Mehmet Y. Yılmaz
"Garantili Kız Tavlama Sanatı" isimli kitaptan öğrendiğim ilk ders şuydu:
"Kahvede pişpirik ya da altmışaltı oynayarak kız tavlanmaz. Kız tavlayabilmek için, onlarla tanışabilmek, tanışabilmek için de onların bulunduğu yerlere gitmek, doğacak tanışma fırsatını değerlendirmek, hatta bu fırsatı yaratmak gerekir."
Bu hayatta başıma ne geldiyse, kitaplardan okuyup, öğrendiklerimi günlük hayatımda uygulama çabamdan geldi.
Onun için kağıt oyunlarını hiç bilmem mesela. "King" ile "pişti" hariç!
King oynamayanları Mülkiye'den mezun etmiyorlardı, onu da iyi oynayamadığım için ben genellikle "pişti" masasına düşüyordum.
"Suat Yağmuroğlu" takma ismiyle yazılmış olan bu kitabın 2000'li yılların hemen başında yapılan "genişletilmiş" baskısında yeni gelişmekte olan internetin de bu işlerde yararlı olabileceğine dair ipuçları vardı. (Az Sonra: Yazının sonunda Suat Yağmuroğlu'nun başından geçen bir "Türkiye gerçeği hikâyesi" de sizi bekliyor.)
O ipuçlarını hatırlamama İsmet Berkan'ın yayımladığı Bülten'de geçen cumartesi günü okuduğum bir haber neden oldu. (Sadece abonelere gönderilen bu bülten için [email protected] adresine bir e - posta yollamanız gerekiyor.)
Stanford Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırma, "kız tavlama" işinin artık internette yürüdüğünü gösteriyor.
"Kız tavlama" diyorum ama bunu cinsiyetçi bir yaklaşım olarak algılamayınız lütfen.
Sözünü ettiğim şey esasen çöpçatanlık işinin günümüzde nasıl yürüdüğü. "Kız tavlama" lafın gelişi.
Stanford'da yapılan araştırmaya göre günümüzde ABD'de, heteroseksüel çiftlerin yüzde 40'ı çöpçatanlık siteleri aracılığıyla tanışıyorlar.
1995 yılında bu oran yüzde 2 imiş.
1995 yılında çiftlerin yüzde 15'i aile arasında tanışırmış, bugün bu oran yüzde 7.
O yıllarda yüzde 33'ü yakın arkadaşlar aracılığıyla tanışırmış, şimdi yüzde 20.
İnternet dışında yükselen tek şey bar ya da bir lokantada tanışmak. 1995'te yüzde 10 imiş, günümüzde yüzde 25.
ABD'de çeyrek yüzyıllık dilim içinde gerçekleşen bu değişim, Türkiye ile benzerlik gösteriyor mu, doğal olarak bilmiyoruz.
Böyle şeyleri bizim sosyologlarımız niyeyse merak etmiyorlar. Daha "ciddi" meselelerle uğraşıyor olduklarından mı acaba?
İlginç verilerden biri de sadece cinsel amaçlı buluşmalar için tasarlanmış olan Tinder uygulamasının üyeleri arasında en çok evlilik gerçekleşen uygulamaya dönüşmüş olması.
Bu uygulamalar ve internet siteleri, bütçelerinden çok ciddi bir kısmı yapay zeka geliştirmeye harcıyorlar.
Bunun sonucunda da yarattıkları algoritma ile Ayşe'nin, neden Hasan ile buluşması gerektiğini daha isabetle bulmaya başlamışlar.
* * *
Şu ya da bu sebeple beğendiğin birisinin aklını ve gönlünü çelebilmek, kuşkusuz ki insanın hayatındaki en önemli meselelerden biri.
İnsanlık tarihi kadar da eski bir durum.
Tabii yazının icat edilmemiş olduğu tarih öncesinde bu işin nasıl yürüdüğünü tam olarak bilemiyoruz.
"Eli sopalı mağara adamı, kadını saçından sürüklüyor" şeklindeki karikatürlerin gerçek olduğunu düşünmediğinizi ümit etmek isterim.
Bunlar günümüzün maço ideolojilerinden kurtulamamış olduklarını gösteriyor sadece.
Romalı düşünür Ovidius, milattan sonra 1. yüzyılın başında, aşk macerası arayan Romalı gençlere öğüt vermek üzere yazdığı L'art d'Aimer isimli eserinde şöyle yazmış:
"Avını beklemen gereken yer özellikle tiyatrolardır: Oralar avın en bol olduğu yerlerdir. Aradığın her şeyi bulursun oralarda: Neyi seviyorsan ya da neden hoşlanıyorsan, bir günlük bir macera ya da ciddi bir ilişki… Gözüne kestirdiğin kızın yanına otur, iyice yanaş ona, zaten oturulacak yerlerin sınırları belirsizdir ve bu yerlerin yapılma biçimi seni bunu yapmaya zorlar. Sonra, konuşmaya girmek için bir bahane bul, başlamak için sıradan bir konu." (Gönül Çelmenin Tarihi. Yazar: Jean Claude Bologne. Dost Yayınları. Çeviren: Erkan Ataçay).
Gördüğünüz gibi bizim 45 – 50 yıl öncenin garantili kız tavlama yöntemleri ile 20 yüzyıl önce yazılmış bir kitabın önerileri arasında fazlaca bir fark yok!
"Kızların bulunduğu yerde ol ve konuşmak için bir bahane yarat!"
20 yüzyılda değişmeyen şey, Stanford'un araştırmasının da gösterdiği gibi son 25 yılda tamamen değişme istidadı gösteriyor.
Fransız tarihçi Bologne, "gönül çelmenin" ya da daha yaygın deyimle "tavlamanın" bir tarihi olduğunu, kadın erkek ilişkilerinde zaman içindeki değişimlerin bu tarihi belirlediğini anlatıyor.
Ve özellikle vurgu yaptığı şey şu ki kadının özgürleşmesi, aslında bu tarihin omurgasını da oluşturuyor.
"Tavlama, cinsiyetler arasında bir karşılaşma biçimidir ve sosyolojinin incelediği tüm biçimler gibi tarihsel değişimlere maruz kalır" diye yazmış sosyolog Paul Kintzele.
Özgür olmayan kadınların, geçmişte neler yaşadıklarını biliyoruz: Kaçırma, tecavüz, kadının rızasının alınmadığı görücü usulü evlilikler gibi!
Günümüzde de bu kalıpların varlığını sürdürebiliyor olması, en azından bazı kişiler ve çevreler için "normal" algılanması, topluma egemen olan erkek davranış biçiminin varlığını koruyabilmiş olmasından kaynaklanıyor. Ama artık "medeni dünyada" durum değişiyor.
Geleneksel kültürler "tavlamayı" ahlaki bir çerçeve içinde mahkûm edip, gönül çeleni küçümsemeye eğilimli de olsalar, görücü usulü birleşmelerde bile artık kızların en azından "rızası" alınıyor.
Artık, ana babasının değil, kızın gönlü kazanılmalı ki bir ilişki doğup, sürebilsin.
Stanford'un araştırmasının gösterdiklerinden biri de budur: Özgürleşen kadın, kendi göbeğini kendisi kesebiliyor!
Bakın bir örnek olay:
Soner Yalçın'ın bir kitabında okumuştum, oradan aklımda kalmış:
Rahmetli Yaşar Kemal, yolda gördüğü Gülriz Sururi'ye "Hişşt küçükhanım, tanışabilir miyiz" diye seslenmiş ama yüz bulamamış. Sururi daha sonra bir söyleşisinde şunu söylemiş: "İnce Memed'in yazarıyım dese her şey olurdu!"
Ve sevgili gençler, kulağınıza bir küpe takayım ki hep aklınızda tutun:
Kızlara değer vermezsen onlar da sana yüz vermez!
Suat Yağmuroğlu'nun başına gelenler
Suat Yağmuroğlu takma ismini kullanan kişi yazar ve şair Günel Altıntaş'tır. Bir sırrı açıklıyor değilim. İnternette herkese açık bir bilgi olduğu için yazdım.
"Garantili Kız Tavlama Sanatı" isimli kitabına Yağmuroğlu / Altıntaş, ilginç bir önsöz de yazmıştı.
Çok tanrılı ve tek tanrılı dinlerde cinsellik, cinsel ahlak ve sevgisiz cinsel birleşme üzerine yazılmış, Heredot'tan D. H. Lawrence'a, Bertrand Russel'den Wilhelm Reich'a ve Erich Fromm'a kadar birçok düşünüre göndermeler yapan ilginç bir önsöz.
Önsözdeki şu cümle yayıncının ve yazarın soluğu mahkemede almalarına yol açmıştı: "Rızaya dayanan beraberlikler, evliliklerden iyidir."
Bu söz Türk Ceza Kanunu'nun ünlü 142. maddesine aykırı bulunmuş, kitap toplatılmıştı.
O tarihte TCK 142. Madde'nin 1. Fıkrası şöyleydi:
"Memleket içinde müesses iktisadi veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmek veya devlet siyasi ve hukuki nizamlarını topyekun yok etmek için her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kimse beş yıldan on yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır."
Dava beraatla sonuçlanmıştı ama 1975 Türkiye'sinde yayıncılık ve yazarlığın ne tür baskılar altında olduğunu gösteren ilginç bir örnek olarak buraya tekrar kaydedelim istedim.
Gördüğünüz gibi "Eski Türkiye" ile "Yeni Türkiye" arasında, okuyup, yazan insanlar açsından çok uzun boylu farklar yok.
Gerçi o zaman böyle suçlamalarla yargılananlar beraat de edebiliyorlardı.
Şimdi Saray'ın rızası yoksa, beraat etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin!
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025