Yani Muharrem Bey başka bir gezegenden gelip sanki hiç AB ile gelişmeleri yaşamamış bir insan olarak AB işlerine soyunuyor…

Galiba Muharrem Bey AB ülkeleri ve liderlerinin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la sorunları olduğunu, Cumhurbaşkanımız görevde olmazsa AB’nin Türkiye’ye kırmızı halılar sererek tam üyeliğe kabul edeceğini sanan saflardan biri.

Hâlbuki anlamıyor ki AB ülkeleri arasında Türkiye’yi kayıtsız şartsız bu toplulukta görmek istemeyen bir hayli ülke var ve bu kökten bir sorun. Adamlar şu anda Recep Tayyip Erdoğan yönetimini bahane edip bir sürü engel çıkarıyorlar… Erdoğan olmazsa bambaşka engeller çıkaracaklar…

AB anlamsız bir şekilde, plansız programsız genişledi, bir sürü problemli Doğu Avrupa ülkesini ve Kıbrıs Rum kesimini bünyesine kattı ama onları bir türlü sisteme entegre edemedi, ciddi bir hazım sorunu yaşıyor. Zaten bu şartlarda genişlemesi anlamsız, ama buna rağmen bazı Balkan ülkelerini AB’ye almak için baskılar var. Bu ülkelerin Rusya ve Türkiye’nin etki alanına girmesini istemiyorlar.

Bütün bunları Muharrem Bey’in görmesi ve anlaması lazım… Ama tabii ki madalyonun bir de öbür yüzü var. Muharrem Bey bunlara “size tam teslim olurum” derse, Kıbrıs’ı da Rumlara hediye ediyorum derse o zaman Türkiye’yi ayrıcalıklı yarım üye almayı belki kabul edebilirler… Ama bunun için “tam bir satışa” gerek. Yoksa Muharrem Bey böyle sözler mi veriyor?

Neticede Erdoğan’lı veya Erdoğan’sız kimsenin bizi öyle veya böyle AB’ye almaya niyeti yok. Ama kimse bunu yüzümüze söyleyemiyor.

Ama zaten bütün bunlar boş laflar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bir yere gideceği yok Muharrem Bey’in de bir yere geleceği yok… Bunu AB büyükelçileri de çok iyi biliyor, o kadar ki geçenlerde bir minik AB ülkesinin büyükelçisi sarhoş olup Ankara’da bir restoranda elit müşterilere seslenerek “Biliyorum yine gidip Erdoğan’a oy vereceksiniz” diye serzenişte bulunmuş…