Mehmet ALTAN
İnsan otuz yıla yakındır üniversite hocalığı yapınca, ister istemez ülkesinin de insan malzemesini her daim tomografiden geçiriyor...
***
Buraların en eğitimli kadrolarını yetiştiren üniversite laboratuarındaki yitirilen ömrü bir yana koysanız da çok deneyimli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, bu, neyin ne olduğunu, içinde yalan dolan barındıran resmi açıklamalardan değil, kendi deneyimlerim üzerinden keşfetmeye yardım eder.
Nihayetinde burası Kıbrıs’ta kendi savaş gemisini batıran, bunu da kendi halkından on altı yıl saklayan bir devlete sahip.
Batırdıkları gemiyi Yunan gemisi sanmışlar...
Peki, ‘bizim gemi nerede’ diye niye sormazlar ki...
İşte tam o sorunun sorulmadığı noktada buranın tomografik resmi yatar.
***
Dün sabah gazetelere bakarken...
Otuz beş gencecik insanımızın hayâsızca katledilmesinde de aynı şaşırtıcı devlet zafiyeti ile karşılaştım.
Tüm medyanın sustuğu, onca ölümün ardından kimsenin ağzını açmadığı, sadece Genelkurmay’ın konuştuğu, herkesin de Genelkurmay’ın ardından onun söylediklerine sıkı sıkıya sadık kalarak hafifçe mırıldandığı, hükümetin izine ise rastlanmadığı bir ortam neyin ne olduğu konusunda bir fikir vermekteydi...
Genelkurmay olayın ardından on iki saat sonra yaptığı açıklamada ‘çeşitli kaynaklardan alınan istihbaratlardan’ söz ediyordu...
‘İçlerinde örgüt elebaşlarının da bulunduğu terörist gruplar’ köylülerin vurulduğu yerlerde imiş filan...
***
Dün gazetelere bakınca, daha ziyade MİT’in, PKK içindeki bir kaynağına dayanarak PKK liderlerinden Fehman Hüseyin’in de aralarında bulunduğu elli kişilik bir gerilla grubunun sınırdan girmeye hazırlandığı istihbaratını Genelkurmay’a verdiği ve bu bilgisinde ısrarlı olduğu iddiası öne çıkıyordu...
Başbakan ise dün yaptığı açıklamada, “son anda gelen bir istihbaratın söz konusu olmadığını, o istihbaratın dokuz on gün önce geldiğini” söyledi.
On gün boyunca o ‘istihbaratın’ doğruluğu nasıl kontrol edilemedi, gerçek durum nasıl anlaşılamadı, o da yeni bir soru olarak beliriyor şimdi.
İstihbarat son anda da gelse, on gün önce de gelmiş olsa, belli ki birileri yanlış istihbarat vererek, o istihbaratı gerektiği gibi kontrol etmeyerek, oranın bir kaçakçı köyü olduğu gerçeğini gizleyerek bir gol attı.
Ve PKK üzerinde sağlanan askeri hâkimiyet sarsıldı...
Belki de amaç buydu...
***
Ama olayda anlaşılmaz bulduğum bir yan var, o nedenle dünkü yazımda da ‘bombalama emrini kim verdi’ diye sordum.
O anlaşılmaz yanı en berrak bir şekilde bu katliamdan sağ kurtulan Servet Encü’nün Radikal’e anlattıkları aydınlatıyor:
“21.30’da sınırı geçmeden önce köyden telefon geldi.
‘Asker yolu kesmiş, gelmeyin’ dediler. Askerin gitmesini bekledik.
10 dakika sonra bombalamaya başladılar. 100 metre uçtum. Bir buçuk saat baygın kaldım.
Köyle aramızda yaklaşık dört kilometre vardı. Yapacak başka bir işimiz yok.
İki üç yıldır bu işi yapıyordum. Arkadaşlarımın hepsini kaybettim.”
***
Aynı kaçakçılığı aynı şekilde yıllardır yapan insanlar... Bölgedeki görevliler bunların hepsini biliyor ve muhtemelen ağır yoksulluk nedeniyle göz de yumuyor...
Ayrıca olup biteni anında öldürülen gruba bildirecek kadar yaşananlara hem köylüler, hem bölge halkı, hem de devlet aşina...
Kısacası herkes her şeyi biliyor...
Tek bilmeyen bizim Genelkurmay ve onun istihbarat kaynakları...
Acilen katliama kalkışmak yerine, sınır bölgesine bir telefon etseler bu facia yaşanmayacak ve kimin kime attığı henüz çok net anlaşılmayan ve otuz beş gencecik insanın yaşamına mal olan gol de söz konusu olmayacaktı...
***
‘Orada ne oluyor’ diye sınıra neden sormadılar?
Eğer bu Kıbrıs’tan kalma bir refleks değil ise esas aydınlatılması gereken karanlık nokta bu.
Birisi istihbarata mı gol attı, golü istihbarat mı attı bilmiyorum...
Ama gariplik, bölgedeki sivil ve askerin bildiklerini yok sayıp, onlara o anki durumu sormadan, alınan istihbaratı kontrol ettirmeden otuz beş kişiyi yok etmek...
Bu facianın sorumlusu ve nedenleri ortaya çıktığında, devletin iç işleyişinin şu anda ne olduğu, kimin hangi niyetle hareket ettiği de anlaşılacaktır bence.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025