Mehmet Ocaktan
Ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Şehir Üniversitesinin kapısına resmen kilit vuruldu.
Borç bahanesiyle el konulup Marmara Üniversitesi’ne devredilen üniversitenin faaliyet izninin kaldırılmasına dair karar Resmi Gazete’de yayımlandı.
Evet sözün bittiği yerdeyiz, bu ülke 60-70 yıllık demokrasi yolculuğunda sayısız badireler atlattı, darbelere-muhtıralara rağmen ağır aksak da olsa yürüyüşünü sürdürdü ve ayakta kalmayı başardı. Elbette yaşanılan bu acılı günleri de atlatıp yaralarını bir şekilde sararak yoluna yine devam edecektir.
Ama şu bir gerçek ki, 28 Şubat’ın en karanlık günlerini yaşayan insanlar olarak hiç böyle bir gelecek hayali kurmamıştık. Bizim iktidarımız döneminde bırakın üniversite kapatmayı, böyle bir niyetin telaffuz edilmesine bile isyan ederdik. Kaderin cilvesine bakın ki, tarihe ‘üniversite kapatan’ iktidar olarak kaydımızı yaptırmış olduk. Herhalde bir iktidar için bundan daha hüzün verici bir durum olamazdı...
Geçtiğimiz günlerde Şehir Üniversitesi’nin kapatılmasına karşı çıkan dünyanın saygın üniversitelerindeki bilim insanlarının Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a gönderdikleri mektubu görünce yüzüm kızarmış ve müthiş bir utanç duygusuna kapılmıştım, ama aynı zamanda da umutlanmıştım. Beklentim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yanlışı düzelterek hepimizi utançtan kurtarmasıydı.
Zira dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde görev yapan 65 saygın akademisyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderilen açık mektuba imza atarak “Üniversitenin kapatılması, akademik kurumların özgürlüğü ve özerkliği açısından Türkiye’nin itibarına önemli bir darbe olacaktır” uyarısında bulunmuşlardı. Ama olmadı, üniversiteye kilit vurma ayıbını kimse önleyemedi.
Yüzümüzü kızartan bu özgürlük ayıbının iki veçhesi var. Birincisi, üniversite kapatan ve akademik özgürlüğe tahammül edemeyen bir ülke olarak dünyada nam salmak, ikincisi ise ülkemiz üniversitelerindeki bilim insanlarının böyle bir mektuba imza atabilecek kadar bile bir özgürlüğe sahip olamamaları... Zira mektuba imza atan 65 saygın bilim insanının tamamı Türkiye dışındaki üniversitelerde görev yapan akademisyenler.
Neden akademik özgürlükten bu kadar korkulur, doğrusu akıl ve mantık alır gibi değil. İşin en dramatik tarafı da, yıllarca Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklara, özgürlüklerin alanını daraltan yasaklara karşı mücadele veren bir partinin, yani AK Parti’nin iktidarı döneminde üniversite kapatılarak akademik özgürlüğe kilit vurulmasıdır.
Unutmayalım bu talihsiz karar konusunda tarih hepimizi bir yere not ediyor, ama esas utanç verici olan, muhafazakar-dindar kesimlerin bu hukuksuzluk karşısında suskunluğa gömülmeleridir. Ne diyelim, 28 Şubatçı ortakları bütün dindarlara hayırlı olsun...
Normal sosyal hayatta insanların neye inanacaklarına, hangi politik düşünceye, kimliğe ve inanca sahip olacaklarına karışmak ne kadar antidemokratik bir tavırsa, bilim insanlarının mektubunda da yer aldığı gibi “evrensel olanı ve evrenseli özgürce keşfetmek” için kurulan Şehir Üniversitesi’ne tahammülsüzlük de aynı şekilde antidemokratiktir.
Üniversitelerdeki yüzlerce akademisyen ve binlerce öğrenci neden aynı düşünceyi ya da politik paradigmayı paylaşmak zorunda olsunlar ki... Bırakalım farklı dünya görüşlerini kucaklayan öğrenciler ve bilim insanları özgürce konuşsunlar, tartışsınlar ve bilim üretsinler. Biliyoruz ki akademik özgürlük olmadan hiçbir demokrasinin sıhhatli işlemesi mümkün değildir.
Tarihin değişik dönemlerinde olduğu gibi, günümüzde de iktidarlar gerek bireysel özgürlüklerin, gerekse akademik özgürlüklerin kullanılmasına karşı hep tahammülsüz olmuşlardır.
Geçmiş yüzyıllarda özgürlüğün zaman zaman bir kötülük sembolü olarak görüldüğüne ve bu konuda farklı safsatalar üretildiğine dikkat çeken Amerikalı bilim insanı Carl Sagan şöyle diyor: ”Otokratlar tarih boyunca okuryazarlığın, eğitimin, kitapların ve gazetelerin tehlikeli olduğunu düşündü. Bunların vatandaşların zihinlerinde özgür, hatta isyankar düşünceler oluşturabileceğinden endişe ettiler.
Virginia Kolonisi’nin Britanya Kraliyet Valisi 1671’de şu satırları kaleme aldı: Burada özgür okullar ve matbaa olmadığı için Tanrı’ya şükrediyorum; umarım önümüzdeki yüzyıl içinde buraya gelmezler, çünkü eğitim dünyaya isyankarlığı, dinsizliği ve mezhepleri getirdi ve matbaa da hem bunları hem de en iyi hükümetlere bile atılan iftiraları yayma görevini üstlendi. Tanrı hepimizi ikisinden de korusun!” (Karanlık bir Dünyada Bilimin mum Işığı, s.546)
Evet iktidarlar özgürlüklerden pek hoşlanmıyorlar, ama biz 21. yüzyılda özgürlüklerin kısılmasından ve üniversite kapatılmasından dolayı Allah’a şükretmiyoruz...
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
22.09.2025
19.09.2025
15.09.2025
12.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
5.09.2025
27.08.2025
18.08.2025