Figen Çalıkuşu
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, uzunca bir süredir bir yasayı tartışıyordu. Haziran 2022’de teklif edilmişti bu yasa.
AB çevre bakanları, 27-28 Haziran’da yapılacak AB zirvesi öncesinde Lüksemburg’da bir araya geldi. Toplantı sonrasında AB Konseyinden yapılan yazılı açıklamada, teklif edilen yasa üzerinde bakanların anlaştığı duyuruldu.
Yasa, AB’nin Resmî Gazetesi’nde yayımlanmasının ardından tüm üye ülkelerde yürürlüğe girecek.
Yasanın ismi dahi çok etkileyici; “Doğayı Onarma Yasası”.
“Doğayı koruma” değil “doğayı onarma” yasası. Doğayı korumanın ötesinde yeni bir aşama.
İnsan imreniyor, itiraf edeyim; “bizi kıskandığı” söylenen ve “doğayı onarma yasası” çıkaran bu aklı, bu topluluğu vallahi ben çok kıskanıyorum.
Bu yasanın “doğa için bir zafer” olduğunu söyleyen Avusturyalı çevre bakanı bakın bu yasa ile ilgili ne demiş; “gelecek nesillere daha sağlıklı ve mutlu bir hayat bırakmak için cesur bir adım atıyoruz.”
Neden “cesur bir adım” diyor bakan? Çünkü 2030’a kadar AB topraklarındaki tarım arazilerinin yüzde 10’unda biyo-çeşitlilik desteklenecek, bu amaçla bitki örtüsü oluşturulacak. Bu hedef kapsamında ekilebilir arazilerin bir kısmı orman, bahçe ve sulak alana dönüştürülecek.
Siz hiç bizim siyaset kurumunun siyasetçilerinden “gelecek nesillere daha sağlıklı ve mutlu bir hayat bırakmak için cesur bir adım atıyoruz” gibi bir cümle duydunuz mu yakın zamanda?
Ben hatırlamıyorum. Bizim siyaset kurumunun üyelerinin bırakın doğayı, bırakın gelecek nesilleri, onları o koltuklara yerleştiren biz milyonlar için bile sağlıklı ve mutlu hayatı tesis etmek gibi bir kaygıları yok.
Bizim ilk elden, acilen “siyaseti onarma yasasına” ihtiyacımız var. “Siyaseti silkeleme ve onarma yasası” da diyebiliriz.
“Silkeleme” diyorum zira Ankara’nın kaygılarında biz yokuz, bu ülkenin insanlarının dertlerine hiç aldırmıyorlar.
Hukuk iğdiş edilirken, anayasa sistemli saldırı altında iken yönettikleri topluma ne oluyor, umurlarında değil.
Hele siyasi iktidar, “Cumhur İttifakı” yönetiminde devletin tüm kodlarını bozarken, hukuk devleti yönetiminden eser kalmamış iken güvenli, huzurlu bir ülkeden söz edilebilir mi?
Ayhan Bora Kaplan dosyasındaki, Sinan Ateş dosyasındaki gelişmelerde Cumhur ittifakının kamplaşmış kadrolarının çarpışmaları gözümüzün önünde yaşanıyor.
Sinan Ateş dosyası üzerindeki karanlık eli koruma inadı normal midir?
Devlet Bahçeli’nin parmağındaki yeni yüzüğün altındaki “dosya” neyin dosyası dersiniz? Ferdi Tayfur şarkı listesinin dosyası mı?
Erdoğan hala “ittifakın surlarında gedik açılmasına fırsat vermeyeceğiz” diyedursun. İttifakın surları delik deşik.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi raportörüne, Adalet Bakanlığı yetkilisinin “Osman Kavala’yla neden bu kadar ilgileniyorsunuz?” diye sormasına ne demeli?
Esas o “yetkiliye” sormalı, Avrupa Konseyinden ihraç sürecimiz neden başladı? Osman Kavala hakkında verilen, kesinleşen AİHM Büyük Daire kararı hala uygulanmadığı için olabilir mi?
Bizim vergilerimizle maaşını alan bürokrat, cahilane bir soru ile Türkiye’nin kaderiyle nasıl oynayabiliyor, görüyorsunuz.
Osman Kavala cezaevinde kalsın, Türkiye Avrupa Konseyinden çıkarılsın, “hukukun kasten yok edildiği, AİHM kararlarının uygulanmadığı” ülke olarak anılsın, en büyük ticaretini yaptığı Avrupa ile defteri kapatsın, Türkiye daha da içe kapansın, batıdan kopsun, sefaletin dibini bulsun, ne gam…
Buradan biz yönetilenler için sağlıklı ve mutlu hayat çıkar mı?
Bakın 2021 yılında Türkiye’de (ortalama) kişi başı kırmızı et tüketimi sadece 43 kg oldu. Haftada sadece 820 gram et eder. İspanya’da yıllık tüketim 100 kg.
Gelir dağılımı eşitsizliği elbette tüketimde de eşitsizlik demek. Haftada 820 gram ete dahi ulaşamayan milyonlar varken ne sağlık ne mutluluk beklenir.
Hadi bir de gelecek nesillere bakalım…
İpsos araştırması 18-24 yaş arası gençlerin, umutsuz, bıkkın ve kötü bir ruh haline sahip olduğuna işaret ediyor.
Her 10 gençten 8’i Türkiye’nin ekonomik durumunun kötü olduğunu söylerken, yüzde 56’sı ise gelecekte daha da kötüye gideceğini düşünüyor. Bu nedenle de gençlerin yüzde 23’ü Türkiye’de yaşamak istemediğini açıklarken, yüzde 38’i ise yurt dışında çalışmak istediğini belirtiyor.
Siyaset esnafının Türkiye’sinden manzaralar böyle.
Sağlıklı ve mutlu insanların ülkelerini kıskanmakta haksız mıyım?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.12.2025
12.12.2025
5.12.2025
28.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025