğan siyaset sahnesine çıktığı günden itibaren itibarını hedef alan yayınlar yaptı. O dönem Doğan’ın kontrolünde olan Sabah’ta “Bir milyar dolar serveti var” manşetini attırırken Hürriyet, ‘Muhtar bile olamaz’ı kullandı. Askeri vesayet sistemiyle büyüyen Doğan Grubu, AKP’nin tam karşısındaydı. Üstelik sadece manşet ve yazılarıyla değil. 

Perde arkası gelişmeleri, bir uzlaşma bir kavga kararı verilmesi, “400 el kaosa kalktı” gibi manşetlerin amacını bilen bilir. 

Akılda tutulması gereken tek gerçek şudur: Türkiye’de büyük bir işadamı olmak istiyorsanız, yargının dümenini kim tutuyorsa, onunla iyi ilişki içinde olmanız şarttır.

Çünkü büyümek istiyorsanız, her zaman yasalara uygun davranamazsınız, esnek olmanız gerekir. Yakalanırsanız yargıda sizi kollayanların olması önem taşır. (Yargıtay’da yıllarca bekleyen mahkûmiyet kararlarının zamanaşımına uğratılıncaya kadar unutulmaya terk edilmesi tesadüf değildir.) 

Konumuza dönersek. Doğan Grubu, AKP’den çok Erdoğan’ın diyebileceğimiz seçim zaferiyle ciddi biçimde sarsıldı. Büyümeyi hedeflemek bir yana, elindekini nasıl koruyacağı derdine düştü. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına ABD ve Avrupa Birliği’nden gelen tepkinin düşüklüğünün de rahatsızlığı arttırdığı kesin. 

Ahmet Davutoğlu’na yakınlaşma çabaları var ama bürokrasi ve yüksek yargıya hâkim olan isim o değil, Recep Tayyip Erdoğan. Üstelik her konuyu bire bir takip ettiğini artık bütün Türkiye biliyor. 

Aydın Doğan ve ailesi hakkında kenarda köşede kalmış dosyalar çıkarılıp gündeme geliyor. Bunca yıl adliyeden uzakta kalmayı başarmış Aydın Doğan savcılığa gidip saatlerce ifade verebiliyor. Bu tablodan tek çıkış yolu var, Saray’la barışmak. 

Hürriyet’in köşelerinde şimdi bunun işaretlerini görüyoruz. Patrona en yakın kalemlerin köşelerinde çıkan ‘Başkanlık sistemine destek’ yazıları döneklik yazısı değil. 

Doğan’ın Saray’a gönderdiği barışma mesajları. Başkanlık hedefi yoluna taş koymayacağı, hatta destekleyeceğinin haberinin gönderilmesi. 

Aslında Hürriyet tankı ve topuyla başkanlık sistemine muhalefet yapsa, elinden fazla bir şey gelmeyecek. Burada mesele aileyi yargı tehdidinden kurtarmak. 

Erdoğan, “Öldürmeyen her darbe daha güçlendirir” düşüncesinden gelen biri. Kendi yakın tarihi bunun kanıtı. Hürriyet’in başkanlık desteği işe yarayacak mı? Yaşayıp göreceğiz…