Fehmi KORU
Elinde devletin birden fazla istihbarat biriminden gelen raporlar bulunan hükümet üyelerinden daha iyi bilecek durumda değilim. Devlet günümüz teknolojisi sayesinde patlamalarda kullanılan araçtan, bombadan suçluyu çabucak bulabilir. Kaldı ki, Reyhanlı’da çok sayıda insanın hayatına mâl olan çifte patlama sonrası tutuklamalar yapıldı ve gözaltına alınanların eylemdeki rollerini sorguda itiraf ettikleri de duyuruldu.
Suçluyu buyurun o zaman: Beşşar Esad ve Baas rejimi...
Reyhanlı Hatay ilimizin kazası; Hatay ise Suriye’deki Baas Partisi rejiminin Türkiye’ye ait olmasını bir türlü kabullenemediği, hep göz koyduğu bir toprak parçası. Hatay’ın toprağından ve insanından ilgisini hiç eksiltmedi Şam rejimi. İsterse en kolay lojistik desteği ve eylemi sahneye koyacak insanı belki de bulabilir...
Bu durumda “Suçlu Esad ve Baas” tespitini hiç sorgulamadan kabul etmemiz gerekiyor...
Fakat nedense bu denli akla yakın bir tespiti kabulde zorlanıyorum. Hayır, “Suriye’nin Türkiye’yi savaş tablosu içine çekmekten ne kazanacağı” sorusu değil zihnimi karıştıran; Baas türü rejimler ile bittiğini anlayınca ne yapacağı belli olmayan Beşşar Esadgibi diktatörler en akıl almaz girişimlerde bulunabilir... Giderayak Türkiye’yi kanlı çatışmaların içine çekmek veya hiç değilse terörün acımasız yüzüyle karşı karşıya bırakmak istemiş olabilir Suriye rejimi...
Ancak böyle bir eylemle mi?
Yukarıda belirttim: Bombalı araçların patladığı Reyhanlı Suriye’nin ilgisini hiç esirgemediği Hatay’ın bir parçası; insanları da gönlünü almaya çalıştığı insanlar... Orada patlayacak bombaların sebep olacağı sonuç Suriye’nin neden işine gelsin?
Olaya biraz kuşkuyla yaklaşmakta gerçekten yarar var.
Türkiye 30 yıldır başını ağrıtan etnik kökenli terörden kurtulma aşamasında; militanlar sınır dışına çıkıyor, silâhlarını da bırakacaklar... Bütün Türkiye sevinçli, cesareti ve iradesiyle bunu sağlayan siyasi kadrolar da gururlu. Bakmayın itiraz etmelerine, muhalifler bile terörün sona erdiği bir ülkede yaşamanın hazzını tatmaya hazırlanıyor...
Ne güzel değil mi? Ancak yine de bu gelişmeyi bizler kadar ‘güzel’ bulmayan, hatta ‘terörsüz bir Türkiye’ ortaya çıkıyor diye karalar bağlayabilecek kişiler, örgütler ve hatta ülkeler olabileceğini unutmayalım... Etnik terörün yerine farklı bir terörü geçirmekten veya terörden kurtulma çabasında olan Türkiye’yi bir başka ülkenin iç-savaşına müdahil kılmaktan keyif alacak kişiler, örgütler ve ülkeler...
Esad olabilir mi emri veren? Olabilir elbette; Baas insan canı almakta zorlanmadığını güzelim kentlerini bombalar ve 100 bin Suriyeli’yi öldürürken gösterdi. Ancak Türkiye’den veya Ak Parti hükümetinden hoşlanmayan, en azBaas kadar gözü dönmüş başkaları da var.
Çok kolay oldu ‘Kim yaptı?’ sorusuna bombalama sonrası cevap bulmak... Eylemi yapanlar etrafa kartvizitlerini saçmışlar gibi bir şey... Bu bile yeterince kuşku uyandırıcı bir durum. Sanki birileri Türkiye’nin hemen, hiç vakit kaybetmeden, derhal bu ilk bilgilerle tepki vermesini bekliyorlarmış gibi...
Vermeyelim, iyice emin olana kadar bekleyelim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Trump çizmelerini giydi, savaşa girme hazırlığında…
20.06.2025 - Nil’den Fırat’a nüfusu yetmez, güç hakimiyeti peşinde İsrail…
19.06.2025 - İsrail’in İran’a saldırısına serinkanlılıkla bakarsak…
16.06.2025 - Aç ve susuz bırakarak, zulümle payidar olmak…
10.06.2025 - ABD günlerdir ‘ciddi bir iş’ ile çalkalanıyor
8.06.2025 - İktidarın üzerinde düşünmesi gereken hayati soru
5.06.2025 - CB Erdoğan en iyi bildiği işi yapıyor; adaylığını tartıştırıyor…
29.05.2025 - Ülkeyi sıradanlaştırma girişimine seviyeli üniversite direniyor
26.05.2025 - ‘Milli irade’ yeniden tanımlanıp Meclis güç kazanınca…
22.05.2025 - Gazze üzerine ölüm yağarken Trump’ı ayakta alkışlayanlar…
18.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Mahmut Üstün
Halil Berktay, AKP iktidarının gidere belirgin bir hal alan otoriterleşmesine karşı, dostlar alışverişte görsün kabilinden bir kaç küçük eleştiri bile yapmaz, AKPnin en büyük destekçisi olarak kamuoyunda özel bir algı yaratan gazetenizde A.Altan, N,Düzel vb. gibi gazetecilerin hükümete karşı eleştirel tutumlar almasından sonra, bizzat başbakanca ağır hakaretlere uğramaları ve tasfiye edilmeleri karşısında sesiz kalan, hatta sesiz kalmak ne kelime, bakın onlar gitti tirajımız daha da arttı gibi tuhaf kelamlar edebilen sizden, doğrusu, bir çoğunluk diktatörlüğe, bir seçilmiş krallık sistemine dönüşen AKP hükümetinin anti demokratik uygulamalarına karşı milyonların verdiği kendiliğinden bir tepkiyi anlamanızı ve desteklemenizi zaten beklemiyorduk. Siz soldan dönen bir insansınız... Bu yüzden bu tepkinin halkın belirli bir bölümünde birikmiş olan öfkenin dışa vurması olduğunu, iktidar tarafından kışkırtılmasa, yatıştırıcı bir politika izlense bir müddet sonra tepkisini boşaltan ve fiziksel olan büyük kitlelerin evine döneceğini tahlil edebilecek birikime sahipsinizdir. İktidarın ara sıra mesaj alındı, referandum yaparız gibi doğru olmasa da ortamı yatıştıran bazı yatıştırıcı açıklamalar yapmasını, bu açıklamaların ardından hemen kışkırtıcı bir meydan okuma, tahrik edici bir hakaretin geldiğini bilmenize rağmen nasıl bu kadar önemsiyorsunuz? Aynı başbakan gibi yığarım oraya milyonları gibi üstü kapalı tehditleri nasıl bir aymazlıkla, üzerine entelektüel bir cila çekerek tekrarlıyorsunuz. Bu eylemlerde verilen mesajı ne iktidar ne de siz anlamışsınız. Bu ne bir darbe isteği ve ne de azınlık olanların çoğunluğa hükmetme çabası değildir...Bu özellikle başbakanın şahsında somutlaşan çoğunluk diktatörlüğüne başkaldırıdır. Bu nedenle başbakan bu eylemlerin nefret objesi durumundadır. Halk benim oyum, taraftarım çok gerekçesiyle her istediğini yapma hakkın yok diyor hükümete ve başbakana bu eylemlerde...Bir yandan mesaj alındı diyen başbakan ve hükümet ardından ne diyor. Sandıkta hesaplaşalım, ben de kitlemi mitinglerde toplayayım da çoğunluk kimmiş gör, gezi parkı için sandık kuralım...Bu sözler ve yaklaşım "mesaj alınmıştır" açıklamalarına karşın bu eylemin verdiği mesajın hiç ama hiç anlaşılmadığını göstermektedir. Hala "benim oyum çok, koyarımı sandığımı, alırım oyumu, yine yaparım istediğimi" demektir. sizde aynı kafayla eylemcilere AKPnin ne kadar çok kitlesel desteğini ve hatta bu oy desteğinin DPden falan daha sıkı, kenetlenmiş bir destek olduğunu, isterse Taksime milyonları toplayıp, oradaki eylemcileri ezebileceği gözdağını vererek. Bir çoğunluk diktatörlüğü fikrini meşrulaştırmış, haklılaştırmış oluyorsunuz. Doğrusu ben sizin bu tutumunuza hiç ama hiç şaşırmadım. Çünkü sosyal psikoloji sonradan görme ve olmalarının en aşırı, en acımasız, en saldırgan ve kişiliği ve vicdanı en fazla parçalanmış insanlar olduğunu kanıtlayan yüzlerce çalışma ile doludur.