Fehim TAŞTEKİN
Bağımsızlığa giden özgüvenden Bağdat’a ortaklığa dönüşün boğazlarında düğümlenmeye yol açtığı kesimler az değil. Öfke, kızgınlık, küskünlük ve hayalkırıklığı hâlâ büyük. Üstelik Kürtler arasında kırılgan birlik darmadağın olmuş durumda.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Mesud Barzani 22-23 Kasım’daki Bağdat-Necef seferinde hayli popülerdi. Bağdat’ta tek seferde neredeyse bütün siyasi aktörlerle görüşmenin sığdırıldığı ziyaret nadirdir.
Kak Mesud’un yolu ilk kez Bağdat’tan geçmiyor. Gençlik anıları bu kentin sokaklarında. Orta öğreniminin ardından 1961’de ayrıldığı Bağdat’a 10 yıl sonra babası Mele Mustafa’nın müzakerecilerinden biri olarak dönmüştü. Bir sonraki tur 1991’deydi. Bu kez KDP lideri olarak 182 bin Kürt’ün ölümünden sorumlu Saddam Hüseyin’in karşısındaydı. Karşılaşma anını “Saddam’ı gördüğümde beş dakika boyunca öfkeden konuşamadım, kalbim duracak gibi oldu” diye anlatacaktı.
Daha sonra 2003’teki Amerikan işgalinin ardından Irak’ın yeniden dizaynı sürecinde Bağdat’taydı. Artık ‘Yeni Irak’ın kurucu ortağıydı. Kürtlerin iktidarı paylaştığı Bağdat’a gitmeleri artık sıradandı. Son ziyaret Musul’u IŞİD’den kurtarma planının yapıldığı 2016’daydı. Koşullar değişti ve gündem rotasını bağımsızlığa kırdı. 25 Eylül 2017’de bağımsızlık referandumuna gidildi. Bundan sonra bir ziyaret düzenlenecekse artık komşu ülkenin başkenti Bağdat’a gidilmiş olacaktı. Bu bir düştü.
16-17 Ekim 2017’de çok yönlü müdahaleyle Kerkük’ün merkezin kontrolüne geçmesi Kürdistan için kayıp, bu hamle için bütün itibarını ortaya koyan Barzani adına da hezimetti. Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki başkanlık makamını feshedip yetkilerini başbakan ve meclise devrederek sahne gerisine çekildi. Bu şekilde doğal liderlik konumunun daha fazla yıpranmasını önledi. Hem Tahran hem de Ankara ile diyalog kanalları açık olan yeğeni ve damadı Başbakan Neçirvan Barzani’nin işleri toparlamasının önünü açtı. Bağdat’a ilk giden de Neçirvan Barzani’ydi.
Kürtlerin 12 Mayıs genel seçimlerinin ardından Irak siyasetinde yeniden anahtar konumuna gelmeleri işleri kolaylaştırdı. Tabii bu arada Irak Cumhurbaşkanlığı için KDP’den Fuat Hüseyin yerine KYB’nin adayı Berhem Salih’in seçtirilmesi Barzani’ye ödettirilen bir diğer siyasi bedeldi. Bağdat ve Tahran açısından bağımsızlık referandumu üzerine kopan fırtınada işbirliğine açık pozisyonu nedeniyle Süleymaniye kanadı ödüllendirilmiş oldu. Sonradan KDP’yi teskin için de Hüseyin, Irak Maliye Bakanlığı’na atandı. Elbette Kürdistan Yönetimi Başkanlığı’nın KDP’deyken Irak Cumhurbaşkanlığı’nın KYB’de olması 2003 sonrası yeni Irak siyasetinin bir teamülüydü. Bir nevi Mesut Barzani ile merhum Celal Talabani arasında iki liderin siyasal profillerine uygun bir güç dağılımıydı. Talabani’nin ölümü bu doğal dengeyi bozdu. Barzani’ye göre koşulların değişmesine bağlı olarak bu teamül geçerliliğini yitirmişti. KBY ile KDP arasında müzakere ve uzlaşma olmadan Salih’in öne çıkarılmasına öfkeliydi. Hatta oyuna getirildiğini düşünüyordu.
GÖRÜŞME TRAFİĞİNDEKİ EKSİK KARE
“Zararın neresinden dönülürse kârdır” hesabıyla, Barzani, kritik bir adım atarak Bağdat’ın yolunu tuttu. Önce Bağdat, ardından Necef’te Irak siyasetine yön veren aktörlerle referandum sonrası ilk yüz yüze temaslarını gerçekleştirdi. Kürdistan yönetiminde resmi sıfatı olmadığı halde en üst düzeyde ağırlanan Barzani ‘siyaseten öldüğünü’ düşünenleri yanılttı!
Kimlerle görüşmedi ki; Başbakan Adil Abdülmehdi ve Meclis Başkanı Muhammed el Helbusi dışında 2014’te, “Yeniden başbakan olursa bağımsızlık ilan ederim” dediği Kanun Devleti lideri Nuri Maliki, referandum sırasında kişiliğini hedef alan sözleri nedeniyle öfkeli olduğu sabık Başbakan Haydar el İbadi, özellikle KDP kanadının ‘terör örgütü’ ve ‘işgalci güç’ olarak nitelediği Haşd el Şaabi’nin komutanı Hadi el Ameri ile bir araya geldi. Havaalanında Barzani’yi karşılayanlar arasında Amiri de vardı. Irak’ın bütünlüğü ve milli vurgularla öne çıkan Mukteda el Sadr ile buluşmak için Necef’e gitti. Diğer Şii liderlerden Ammar el Hekim ve Falih el Feyyad ile de görüştü. Barzani, Sünni liderler Salim el Ceburi ve Salih el Mutlak’ın yanı sıra Türkmen Cephesi lideri Erşad Salihi ile de bir araya geldi. Türkmen liderin görüşmeden çıkardığı sonuç şuydu:
“Barzani, Peşmerge’nin Kerkük’e geri getirilmesi niyetlerinin olmadığını tarafımıza bildirdi. Bu durum bizi memnun etti.”
Görüşme trafiğinde bir tek Süleymaniye kanadından Cumhurbaşkanı Berhem Salih yoktu. Barzani şimdilik Salih’in yüzünü görmek istemiyordu. Salih’in Akdeniz Diyalogu toplantısı için Roma’ya gitmesi günü kurtaran bir formüldü. Aynı gün Barzani Bağdat’a inerken Salih havalandı. Önceden ayarlanmış programlarda çakışma vardı ama görüşmek istenseydi biri azıcık erken gelir, diğeri de azıcık rötar yapardı.
Görüşmeler genelde sıcak geçti ama hassaten Barzani-Abdülmehdi buluşması pek samimiydi. İki lider birbirlerine “Ebu Mesrur” (Mesrur’un Babası) ve “Ebu Haşim” (Haşim’in Babası) diye seslenerek samimiyet protokolünü işletti. Abdülmehdi, Barzani’yi “Kürdistan Bölgesi’nin başkanı”, “Sadece Irak değil bölge ve bütün dünyada ilişkilerin mimarı” ve “Büyük lider” diye selamladı. Barzani de karşılıksız bırakmadı:
“Akıllı bir adama sormuşlar: ‘Kardeşini mi yoksa arkadaşını mı daha çok seviyorsun?’. O da yanıt vermiş: ‘Arkadaşım olsaydı kardeşimi.’ Sen, Ebu Haşim, benim hem kardeşim hem de arkadaşımsın. Burada kardeşim Dr. Adil Abdulmehdi’ye tam desteğimi ifade ediyorum.”
Net sonuç: Buzlar kırıldı. Iraklı liderler ‘kardeşliği tesis etme’ ve ‘hataları düzeltme’, Kürt tarafı ‘ilişkileri güçlendirme’ vurgusu yaptı. Barzani’ye Bağdat’ta ofis açıp sorunlarla yakından ilgilenmesi teklif edildi.
Irak liderlerinin ziyarete yükledikleri anlamın aksine Barzani’nin büyük bir nedametle yüzünü Bağdat’a döndüğü söylenemez. Barzani, 16 Ekim 2017’deki Kerkük’ü merkezin kontrolüne geçiren müdahalenin yıldönümünde şu mesajı yayımlamıştı:
“16 Ekim halkımızın tarihinde kara bir gündür. O gün mazlum bir halkın hayallerine ve umuduna namertçe ihanet edildi. İçten bir elin yardımı ile halkımızın kaderini değiştirecek vicdansızca bir oyun gerçekleştirildi. Binlerce evladımızın kanı pahasına savunulmuş bu topraklar bir komplo çerçevesinde işgal edildi, viraneye çevrildi ve Kürdistan halkının kutsallarına hakaret edildi… Bütün ihtimalleri öngörmüştük ama içerden bir elin bu şekilde Kürdistan halkını arkadan hançerleyeceğini tahmin edememiştik… Hiçbir zaman Kerkük’ün Kürdistani kimliğinden şüphe duymadık. Hiç kimsenin bu konuda şaibe yaratmasına müsaade etmeyiz.
Kürdistan halkından geleceğe güçlü ve umutlu bakmalarını istiyorum. Halkımızın davası meşrudur, savaş, komplo ve ihanetle bu dava yok edilemez.”
KDP’ye yakın kaynaklar, bir badireden sonra, Barzani’nin Bağdat’la işleri yoluna koyup ‘bağımsız Kürdistan’ gündemiyle uzun yolculuğuna kaldığı yerden devam edeceğini düşünüyor.
İRAN VE ABD ARASINDA İNCE BİR YOL
Maliki ve Amiri ile görüşme İran’ın desteğini alma çabası olarak da görülüyor. Hatta bu gezinin arkasında Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin olduğu, Barzani’nin de referandum sonrası müdahaleye sessiz kalan ABD’ye çalım atarak İran desteğine yöneldiğine dair spekülasyonlar yapılıyor. Fakat ziyaretin ABD’den habersiz ya da onaysız gerçekleştiği söylenemez. ABD’nin bölgedeki ‘gizli işler prensi’ Brett McGurk Twitter hesabından Barzani’nin temaslarını Irak hükümeti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki işbirliğinin güçlenmesi açısından önemli bulduklarını vurguladı.
İşin doğrusu, Kürtler hükümet oluşumunda öyle bir konuma geldi ki hem Iraklı rakip güçler hem de birbirine karşı nüfuz savaşı veren İran ve ABD, Barzani’yi bir an önce Bağdat’ta görmek istiyordu. Çözülmesi gereken bir sürü konu, ortaklığın tam teşekkülünü bekliyor. Sözün gelişi sahibini bulmamış 8 bakanlık koltuğu için pazarlıklar sürüyor. İran başbakan olmasını sağlayamadığı Falih el Feyyad’ın en azından İçişleri Bakanlığı’na getirilmesi için bastırıyor. Tahran, ABD’nin Haşd el Şaabi’nin dağıtılmasına yönelik olası girişimlerinin önünü şimdiden kesmek istiyor. Feyyad, Haşd’tan da sorumlu güvenlik konseyi genel sekreteriydi. İran’ın bir diğer önceliği Amerikan yaptırımlarına ortak olabilecek olası aktörlerin hükümette ağırlık kazanmaması. İran ve ABD’nin üzerinde mutabakat sağladığı Adil Abdülmehdi, Tahran ziyaretinde İranlıları rahatlatacak bir tutum içine girse de bu jest kâfi bulunmuyor.
FABRİKA AYARLARIYLA ÇÖZÜM ARAYIŞI
Kürtlerin Bağdat turundan ne umduklarına dönersek; Barzani’nin yardımcılarından Hemin Hawrami ziyarette hedefi “İki halkın azami iyiliği için Bağdat’ta sıfır problem” olarak ifade etti. Sıfır problem, hayalleri zorlayan bir hedef. Genel anlamda Barzani’nin temasları, Kürtlerin yazımında ciddi rol oynadıkları 2005 anayasasında çizilmiş fabrika ayarları üzerinden ilişkilere format atmaya yönelik.
Evvela güç dağılımındaki hassasiyetin korunması Kürtleri Bağdat’a taşıyan köprüydü. Mezhebi-etnik temelli bu bölüşüm merkezi güçler arasında zaten sorgulanmıyor.
İkinci mesele Irak bütçesinden yüzde 17 payın Kürdistan’a muntazaman ödenmesi. Burada karşılıklı suçlamalar olageldi. Bağdat bütçe kesintisine giderken Kürdistan’ı merkezi by-pass edip Türkiye ve İran’a petrol satmakla, gümrük gelirlerini tekeline almakla ve kamu harcamalarında şeffaf olmamakla suçluyordu.
Üçüncü ve en önemli mesele Kerkük gibi tartışmalı bölgelerin statüsünün çözümü için nüfus sayımı ve referandum öngören anayasanın 140’ıncı maddesinin uygulanması.
KDP-KBP çemberinin dışında kalan Kürt siyasi çevreleri, 140’ıncı maddenin yerine getirilmemesinde çuvaldızın kendilerine batırılması gerektiğini söylüyor. Bağdat’ta koltukları işgal eden Kürtlerin de görev süreleri boyunca bu meseleyi gündemleştirmedikleri vurgulanıyor. IŞİD’in yarattığı çöküş sırasında Kerkük’te tek kurşun atmadan kontrolü ele alan Kürtlerin durumu güç kullanarak tersine çevirmeleri zor. Geriye anayasanın öngördüğü planla Kerkük’ü yeniden Kürdistan’a bağlama seçeneği kalıyor.
Abdülmehdi göreve başlar başlamaz Cumhurbaşkanı Salih ile 140’ıncı maddenin gündeme alınması konusunda mutabık kaldı. 2002’den beri Kürtlerle ilgili gündemlerin içinde yer almış olan Abdülmehdi bu konuda yapıcı tutumuyla biliniyor. Abdülmehdi ayrıca İran’a yaptırım baskısının da etkisiyle 2017’de kesilen Kerkük petrolünün Ceyhan’a yeniden pompalanmasına ve Kürdistan bölgesinden çıkan kamyonlar için konulan gümrük noktalarının kaldırılmasına karar verdi. Fakat bunlar çok zor meseleler; iyi niyet beyanı yetmiyor, siyasi riskler almayı gerektiriyor.
KÜRDİSTAN CEPHESİ DAHA KARIŞIK
Ziyaretin Bağdat’a bakan tarafı böyle. Bir de Kürdistan boyutu var. Bağımsızlığa giden özgüvenden Bağdat’a ortaklığa dönüşün boğazlarında düğümlenmeye yol açtığı kesimler az değil. Öfke, kızgınlık, küskünlük ve hayalkırıklığı hâlâ büyük. Üstelik Kürtler arasında kırılgan birlik darmadağın olmuş durumda.
Barzani’nin Bağdat’la ilişkileri normal seyrine soktuktan sonra Kürdistan içinde ayarlamalara gideceği konuşuluyor. Başkanlık sistemini geri getireceğine dair senaryo iki başlı: Bazı kaynaklar Barzani’nin başkanlık koltuğuna yeniden geçeceği ve ipleri tamamen ele alacağını öne sürüyor. Barzani’nin ‘doğal lider’ sıfatıyla siyaseti dizayn edeceğini söyleyenler ise beklenen değişimi şöyle özetliyor:
Barzani oğlu Mesrur Barzani’yi başbakanlık koltuğuna, Neçirvan Barzani’yi de başkanlık koltuğuna oturtacak. Bunun için yasal düzenlemelere aralıkta başlayacak. Kürdistan Güvenlik Konseyi’ne başkanlık eden Mesrur Barzani’yi bekleyen yer, başbakanlık deneyiminden sonra başkanlık. Mesrur Barzani, Bağdat çıkarmasında babasının heyetindeydi.
Barzani, Bağdat’ta gördüğü sıcak karşılamayı Kürdistan’ın diğer yakasında henüz görebilmiş değil. Kürdistan’daki yerel seçim sonrası iktidar hâlâ şekillenemedi. Kürdistan’ın partilerini toparlamak zaman alacağa benziyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025