Hasan CEMAL
Artık ince tahliller gerekmiyor.
En kalın şekilde söylemek lazım.
Erdoğan'ın referandum politikası baştan sona yanlıştır, vahimdir.
Erdoğan barışı torpilliyor.
Erdoğan istikrarsızlığı körüklüyor.
Erdoğan yalnız bölgede değil, Türkiye'de de barış ve istikrara ölümcül darbeler indiriyor.
Erdoğan savaş çığırtkanlığıyla, sadece Irak Kürtlerini değil, Türkiye Kürtleri dâhil bütün bölge Kürtlerini karşısına alıyor.
Erdoğan, Kürtlere olabilecek en ağır hakaretleri ediyor.
Erdoğan, Kürtlerin gururunu bugüne kadar görülmedik biçimde hiçe sayıyor.
Erdoğan, Irak Kürdistanı'nı "Bir gece ansızın gelebiliriz!" diye tehdit edebiliyor.
Erdoğan, "Yiyecek ekmek bulamazsınız!" diye tehdit edebiliyor Irak Kürtlerini.
Erdoğan bu üslubuyla, bu söylemiyle Irak Kürtlerini bu denli aşağılayabiliyor.
Erdoğan farkında değil, yalnız Irak Kürtlerini değil, Türkiye Kürtlerini de aşağılamış oluyor.
Erdoğan, Irak'taki fiili Kürt devletinin Türkiye Kürtlerinin gözünde yıllardır ne kadar özel, ne kadar kutsal olduğunun farkında değil.
Erdoğan, Irak Kürtlerine dönük savaş çığırtkanlığının Türkiye Kürtlerinin yüreğini nasıl acıttığının farkında değil.
Erdoğan, Irak Kürdistanı'ndaki referandumun Türkiye Kürtleri arasında yarattığı heyecanın da farkında değil.
Erdoğan, Irak Kürdistanı'na dönük bir ekonomik ambargonun, bir askeri müdahalenin Türkiye Kürtlerinde yaratacağı tepkilerin de farkında değil.
Erdoğan, Irak Kürtlerini hedef alan darbelerin Türkiye Kürtlerini de vuracağını anlamıyor.
Çünkü Erdoğan'ın yüreğinde böylesine acılara yer yok.
Erdoğan hâlâ savaş çığırtkanlığı yaparak, insanları aç bırakarak kendi istediği yolu açabileceğini sanıyor.
Oysa, bu yol tam bir macera.
Oysa, bu yol bölücü bir yol, Türkiye Kürtlerini iyice yabancılaştıran bir yol.
Oysa, bu yol Kürtlerin Türkiye'yle gönül bağlarını iyice kopartıcı bir yol.
Erdoğan'ın bu yolu, bugüne kadar Türkiye'de Kürt sorununu çözmedi, derinleştirdi.
Erdoğan'ın bu yolu, Suriye'de de iflas etti, Suriye Kürtlerini de Türkiye'den uzaklaştırdı.
Şimdi sıra, anlaşılan, Irak Kürtlerinde...
Erdoğan bu yolla sadece Kürtlere değil, Türklere de kötülük yapıyor; Türk-Kürt kardeşliğini de, barışını da bozacak yollara savruluyor.
Uzun lafın kısası:
Erdoğan, birçok alanda olduğu gibi, ne yaptığını gerçekten bilmiyor.
Geçen hafta cuma günü bu köşede çıkan "Savaş çığırtkanlığına da, askeri müdahaleye de hayır!" başlıklı yazımdaki şu bölümlerin altını bir kez daha çiziyorum:
Referandum dünyanın sonu değil.
Irak Kürtleri 1990'ların başından beri zaten kendi kendilerini yönetiyorlar.
2003'te Saddam Hüseyin diktasının Amerikan işgaliyle yıkılması ve Irak'ta federasyon kurulmasından sonra kuzeyde bir Kürt devleti fiilen kuruldu.
Irak fiilen üçe bölündü.
İstediğiniz kadar Irak'ın toprak bütünlüğü diye bağırın, değişen bir şey olmayacak.
Filistinliler gibi Irak Kürtleri de kendi devletlerine sahip olabilir, bunun için referanduma da gidebilirler.
Bu hakları ellerinden alınamaz.
Bir kez daha vurguluyorum:
Türkiye'de Irak Kürtlerine karşı, Mesut Barzani'ye karşı savaş tam tamlarının çalınması son derece yanlıştır.
Hele bir askeri müdahale çılgınlık olur.
Erdoğan'ın politikaları Türkiye'yi adım adım maceraya sürüklüyor.
Türkiye'nin Suriye Kürtleriyle de, Irak Kürtleriyle de, kendi Kürtleriyle de çatışması, savaşması son derece yanlıştır.
Çare, Kürtlerle çatışmak değil barıştır.
Çare, Türkiye'nin bir yandan kendi içinde demokrasiyi inşa ederken, aynı zamanda hem kendi Kürtleriyle hem bölge Kürtleriyle barış yapmasıdır.
Türkiye'nin "nihai oyun"u, İngilizce deyişle "end game"i bu olmalıdır.
Çare demokrasi ve barıştan geçiyor.
Türkiye'yi gerçek bir bölgesel güç yapacak olan formül budur.
Ama bugün Türkiye, ne yazık ki, tam ters yolda ilerlemeye çalışıyor.
Hem demokrasi rafa kaldırılıyor.
Hem barıştan kaçılıyor.
Erdoğan'ın tuttuğu yol bu.
Erdoğan, anlaşılan, dışarıda macera arayarak, içeride tek adamlığını kurtaracağını sanıyor.
Fena hâlde yanılıyor.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024