Fehmi KORU
AK Parti’nin önemli isimlerinden, hükümet sözcüsü de olan başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ, Twitter’da uluslararası boyut da kazanmış olan ‘T A M A M’ kampanyası için bayağı ‘akıllı’ lâflar etmiş.
“24 Haziran’da emaneti yine cumhurbaşkanımız alacaktır. İktidara gitmenin yolu sandıktan geçer. İktidar Twitter’dan değil, sandıktan çıkacaktır. Milletimiz onu nasıl 15 Temmuz’da canı pahasına müdafaa etti ise 24 Haziran’da da onu muhafaza edecektir. Bizim ülkemizin seçimlerinde başka ülkenin değil bizim vatandaşlarımız oy kullanacak.”
‘Akıllı’ dedim diye dudak büktüklerini düşündüklerime soruyorum: Akıllıca değil mi bu lâflar?
Gerçekten de Twitter seçmen değil bir iletişim aracı, dolayısıyla oy kullanamaz; tıpkı yabancı ülke vatandaşlarının da kullanamayacakları gibi. İktidara kimin geleceğine de sandık karar veriyor. Milletimiz 15 Temmuz’da demokrasiye sahip çıkmıştır. Aritmetik olarak da, hem genel seçimin hem de cumhurbaşkanlığı seçiminin galibinin ‘cumhur ittifakı’ olması tabiidir.
Mantık yerli yerinde, o yüzden de ‘akıllıca’ işte.
Hatta bu cümlelere, partisinin iktidarda bulunduğu 16 yıl içerisinde çeşitli alanlarda ülkeye kazandırdıklarını da ekleyebilirdi.
Kazın ayağı biraz farklı: Örnekler…
Bu mantık örgüsünde aksayan tek şey şu: Oy kullanacak olan kitleler bazen farklı bir mantıkla davranarak iktidarda bulunanlara sürprizler de yapabiliyor.
O sürprizlerden biri ‘ülkeye çağ atlattığı’ iddiasının sahibi olan Anavatan Partisi’ne yapılmış, ‘siyasi haklar referandumu’nda eski siyaset kadrolarının yasaklarının kaldırılması konusunda ikircikli davranan ve sandıkta tam ortasından ikiye bölünen kitleler, ilk genel seçimde iktidarın el değiştirmesi yolunda oy kullanmışlardı.
ANAP iktidardan gitti, referandumda “Siyasi yasağı devam etsin” diye oy kullanmış halkın yarısına yakınından önemli bir bölümünün de desteğiyle, Süleyman Demirel bir kez daha başbakan, partisi DYP de iktidar oldu.
Erdal İnönü’nün SHP’siyle birlikte…
Olmaz demeyin, oluyor işte.
Zaten bu yüzdendir ki, belli aralıklarla seçimler yapılıyor ve ne kadar başarılı olursa olsun, bir gün geliyor iktidarlar değişiyor.
İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’na karşı mücadele cephesinin simge ismi İngiltere başbakanı Winston Churchill, zafer sonrasında gidilen ilk seçimde başbakanlığı terk etmek zorunda kalmamış mıydı?
Ada halkı ülkeye savaş kazandırmış devlet adamına en kalbi duygularla teşekkürü ihmal etmediği halde, kendisini muhalefete gönderebilmişti.
Benzer bir olayı Baba Bush da ABD’de yaşadı. İlk Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin’in işgal ettiği Kuveyt’i kurtarmış, dünyanın dört açılan gözleri önünde Irak üzerine yağdırdığı bombalarla ABD’nin liderliğini pekiştirmişti Baba Bush; herkes onun bir dört yıl daha ülkesini yönetmesi sonucunu beklerken, sandıktan, küçük bir eyaletin pek az tanınan valisi Bill Clinton başkan olarak çıkıvermişti.
Bazen seçime katılanlar farklı bir mantıkla hareket edebiliyor işte.
Farklı olmasını beklerdim
Hükümet sözcüsü de olan Bekir Bozdağ bu gerçeği bilmeyebilir, ancak ‘siyaset bilimci’ kimliği de bulunan, bir ara bakanlık da yapmış Star yazarı Yalçın Akdoğan’ın da ondan farklı olmayan bir mantıkla seçim konusuna yaklaşmasını yardırgadım.
‘Topu sandığa gömülecek’ başlıklı bugünkü yazısını “Bu yüzden sonuç değişmez, Türkiye şahlanışa devam eder” cümlesiyle bitirmiş Yalçın Akdoğan.
Bekir Bozdağ’ın yukarıda alıntıladığım cümlelerine çok benzeyen ‘akıllıca lâflar’ Akdoğan’ın yazısında da var.
İşlediği temayı gerekçelendiren bölümü okuyalım isterseniz:
“Çünkü varlık değil yokluk üzerine kurulan siyaset yok hükmündedir. /Kendi varlığına değil, başkasının yokluğuna endeksli siyasetten siyasi bir varlık ortaya çıkmaz. / Kendinin ne olduğunu değil, başkasının ne olmadığını anlatan siyasetçi bir siyaset inşa edemeyecek siyasetçidir.” [Siyahlamalar kendisine ait]
Üzerinde bayağı derin düşünüldüğünü belli eden yazı, artık 50 günden daha az bir süre kalmış olan seçimin galibini şimdiden ilan ediyor: Tayyip Erdoğan…
Seçimin favorisinin Tayyip Erdoğan ve aritmetik bakımından daha birinci turda ipi göğüslemesi beklenen adayın da o olduğunu herhalde rakipleri de biliyordur.
AK Parti’nin yüzde 50’ye yakın oyu vardı son seçimde, ittifak cephesinin ikinci partisi MHP de yüzde 12’ye yakın oy almıştı; en az yüzde 60’lık bir kitleyi arkalarına almış partiler bunlar.
Tayyip Erdoğan da halkın oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olmayı yüzde 52 oyla ve ilk turda elde etmişti.
Bütün bunlar kuru ve yalın gerçekler. Bu gerçekler, önümüzdeki seçime kadar geçecek süre içerisinde yapılacak kampanyalar sonunda da varlığını sürdürecek olursa, iktidar partisi için zaten mesele yok demektir.
Peki ama Tayyip Erdoğan, 16 Nisan (2017) referandumundan hemen sonradan başlayarak, o il senin bu ilçe benim demeden, neden olağanüstü çaba sarf ediyor?
Galiba hiçbir seçimin çantada keklik olmadığını AK Parti’de bir tek Tayyip Erdoğan biliyor.
Twitter gibi sosyal medya uygulamalarının dünyanın farklı ülkelerinde seçimlerin kaderini nasıl etkilediğini de bir başka gün genişçe anlatırım.
Evet, Twitter oy kullanmıyor, ama oy kullananları etkilemede önemli bir unsur.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
26.09.2025
19.09.2025
18.09.2025
16.09.2025
22.08.2025
19.08.2025
17.08.2025
15.08.2025
14.08.2025