Hüseyin ÇAKIR
Hayatımızda ne kadar adaletli ve adil davranıyorsak, devlet yöneticileri, iktidar sahipleri ve adalet uygulayanlar da o kadar adaletli ve adiller.
Yasalar kâğıt üzerinde kalıyor ve güçlü olanın istediği gibi işliyorsa, adalet, adil olmayı beklemek olmayacak duaya âmin demek oluyor.
Yaşananları anlamak için hukukçu olmak gerekmiyor.
Girin Ceza Tevfik Evleri envanterine, haklı ve suçsuz olduğu halde yıllarca ve yıllarca yatan yüzlerce kişinin dramı karşısında kafanızı sağa sola sallarsınız, gözünüz dolar, “şeriatın kestiği parmak acımaz” veya “adalet er geç tecelli eder” der, durumu kadere havale edersiniz.
Bugün “kesilen parmak acıyor, adalet er geç tecelli etmiyor…”
Kavram olarak adalet: “Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme” Adil, olma: “Adaletle iş gören, adaletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren” olarak tanımlanıyor.
Tanım çok güzel. İş uygulamaya geldi mi yazılanlar yazılı olarak kalıyor.
“Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar” deyişi bu memlekette adaletin ne kadar adil olduğunu göstermiyor mu?
Bu ülkenin muhafazakârları, tek parti döneminin adalet uygulamalarına karşı Adalet Partisini kurdular, kırk yıl sonra İslamcı gelenekten gelenler partilerinin ön adına Adalet koydular.
Ön adı adalet olan parti iktidarının adaletli ve adil olmayan uygulamalarına karşı “Adalet Yürüyüşü” başlatıldı.
Sonuç ne olacak merakla bekliyoruz.
DEVLETE KATŞI SİYASİ SUÇ
Tarihte siyasi suç kavramı ve kapsamı egemen ve iktidar olanların ideolojik- politikalarına karşı çıkanlara kullanıldı.
Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”, mahkemelerin siyasi davalarda iktidarın arzusu ve yönlendirmesiyle karar verdiği ve bunun yarattığı geniş kesimleri etkileyen mağduriyeti gündeme taşındı.
Araştırmalara göre “Yargıya güven” yüzde 70’lerden yüzde 30’lara düşmüş durumda.
Yakın tarihte Ergenekon-Balyoz davalarıyla başlayan sulandırılmış, şaibeli siyasi yargılamalara son zamanlarda taciz-tecavüz, yaşam tarzına müdahale gibi davalarda verilen kararların sık sık değiştirilmeye başlanınca “adalet” meselesi herkesin vicdanını yaralar oldu.
Öte yandan Fettullah Gülen ve Cemaati, FETÖ ilan edildikten sonra iktidarı eleştiren bütün siyasi davalar ve mahkeme kararları FETÖ’cülere yüklenerek siyasal sorumluluğun gözden ve hukuktan kaçırılması insanların gözünden kaçmadı. Aynı “mahallenin” insanları iyi tanıdıkları komşularının FETÖ’cü, teröre destek vs. gibi suçlanıp tutuklanmaları, işten atılmaları karşısında şaşkına döndüler. Bu kadarı da olmaz dedirten olaylara şahit olundu.
Hele de solcu, sosyalist, laik modern-cumhuriyetçi olup da FETÖ’cü diye yapılan tutuklamalar “Yavuz hırsız ev sahibinin bastırır” misali, Gülenle al takke ver külah olanların cevval FETÖ düşmanı olması akıl ve vicdan sahibi olanlara inandırıcı gelmiyor.
Dün ortaya atılan tarih sayfaları durduğu yerde duruyor. Siyaseten üstü kapatılan dava dosyaları da ciltler halinde kilitli soğuk, karanlık odalarda zamanlarını bekliyorlar.
Siyaseten hasım, düşman ilan edilenlerin yaşadığı adaletsizlikler hukuk garabetine dönüşmüş durumda. Devlete karşı işlenen/siyasi dava iddianamelerini okuyunca Hukuk Fakültelerinde ne öğretiliyor diye sormak gerekiyor.
İmzalanan uluslararası sözleşmeler, evrensel hukuk kuralları ve değerleri OHAL dolayısıyla askıya alınmış durumda. OHAL’in yarattığı özgürlük alanının daraltılması, siyasi suç üretme alanını genişletiyor ve keyfiyet yaratıyor.
Hukuk devletinde adalet, anayasa ve yasalar yoluyla düzenlenerek, hukukçular eliyle sağlanıyor, sağlanması gerekiyor.
Bu halde iki durum ortaya çıkıyor: Birincisi yasa yapan siyasi idare, ikincisi siyasi iradenin yaptığı yasayı uygulayan mahkemeler ve bu mahkemelerin savcıları, yargıçları.
Ortada siyasi iradenin yasa yapıcı, yasa uygulayıcıları üstündeki egemen gücü ve açık ve örtük organik ilişki içinde olmaları siyasi davaları ve kararları nesnel olmaktan çıkartarak öznelleştiriyor.
Otoriter ve anti demokratik rejimler muhalifleri susturma k için "ulusal güvenlik, milli çıkarlar, devletin birliği, bütünlüğü korumak” adına ve son 30-40 yılda adı O ya da Bu olan terör de eklenerek siyasal suç üretiliyor.
Geçmişte Mandela gibi kırk yıl veya Uruguay’da 14 yıl hücrede yatan gerilla lideri Jose Mujica, dünyanın en büyük teröristi ilan edilen FKÖ lideri Yaser Arafat ve daha bir çok siyasal suçla suçlananlar devran dönünce ülkelerinde Devlet Başkanı, Başbakan, bakan oldular.
Siyasi davalarda bugün suç olan yarın suç olmaktan çıkıyor. Bugün neredeyse devlet ve iktidar politikalarına karşı yapılan her eleştiri suç kapsamına alındı. FETÖ ile mücadele için ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK amacın ötesine geçerek, sistemi, rejimi ve iktidarı eleştiren herkese yöneldi, iş çığırından çıktı.
Siyasi davaların Fettullahçıların ötesine doğru genişlemesi HDP’ye yönelik siyasal suç üretilmesiyle başladı. CHP bu süreçte kısmen destek verdi ve sessiz kaldı.
İktidarın CHP, “ HDP-PKK ile işbirliği yapıyor” suçlamasına, Kürt illerinde Belediye Başkanlarının görevden alınmasına da sessiz kaldılar ve HDP’lileri meclisten atmak ve kriminalize etmeyi amaçladığı açık seçik belli olmasına karşın Milletvekillerin yargılanmasına destek verdiler.
Sonuçta aradan bir yıl geçti ve bir CHP milletvekili de FETÖ’cü, casus vs gibi siyasal suçtan tutuklandı. Adalet yürüyüşü için iktidar/siyasi irade olarak “bu teröre destek” diyor ve siyasi suç üreterek ana muhalefeti krıminalize ediyorlar.
Bu ortamda, Kılıçdaroğlu’nun “Adalet için Yürüyüş” ü geç oldu ama doğru bir çıkış oldu.
Sürece müdahale etmek, gündem oluşturmak adına güzel bir çıkış.
Her şeyin emir komuta altına alınmaya çalışıldığı bu zamanda adalet için yürünür.
“Adalet yürüyüşü” sessizlere ses olmak gibi nefes aldırdı.
Kılıçdaroğlu, “Bu yürüyüşün amacı mutlu bir Türkiye yaratmak. Bunun temelini de adalet oluşturuyor. Hükümet adaletle ilgili toplumun beklentilerine yanıt verirse, OHAL’i, medya üzerindeki baskıları, üniversiteler üzerindeki baskıyı kaldırırsa yani yargıyı gerçek anlamda bağımsız ve tarafsız kılarsa adaletin gerçekleşeceğine inanıyorum. Aksi halde toplumdaki tepkilerin giderek sertleşeceğini de belirtmek isteriz. Toplum tahammül edemez, bir noktaya gelir toplum patlayabilir. Adalet beklentimiz gerçekleşinceye kadar tepkilerimizi değişik şekillerde ortaya koyacağız. Bu yürüyüş bitecek ama adalet arayışı bitmeyecek.”
Durum tespiti yapmak güzel, ama durumu değiştirecek ve sonuca ulaşacak öneriler olmadığı zaman “adalet arayışı” iyi temenni tepkisi olarak kalacaktır.
CHP’ye kan-can katar mı bilinmez. Ama muhalefette ve toplumda bir bilinç sıçraması yaratıp yaratmayacağını sonuç elde edilip edilemediğinde göreceğiz.
TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNDA TERÖR TANIMI VE...
Başta Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanı olmak üzere laf olsun torba dolsun babında “ yargı bağımsız” diyorlar, aynı cümle içinde devam eden davalar için Aynı kişiler orta iddianamesi olmayan tutuklular için “çürüyecekler, burunlarından fitil fitil gelecek” diyorlar. Bu sözleri, “yargısız infaz” dan başka ne ola ki.
AKP Sözcüsü Mahir Ünal, Adalet Yürüyüşü ile ilgili “Mesele Gezi’de nasıl ağaç, 17-25 Aralık’ta nasıl yolsuzluk değilse bugün de adalet değildir” dedi, CHP'yi teröre destekle suçladı.
Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'yi Adalet Yürüyüşü'nü “teröristlere destek vermek için”başlatmakla suçladı ve “Gittiğiniz yol Kandil ve Pensilvanya yoludur” dedi.
İnşallah işgüzar savcılar bu sözleri emir telaki etmezler.
İktidar yetkililerinin paniklemesi, yürüyüşü “terör”e destekle suçlamaları, adalet arayışının AKP’ye oy verenlere doğru yaygınlaşmasıdır.
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü” durumu değiştirebilirler mi?
Mümkündür.
İlk önce OHAL’in kaldırılması, KHK’lere son verilmesi başta olmak üzere, esas olarak Terörle Mücadele Kanunu’da (TMK) değişiklik yapılması için CHP, HDP ve adalet arayışını destekleyen toplumsal desteği arkasına alarak teklifi meclise getirmeli.
TMK’ da değişiklik yapılmadan önüne gelenin tutuklanmasının önüne geçilmesi zor görünüyor.
2013-2015’de yapılan TMK değişikliği ile “Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına..” ve “Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır” tanımları eklenerek, siyasal özgürlük alanı neredeyse yok edildi.
Madde 1– (Değişik birinci fıkra: 15/7/2003-4928/20 md.) Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak…
TERÖR SUÇLUSU
Madde 2 – Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur.
Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır…
(Ek fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına…
Terörle mücadele kanunu böyleyken, 671 sayılı KHK ile infaz sisteminde yapılan bir değişiklikle dokunulmazlık zırhına büründürülen polisler, sivil ölümlere neden olsa bile ceza kapsamı dışına çıkartıldılar.
KARŞI HEGEMONYA OLUŞTURMAK
Raydan çıkmış demokrasiyi yeniden kazanmak elbette çok kolay değil.
Ana muhalefet CHP, HDP ile meclis içinde ve dışında işbirliği yapıp “adalet ” isteyen meclis dışı toplumsal muhalefetle karşı hegemonya veya “millet iradesi” oluşturabilir. Vicdan sahibi ve adalet duygusu olan insanlar adalet talebine destek verirler ve iktidar da bu talep karşısında çok fazla direnemez.
Geçmişte iktidarın geri adım attığı çok sayıda örnek gördük.
Karşı hegemonya, aynı zamanda siyasal iktidarın politikalarına göre karar veren adalet dağıtıcılarının vicdanlarının özgürleşmesine cesaret verebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018