Fehmi KORU

Etrafa kartvizitler mi saçıldı da...
15.05.2013
2151

 Elinde devletin birden fazla istihbarat biriminden gelen raporlar bulunan hükümet üyelerinden daha iyi bilecek durumda değilim. Devlet günümüz teknolojisi sayesinde patlamalarda kullanılan araçtan, bombadan suçluyu çabucak bulabilir. Kaldı ki, Reyhanlı’da çok sayıda insanın hayatına mâl olan çifte patlama sonrası tutuklamalar yapıldı ve gözaltına alınanların eylemdeki rollerini sorguda itiraf ettikleri de duyuruldu.

Suçluyu buyurun o zaman: Beşşar Esad ve Baas rejimi...

Reyhanlı Hatay ilimizin kazası; Hatay ise Suriye’deki Baas Partisi rejiminin Türkiye’ye ait olmasını bir türlü kabullenemediği, hep göz koyduğu bir toprak parçası. Hatay’ın toprağından ve insanından ilgisini hiç eksiltmedi Şam rejimi. İsterse en kolay lojistik desteği ve eylemi sahneye koyacak insanı belki de bulabilir...

Bu durumda “Suçlu Esad ve Baas” tespitini hiç sorgulamadan kabul etmemiz gerekiyor...

Fakat nedense bu denli akla yakın bir tespiti kabulde zorlanıyorum. Hayır, “Suriye’nin Türkiye’yi savaş tablosu içine çekmekten ne kazanacağı” sorusu değil zihnimi karıştıran; Baas türü rejimler ile bittiğini anlayınca ne yapacağı belli olmayan Beşşar Esadgibi diktatörler en akıl almaz girişimlerde bulunabilir... Giderayak Türkiye’yi kanlı çatışmaların içine çekmek veya hiç değilse terörün acımasız yüzüyle karşı karşıya bırakmak istemiş olabilir Suriye rejimi...

Ancak böyle bir eylemle mi?

Yukarıda belirttim: Bombalı araçların patladığı Reyhanlı Suriye’nin ilgisini hiç esirgemediği Hatay’ın bir parçası; insanları da gönlünü almaya çalıştığı insanlar... Orada patlayacak bombaların sebep olacağı sonuç Suriye’nin neden işine gelsin?

Olaya biraz kuşkuyla yaklaşmakta gerçekten yarar var.

Türkiye 30 yıldır başını ağrıtan etnik kökenli terörden kurtulma aşamasında; militanlar sınır dışına çıkıyor, silâhlarını da bırakacaklar... Bütün Türkiye sevinçli, cesareti ve iradesiyle bunu sağlayan siyasi kadrolar da gururlu. Bakmayın itiraz etmelerine, muhalifler bile terörün sona erdiği bir ülkede yaşamanın hazzını tatmaya hazırlanıyor...

Ne güzel değil mi? Ancak yine de bu gelişmeyi bizler kadar ‘güzel’ bulmayan, hatta ‘terörsüz bir Türkiye’ ortaya çıkıyor diye karalar bağlayabilecek kişiler, örgütler ve hatta ülkeler olabileceğini unutmayalım... Etnik terörün yerine farklı bir terörü geçirmekten veya terörden kurtulma çabasında olan Türkiye’yi bir başka ülkenin iç-savaşına müdahil kılmaktan keyif alacak kişiler, örgütler ve ülkeler...

Esad olabilir mi emri veren? Olabilir elbette; Baas insan canı almakta zorlanmadığını güzelim kentlerini bombalar ve 100 bin Suriyeli’yi öldürürken gösterdi. Ancak Türkiye’den veya Ak Parti hükümetinden hoşlanmayan, en azBaas kadar gözü dönmüş başkaları da var.

Çok kolay oldu ‘Kim yaptı?’ sorusuna bombalama sonrası cevap bulmak... Eylemi yapanlar etrafa kartvizitlerini saçmışlar gibi bir şey... Bu bile yeterince kuşku uyandırıcı bir durum. Sanki birileri Türkiye’nin hemen, hiç vakit kaybetmeden, derhal bu ilk bilgilerle tepki vermesini bekliyorlarmış gibi...

Vermeyelim, iyice emin olana kadar bekleyelim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Mahmut Üstün

    Mahmut Üstün

    17.06.2013 20:32

    Halil Berktay, AKP iktidarının gidere belirgin bir hal alan otoriterleşmesine karşı, dostlar alışverişte görsün kabilinden bir kaç küçük eleştiri bile yapmaz, AKPnin en büyük destekçisi olarak kamuoyunda özel bir algı yaratan gazetenizde A.Altan, N,Düzel vb. gibi gazetecilerin hükümete karşı eleştirel tutumlar almasından sonra, bizzat başbakanca ağır hakaretlere uğramaları ve tasfiye edilmeleri karşısında sesiz kalan, hatta sesiz kalmak ne kelime, bakın onlar gitti tirajımız daha da arttı gibi tuhaf kelamlar edebilen sizden, doğrusu, bir çoğunluk diktatörlüğe, bir seçilmiş krallık sistemine dönüşen AKP hükümetinin anti demokratik uygulamalarına karşı milyonların verdiği kendiliğinden bir tepkiyi anlamanızı ve desteklemenizi zaten beklemiyorduk. Siz soldan dönen bir insansınız... Bu yüzden bu tepkinin halkın belirli bir bölümünde birikmiş olan öfkenin dışa vurması olduğunu, iktidar tarafından kışkırtılmasa, yatıştırıcı bir politika izlense bir müddet sonra tepkisini boşaltan ve fiziksel olan büyük kitlelerin evine döneceğini tahlil edebilecek birikime sahipsinizdir. İktidarın ara sıra mesaj alındı, referandum yaparız gibi doğru olmasa da ortamı yatıştıran bazı yatıştırıcı açıklamalar yapmasını, bu açıklamaların ardından hemen kışkırtıcı bir meydan okuma, tahrik edici bir hakaretin geldiğini bilmenize rağmen nasıl bu kadar önemsiyorsunuz? Aynı başbakan gibi yığarım oraya milyonları gibi üstü kapalı tehditleri nasıl bir aymazlıkla, üzerine entelektüel bir cila çekerek tekrarlıyorsunuz. Bu eylemlerde verilen mesajı ne iktidar ne de siz anlamışsınız. Bu ne bir darbe isteği ve ne de azınlık olanların çoğunluğa hükmetme çabası değildir...Bu özellikle başbakanın şahsında somutlaşan çoğunluk diktatörlüğüne başkaldırıdır. Bu nedenle başbakan bu eylemlerin nefret objesi durumundadır. Halk benim oyum, taraftarım çok gerekçesiyle her istediğini yapma hakkın yok diyor hükümete ve başbakana bu eylemlerde...Bir yandan mesaj alındı diyen başbakan ve hükümet ardından ne diyor. Sandıkta hesaplaşalım, ben de kitlemi mitinglerde toplayayım da çoğunluk kimmiş gör, gezi parkı için sandık kuralım...Bu sözler ve yaklaşım "mesaj alınmıştır" açıklamalarına karşın bu eylemin verdiği mesajın hiç ama hiç anlaşılmadığını göstermektedir. Hala "benim oyum çok, koyarımı sandığımı, alırım oyumu, yine yaparım istediğimi" demektir. sizde aynı kafayla eylemcilere AKPnin ne kadar çok kitlesel desteğini ve hatta bu oy desteğinin DPden falan daha sıkı, kenetlenmiş bir destek olduğunu, isterse Taksime milyonları toplayıp, oradaki eylemcileri ezebileceği gözdağını vererek. Bir çoğunluk diktatörlüğü fikrini meşrulaştırmış, haklılaştırmış oluyorsunuz. Doğrusu ben sizin bu tutumunuza hiç ama hiç şaşırmadım. Çünkü sosyal psikoloji sonradan görme ve olmalarının en aşırı, en acımasız, en saldırgan ve kişiliği ve vicdanı en fazla parçalanmış insanlar olduğunu kanıtlayan yüzlerce çalışma ile doludur.

Yazarlar