Hilâl KAPLAN
Geçtiğimiz hafta Diyarbekir İçkale'de yapılan arkeolojik kazı sırasında art arda bulunan ve sayısı en son 29'u bulan kafatasları hakkında Taraf yazarı Prof. Ayhan Aktar önemli bir yazı kaleme aldı.
"Kötülüğün Arkeolojisi" başlıklı yazıda, 1915 sırasında Diyarbekir'de yaşayan Ermenilerin başına neler geldiği anlatılıyor ve çıkan kemiklerin o dönemde katledilen Ermenilere ait olabileceği tezi tartışılıyordu. Yazıda, 1915 zulmünün mimarı Talat Paşa'nın raporuna referansla verilen şu bilgiler bile 1915 Diyarbekir'inde "az zamanda çok katliam" yapıldığının kanıtı aslında:
"Talat Paşa'nın raporuna göre, Diyarbakır vilayetinde 1914 yılında 56,166 Ermeni bulunuyordu. Raporun kaleme alındığı 1917 yılında, Diyarbakır dışındaki çeşitli şehirlerde bulunan Ermenilerin toplamı da sadece 1,849 kişiydi. Dolayısıyla, Diyarbakır Ermenilerinin % 97'si yok olmuştu. 18 Eylül 1915'te yine Vali Dr. Reşit Bey tarafından merkeze yollanan bir telgrafta, tehcir edilen Diyarbakır Ermenilerine bu kez çevre illerden tehcir edilerek Diyarbakır'dan geçenler de ilave ediliyor ve çöllere yollanan toplam Ermeni nüfusun miktarı 120 bin olarak veriliyordu (Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı: 1878-1920. Ankara, 2007, s. 262)."
İçkale'den çıkan kafataslarının Osmanlı Ermenilerine ait olduğu ortaya çıkarsa ne olur diye düşünelim ve hatırlayalım: Diyarbekir'de topraktan kafatasları fışkırdığı sırada Türkiye'deki birinci gündem maddesi neydi? Elbette Fransa Senatosu'nun kabul ettiği, soykırımı reddedenleri hapis ve para cezasına çarptıracak olan yasa... Böyle bir dönemde ortaya çıkan o kafatasları sanki bize bir mesajdı. "Elleri bırakın da bize bakın" der gibiydiler; "Bize ne oldu? Neden oldu? Söyleyin..." Tarihin bir cilvesi mi desek, bizi geçmişle yüzleşmeye çağıran ironik bir tevafuk mu desek, bilmiyorum. Bildiğim, son yirmi yıldır, yabancı ülkelerin 1915'e dair geçirdiği yasaları engellemeye ayırdığımız vaktin yüzde birini "1915'te ne oldu?" sorusuna ayırmış olsaydık, bugün daha farklı bir yerde olabileceğimiz, yabancı ülkelerin kendi tarihimiz üzerinden bize fatura kesmeye kalkışmalarına engel olabileceğimizdir.
Fransa'da en son 77 senatör ve 65 vekil mevzubahis yasayı, iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. İptal başvurusuna desteğin en çok Sarkozy'nin partisi UMP'li vekillerden gelmesi ayrıca kayda değerdi. Medyamızda Fransız senatör ve vekilleri övmekte bazen aşırıya kaçan başlıklarla karşılanan bu girişimin anlamını iyi kavramak gerektiği kanaatindeyim.
Malumunuz Fransa, 2001 yılında 1915 zulmünü "Ermeni Soykırımı" olarak resmen tanıdı. Yani Fransa'da "Ermeni soykırımı oldu mu, olmadı mı?" ekseninde yürüyen bir tartışma nerdeyse yok. Ancak iptal başvurusunda imzası olan vekillerin açıklamalarına dikkat ederseniz, ısrarla "tarihi tartışmanın ve araştırmanın yolları kapanmasın" diyorlar. Yani kendilerinin bir kanaati olmasına rağmen, özellikle son yıllarda Türkiye'deki serbest tartışma ortamına ve Ermenistan ile -protokoller askıya alınsa da- ortaya çıkan diyalog ihtimaline istinaden bu yasanın iptalini arzu ediyorlar. Örneğin Reuters'in 23 Ocak tarihli haberinde şöyle deniyor:
"Senato'daki muhalifler (yasaya muhalif olanlar kast ediliyor-H.K.) yasanın Türkleri Ermeni soykırımını tanımaya teşvik etmeyeceğini ve iki ülke arasındaki ilişkilere de yardımcı olmayacağını söylüyorlar. Merkez solda yer alan Senatör Jacques Mezard 'Tarihî araştırmalara gölge düşürecek dayanılmaz bir kanun' diyor."
Bu minvalde mevzubahis vekillerin kendi partilerine de karşı çıkarak verdikleri bu mesajı iyi değerlendirmek gerekir. Açıkçası Başbakan Erdoğan da devletin on yıllardır sürdürdüğü, 1915 zulmünü toptan inkâr eden ya da mukateleye indirgeyen, inandırıcılıktan uzak argümanların artık sahiplenilmeyeceğinin işaretlerini veriyor.
Ak Parti Genel Merkezi'ndeki konuşmasının ilgili bölümüne "Geçmiş bilinmezse bugün ve gelecek bilinemez" diyerek paradigmayı belli eden bir cümleyle başlayan Başbakan Erdoğan şöyle devam etmiş:
"Biz, Dersim faciasını gündeme taşırken, bir acının küllerini kaldırmayı değil, bir zihniyeti, bir anlayışı, bir yaklaşımı deşifre etmek istedik. Biz, Dersim'den, hatta onun çok daha öncesinden başlayan, bugüne kadar da devam eden, bugün de varlığını sürdüren, jakoben, seçkinci, elitist bir zihniyete dikkatleri çektik (...) MHP, Dersim konusunun açılmasından en az CHP kadar rahatsızlık duydu. Bu enteresan. MHP, sadece Dersim konusunun açılmasından değil, Diyarbakır İçkale'de toprağın altından çıkan kemiklerden bile ciddi rahatsızlık duydu. Bahsettiğim zihniyetin bir yansıması da bu. Niye bunlar ortaya çıkmasın? Tabii çıkacak. Bunlar, dün her şeyi hasıraltı ediyorlardı. Ellerine yetki geçtiğinde, meseleleri sümenaltı ediyorlardı. Şimdi de işte o zihniyet, kemiklerin çıkmasından rahatsız oluyor, hasıraltı ve sümenaltı yaptıkları yetmiyormuş gibi, şimdi de 'toprak altı' yapmanın mücadelesini veriyor."
İçerik olarak önemli bir kısmını haklı bulduğum "Ankaralılaşma" veya devletçileşme eleştirilerine rağmen Ak Parti, eksikleriyle ve kusurlarıyla beraber İttihat ve Terakki zihniyetinden arınma, o zihniyetin temsilcilerinden miras kalan tarihî ayıplarla yüzleşme noktasındaki tek alternatif olmayı sürdürüyor. Tarih güzellemesi yapmaktansa, koca bir geçmişle yüzleşmeyi seçeceğini ilan eden Ak Parti iktidarı, Dersim Katliamı'yla olduğu gibi, 1915 zulmüyle de yüzleşmeye vesile olabilir.
Osmanlı ve Türkiye'nin Nazilerle yan yana yazılmaması arzu ediliyorsa, 1915'e ve bu sistemli katliamın faillerine biz isim koymak zorundayız. Ak Parti iktidarına düşen önemli vazifelerden birisi de budur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019