Hasan CEMAL
Bu yakınlarda, TRT’nin bir gününde cumhurbaşkanı adaylarına ayrılan süreye bakın.
Erdoğan’a:
1 saat 48 dakika.
İhsanoğlu’na:
2 dakika 38 saniye.
Demirtaş’a:
8 saniye.
Allah aşkına söyleyin.
Hakkaniyet bunun neresinde?
Adalet neresinde?
Bu kadar partizanlık olur mu?
Hiç mi insafınız kalmadı?
Milletin vergileriyle çalışan TRT, tarafsız yayıncılık ilkelerini benimsemesi gereken bir kamu kuruluşu böylesine korkunç bir tarafgirlik içinde nasıl olabilir, sorusunu da geçiyorum.
Eyy TRT yöneticileri!
Geceleri başınızı yastığa koyup mışıl mışıl uyuyabiliyor musunuz?..
Gerçekten çok yazık!
Ölçü hiç bu kadar kaçmamıştı.
Bu kadarını hatırlamıyorum.
TRT her devirde devlete, siyasal iktidarlara yakın durmuş, arada bir borazan da olmuştur.
Ama kuşkunuz olmasın.
Kantarın topuzu hiç bugünkü kadar kaçmamıştı.
Genelkurmay'dan onaylı TRT yılları
Yıllar öncesini anımsıyorum.
Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi olduğum zamanların TRT’si gözümün önünden geçiyor.
TRT televizyonu tek tabancaydı.
Siyah-beyaz ekrana bir kere çıktın mı, hele ekrandaki de siyasal tartışma programıysa, bütün Türkiye bir anda seni tanır, sokakta meşhur olurdun.
Ama bu TRT programları öyle kolay gerçekleşmezdi.
Örneğin konusu Genelkurmay onayına tabiydi.
Program canlı olmaz, banda çekilirdi.
1979 yılı olmalı.
TRT Genel Müdürü rahmetli Doğan Kasaroğlu, programa katılacak olanları her zamanki gibi makamında toplamıştı.
Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi’yi, Tercüman Genel Yayın Yönetmeni Güneri Cıvaoğlu’nu anımsıyorum.
Tatlı sözlü Kasaroğlu uyarılarını esprilerle süslü bir dille yapmıştı.
Hassas bir dönemden geçiliyordu.
Dikkatli olmalıydık.
Yoksa, yayından önce makas atılabilirdi programa...
Her kanattan lider ve gazeteci
TRT ekranına çıkardı
İktidarda Demirel’in Milliyetçi Cephe hükümeti vardı.
Siyaset müthiş cepheleşmişti.
Türkiye 12 Eylül’e doğru yol alıyordu.
Cumhuriyet’le Tercüman gırtlak gırtlağa kavga ediyorduk.
Cumhuriyet’in köşe yazarlarıyla Başbakan Demirel’in arası da farklı değildi.
Ama bakın buna rağmen, üstelik televizyonda devlet tekeli olan TRT, herhangi bir ayrım yapmadan, siyasal yelpazenin bambaşka kanatlarından gazetecileri kendi ekranına davet edebiliyordu.
Daha sonraki yıllarda da bu değişmedi
1980’li yıllarda, seçim zamanlarında siyasal parti liderleri, yelpazenin tüm kanatlarından gazeteciler tarafından soru yağmuruna tutulmuştu TRT ekranlarında…
Hep kötüye gitti TRT
Muhalefet tarafından her daim iktidar borazanlığı ile suçlanmış olsa da, TRT’de belli bir ölçü, standart korunabilmişti.
TRT’den, bir kamu kuruluşu olarak, daha iyiye gitmesi beklenirdi.
Ama hep kötüye gitti.
Erdoğan’a:
1 saat 48 dakika.
İhsanoğlu’na:
2 dakika 38 saniye.
Demirtaş’a:
8 saniye.
Geldiği yer bu.
Peki özel kanallar farklı mı?
TRT böyle de, ‘özel’ler farklı mı?
Tek tük istisnalar dışında berbat.
Medya çoktan beri ‘alo Fatih hatları’yla, ‘havuz medyası’ylaTayyip Erdoğan’ın borazanı haline gelmiş durumda.
Erdoğan, kendi huzuruna, sadece canını sıkmayacak soruları bulabilen, sorabilen gazetecileri kabul buyuruyor.
Ancak böyle ‘cici gazeteciler’le, kendisini sorgulamayı aklından bile geçirmeyen ‘müşavir gazeteciler’le rahat edebiliyor.
Erdoğan’ın medya düzeni böyle.
'TRT'nin her kanalında Erdoğan var'
Erdoğan’ın medya düzeniyle ilgili olarak Mehmet Yılmaz geçen gün Hürriyet’teki köşesinde şöyle yazıyordu: (Kampanya medyaya yansımıyor)
AKP iktidarı, kendine bağlı ciddi bir medya gücü oluşturdu.
Kurulan havuzlar, ihaleler karşılığında gazete ve televizyon satın almaya yönlendirilen işadamları aracılığıyla medyanın önemli bir bölümünü kontrol ediyorlar.
Seçim kampanyasında, geri kalanlar da tarafsız kalmak endişesi ile adaylara eşit yer vermeye çalışınca muazzam bir dengesizlik ortaya çıkıyor.
Hükümeti destekleyen özel kanallar ve TRT’nin bütün kanalları Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuşmasını canlı yayınlıyor.
Yetmiyor gün boyunca da geniş özetini yayınlamaya devam ediyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş neredeyse ekranlarda hiç görünmüyorlar, gazetelerde son derece az yer alabiliyorlar
Devlet olanaklarıyla medya gücü
AKP, bu muazzam medya gücünü oluştururken devletin olanaklarını sonuna kadar kullandı.
Hiçbiri kâr etmeyen basın kuruluşları, AKP’ye yakın işadamlarına satın aldırıldı.
Havuz kuruldu, bir bakan bu havuzun başına geçti ve devletten ballı ihaleler alanlara salmasaldı.
Oluşturulan havuz medya organlarının satın alınmasında kullanıldı.
Bununla da kalmadı.
Hepsi zarar eden bu yayın kuruluşlarının günlük nakit ihtiyaçları da devlet kesesinden sağlandı.
Hatırlar mısınız bilemiyorum.
17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasıkapsamında, hükümete yakınlığıyla bilinen bir gazetenin yöneticisiyle, Halkbank’ın kutucuGenel Müdürü arasında geçen konuşma da dinlemeye takılmıştı.
O telefon konuşmasında bir medya yöneticisi Halkbank Genel Müdürü’ne, “Süleyman Bey maaşları ödeyemiyorum, oradan iki milyon yolla” diye ricada bulunuyordu.
Evinde ayakkabı kutularına doldurulmuş milyonlarca dolar ele geçirilen Halkbank Genel Müdürü, “Burası halka açık bir şirket, açıklayamayacağım kaynak transferleri yapamam” deyince, medya yöneticisi şöyle yanıt veriyordu:
“Bir şey olmaz, ben reklam faturası keser gönderirim sana.”
'Reklam faturarıyla
kamu şirketleri hortumlanıyor'
Nitekim Nielsen’in AdEx isimli raporu bol bol reklam faturası kesilerek kamu şirketlerinin hortumlandığını gösteriyor.
Emlak Konut, Halkbank, Vakıfbank gibi kamu şirket ve kurumları, mesela Zaman’ın üçte birinden az tiraja sahip olan Sabah’a, Zaman’ın 22 katı, Zaman’ın sekizde biri kadar tirajı olan Star’a ise 17 katı kadar daha fazla ilan verdi.
AdEx raporlarındaki veriler, hükümete yakınlığı ile bilinen Sabah, Star, Akşam, Milliyet, Yeni Şafak, Takvim, Türkiye ve Akit gibi gazetelerin kamu ilanlarından aldığı payın patlama yaptığını gösteriyor.
Kamu kurumları yılın ilk 6 ayında en fazla reklamı yaklaşık 34 bin sütun-santim ile Sabah’a verdi.
İkinci sırayı 130 bin adetlik tirajına rağmen 26 bin sütun santime yakın ilan verilen Star alırken, üçüncü sırada 24 bin sütun santimle Milliyet yer aldı.
Bunların hepsinden daha fazla erişime sahip olanHürriyet, ancak dördüncü olabildi.
En çok ilan verilen gazeteler sıralaması Akşam, Habertürk, Yeni Şafak, Takvim, Türkiye, Güneş, Posta, Akit, Vatan şeklinde devam ediyor.
Sondan üçüncü sırada reklam alabilen Posta’nın, Türkiye’nin en çok satan gazetesi olduğunu da ekleyeyim.
Kamudan hükümete yakın
kanallara reklam yağıyor
Televizyonlarda da durum farklı değil.
Nielsen verilerine göre:
2014’ün ilk yarısında A Haber; Çaykur, THY, Vakıfbank, Ziraat, Halkbank, Emlak Konut’un reklamlarını 86 bin saniye ile en çok yayınlayan kanal oldu.
A Haber, ATV ve ATV Avrupa ile NTV, Kanal 24, TGRT, TVNet, Ülke ve Beyaz TV’de 356 bin saniye reklam yayınlanırken, CNN Türk, Kanal D, Fox TV toplam 42 bin saniye reklam alabildi.
S Haber, Samanyolu, Bugün ve Kanaltürk televizyonlarına hiç reklam verilmedi.
Mesela Halkbank’ın toplam 68 bin 814 saniyelik reklamının üçte biri Kanal 24’te yayınlandı.
Ziraat Bankası, yandaş medya haricindeki hiçbir medya kuruluşuna reklam vermedi.
Vakıfbank, CNN Türk, Fox TV, Samanyolu gibi kanallara hiç reklam vermeye gerek duymazken, Ülke TV, Beyaz TV, NTV’ye 151 bin 379 saniye reklam verdi.
2014 yılının ilk altı ayında yandaş televizyonlardan Turkuvaz Medya Grubu’nun 3 kanalı toplam 40 bin 562 saniye, 24 Televizyonu 15 bin 599 saniye, 360 TV 16 bin 300 saniye THYreklamı yayınladı.
Örnekleri arttırabilirim, yerim yetmiyor.
Ama şunu söyleyeyim:
2013 yılında Ziraat, Vakıf ve Halkbank’ın reklam bütçelerinin toplamı 244 milyon lira tutuyordu.
Mehmet Yılmaz’ın yazısı böyle.
Lafı uzatmak yersiz.
Murat Belge’nin deyişiyle, Erdoğan’ın ben yaptım oldu düzeni böyle işliyor.
Kimilerine göre bu düzen,Yeni Türkiye.
Olabilir.
Yeni ama demokratik olmaktan o kadar uzak ki.
Ne kadar laf öğütseniz, ne kadar lafı dolandırsanız, minareyi kılıfına uydurmak o kadar imkânsız ki.
Ne yapsanız inandırıcı olamazsınız.
Erdoğan’a:
1 saat 48 dakika.
İhsanoğlu’na:
2 dakika 38 saniye.
Demirtaş’a:
8 saniye.
Her kanattan lider
TRT ekranına çıkar
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024