Metin Münir
İngiltere Krallığı’ndan bağımsızlığını kazandıktan sonra kabul edilen Amerika Birleşik Devletleri Anayasası yedi maddeden ibarettir.
Şaşırdınız mı?
Kilometre uzunluğundaki Türk anayasalarına alışkın olduğum için ilk öğrendiğimde ben şaşırmıştım.
Sizi muhtemelen şaşırtacak bir şey daha söyleyeyim.
Bu yedi maddelik Anayasa’nın ilk üç maddesi kuvvetler ayrılığı ile ilgilidir.
Buna göre, devlet üç dala ayrılır:
· Yasama, yani Kongre, kanunların yapıldığı yer,
· Yürütme, yani Başkan, ve
· Yargı, yani federal mahkemeler ve Yüksek Mahkeme veya TC’deki adıyla Anayasa Mahkemesi.
Amerikalılar neden kuvvetler ayrılığına bu kadar önem verdiler ve kuvvetleri Trump’ın Meksika sınırına inşa etmeyi düşündüğü duvardan daha yüksek, daha kalın ve daha aşılamaz duvarlarla ayırdılar?
Çünkü; kralı başlarından atmışlardı.
Bir daha boyunduruk altına girmek istemiyorlardı.
Bu nedenle, oyla iktidara gelenlerin diktatörleşme, “seçilmiş kral” olma eğilimini kesinlikle bertaraf edecek bir yönetim düzeni kurmak istediler.
Şanslıydılar ki yeni devletin kurucuları entelektüel derinliğe ve dürüstlüğe sahip, ülkesini paradan çok seven insanlardı.
Bu “kurucu ata”ların bulduğu çare kuvvetler ayrılığı oldu.
Bunun etkin bir çare olduğunun kanıtı, Amerikan demokrasinin 200 yıldan fazla bir süre ayakta kalması ve bugün de Trump’a rağmen sağlam adımlarla yürüyüşüne devam etmesidir.
Amerika’da yargı tamamen bağımsızdır. Kongre de. Başkan onlara hükmedemez, emir veremez, alınan kararları değiştiremez.
Buna karşılık kongrenin ve yargının, Başkan’a çekidüzen verme, kısıtlama, kararlarını iptal etmek hakkı vardır.
Amerikan Anayasası 1789’da yürürlüğe girdikten sonra, uygulamada karşılaşılan sorunları aşmak ve değişen zamana uymak için 27 değişiklik yapıldı.
Bu 27 değişikliğin birkaçı hariç tamamının amacı, özgürlükleri geliştirmek ve güvence altına almaktı.
Değişikliklerin (Amerikancası ile amendment’lerin) ilki ve belki de en önemlisi First Amendment olarak bilinen ve bugünlerde Amerika’da sık sık söz edilen Birinci Değişiklik’tir.
Esas Anayasa’dan sadece dört yıl sonra kabul edilen bu değişiklik, Kongre’nin bazı özgürlükleri engellemesini yasakladı.
Bunlar; Din Özgürlüğü, Konuşma Özgürlüğü, Basın Özgürlüğü, Toplantı Özgürlüğü ve Dilekçe Hakkı’dır.
Bütün bunlar Türkiye’de de var, diyenler çıkar, eminim.
Çıkar da, pek ikna edici olmaz: Türkiye’de batı standartlarında özgürlükler var demek, içinden motoru alınmış hurda bir otomobili gösterip “Benim de arabam var,” demeye benzer.
Türkiye’de kağıt üstünde kuvvetler ayrılığı, uygulamada kuvvetler birliği vardır.
Cumhurbaşkanı, Meclis’e ve yargıya hakimdir. Meclis ve yargı Cumhurbaşkanı’nı yönlendiremez, kısıtlayamaz.
Anayasa değişikliği referandumdan geçerse gücün tek elde toplanma olgusu daha da güçlenecektir.
Türkiye, Amerikan Anayasası’nda yapılan Birinci Değişiklik’te sıralanan ve tarif edilen özgürlüklerin hiçbirine sahip değildir.
Din Özgürlüğü yoktur, Konuşma Özgürlüğü yoktur, Basın Özgürlüğü yoktur, Toplantı Özgürlüğü yoktur, Dilekçe Hakkı yoktur.
Daha doğrusu, vardır da yoktur.
Kağıt üzerinde veya lafta vardır ama uygulamada yoktur, Amerikan Anayasası anlamında yoktur.
Bir ülkede kuvvetler birliği yoksa (ki Türkiye’de yoktur), basın özgür değilse (ki değildir), o ülke demokrasi değildir.
O ülke diktatörlüktür.
Bunun bir kanıtı daha var:
“Bu ülke diktatörlüktür,” dediğinizde hapse atılmak.
ÇARŞAMBA: Türkiye neden Birinci Değişikliğe sahip değil ve olmayacak?
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020