Hilâl KAPLAN
Başbakan Erdoğan'ın Muş mitinginde sarfettiği sözler hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Her ne kadar cümlenin bütünü "Kürt sorunu yoktur"a indirgendiyse de Başbakan'ın sözleri tam olarak şöyle: "Bu ülkede artık Kürt sorunu yoktur. Kabul etmiyorum. Bu ülkede Kürt kardeşimin sorunu var, ama Kürt sorunu artık yok."
"Çözümün adresi Meclis'tir" yazımda bu sözlerin yanlış anlaşıldığını düşündüğümü yazmıştım, açayım. Bir kere Başbakan, BDP çevrelerinin iddia ettiği gibi "Kürt meselesi defterini kapattık" demiş olsaydı, "Kürt kardeşlerimin sorunu vardır" diye devam etmezdi sanırım. Yani bu cümleyi bir inkâr politikasının işaretiymiş gibi yansıtmak seçim kampanyası açısından BDP'nin işine geliyor olsa da, mevzunun inkâr olmadığı aşikâr.
Bölgede varlık bulabilen iki parti mevcut: AK Parti ve BDP. Kanaatimce "Kürt sorunu" ile "Kürtlerin sorunu" arasındaki fark da bu iki partinin meseleye yaklaşımları ve çözüm önerileri bağlamındaki farkta yatıyor. AK Parti, başında beri Kürt meselesinin çözümüne bireysel haklar bazında bakıyor ve çözüme dair söylemlerini bu eksende kuruyor. BDP ise, özellikle "Öcalan muhatap alınsın" çağrısı devlet katında kabul gördüğünden beri "demokratik özerklik" temalı bir özyönetim talebiyle ortaya çıkıyor. Yani AK Parti, seçmeli Kürtçe dersi, anayasadaki vatandaşlık tanımının etnisite merkezli yapılmaması, faili meçhullerin aydınlatılması gibi bireysel haklar etrafında bir çözüm önerisi sunarken; BDP statü ve özyönetimin beraberinde getirdiği kolektif haklara odaklanmış durumda. "Kürt kardeşimin sorunu" ile "Kürt sorunu" arasındaki fark da bence bu "bireysel-kolektif haklar" çerçevesindeki ayrılıktan kaynaklanıyor.
"Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşimin sorunu vardır"daki sorunu yok saymayan ama bireyle sınırlandıran bu söylemin önümüzdeki süreçte ne kadar ikna edici olduğunu beraber göreceğiz. Ancak bana sorarsanız, bireysel haklar tanındıkça ve demokratik müzakerenin kanalları açık tutuldukça kolektif haklara olan talep de o nispette azalacaktır.
AK Parti, 2011 seçimlerinin ertesinde Kürt meselesinde ivedilikle adım atmadığı takdirde işlerin çok daha fazla sarpa saracağının ve bir sonraki seçimlerde Kürt vatandaşların desteğini büyük ölçüde kaybedip, tek başına iktidarını devam ettiremeyeceğinin farkında olsa gerek.
Fakat hâlen meselede büyük bir mesafe kat edilmediğinden "Kürt sorunu yoktur" cümlesini içeren her açıklama bölge insanının tüylerini diken diken ediyor. Zira son 90 yılda Kürtlerin "devlete güvenmemek" için epeyce bir sebebi birikti. O yüzden Kürt meselesine dair söz söylerken, bu kırılgan toplumsal psikolojiyi göz önünde bulundurmak daha isabetli olacaktır diye düşünüyorum.
Selâmı 'kirletmek'
Recep Şahin, Samsun'un Havza ilçesinde doğdu. Evli ve bir çocuk babasıydı. Daha 34 yaşındaydı. Ve geçen hafta Kastamonu'da PKK'nın Başbakanlık konvoyuna yaptığı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Bu menfur hadise Kastamonu halkı tarafından sağduyulu bir biçimde karşılandı ve linç gibi herhangi bir menfî hadiseye yol açmadı. Ancak Hakkâri'de yapılan BDP mitinginde açılan "Colemerg (Hakkâri-H.K.) Gençliği Kastamonu Eylemini Selamlıyor" pankartı şimdiye kadar bu kirli savaşın bir iç savaşa dönüşmesini engelleyen tüm toplumsal dinamikleri alt üst edecek bir içeriğe sahip. Nitekim bu pankartın yarattığı infial yüzünden Kastamonu'da yürüyen bir grubun taşıdığı pankartta da şöyle yazıyor: "Hakkari'ye selam, Çanakkale'de İngiliz'e Fransız'a, İzmir'de Yunan'a sor"... Yani Hakkâri halkını direkt olarak "düşman" kategorisine sokan bir pankarttan bahsediyoruz.
Selâm kelimesi, İslâm ile eş kökene sahip, barış ve esenlik anlamına gelen bir kelime. Bir insanın öldürüldüğü bu meşum eylemi selâm ile karşılamak için hakikaten insanlıktan ve Müslümanlıktan hiç nasibini almamış olmak gerekiyor. BDP Eşbaşkanı ve aynı zamanda Hakkâri milletvekili adayı olan Selahattin Demirtaş bile Kastamonu saldırısından sonra "Bizim de acımızdır" açıklamasında bulunmuşken, bu gençlerin tavrını sükûnetle karşılamak mümkün değil. Bu pankartı gördükten sonra Fırat Anlı'nın neden "Bizim kuşak barış için son fırsattır" dediğini çok daha iyi anladım. Allah, kimseye selâmı 'kirletme' fırsatı vermesin.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019