Murat AKSOY
Kürt sorunu ve PKK'nın silah bırakması hedefini kapsayan yeni çözüm süreci hızlı adımlarla devam ederken Paris'ten gelen cinayet haberi herkesi şaşırttı. Özel şifrelerle girilen binada biri PKK kurucusu (Sakine Cansız) , diğeri Kürt Enstitüsü çalışanı (Fidan Doğan), bir diğeri gazeteci (Leyla Söylemez) üç Kürt kadını susturucu silahlarla öldürüldü.
Bu cinayetler bu kez herkesin daha umutlu olduğu yeni sürece yönelik ilk ciddi provokasyondur. Daha önemli bu provokasyon yıllar sonra Avrupa'da gerçekleştirmiştir.
Bu cinayetlerin kim ya da kimler tarafından yapıldığının/yaptırıldığının ortaya çıkarılması elbette önemli ve elzemdir. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere PKK'ya yakın tüm STK'ların, aktörlerin yakın izleme altında olduğunu düşünürseniz son cinayetin ortaya çıkarılması zor olmasa gerek. Yok eğer cinayet gününe ilişkin güvenlik kayıtları ortaya çıkmaz ya da tesadüfen kameralar çalışmıyor ise ortada daha derin bir şüpheden bahsetmek de mümkün olacaktır.
Ancak bundan daha önemli olanı ise bu tür eylemlerle bundan sonra da her an karşılaşabileceğimizdir.
Dün cenazeye katılmak üzere Paris'te bulunan Aysel Tuğluk ile uzun bir görüşme yaptım. Tuğluk; 'Sakine Cansız'ın seçilmesi bu cinayetin sıradan bir eylem olmadığını gösteriyor. Bu cinayeti işleyenler Türkler ve Kürtlere mesaj veriyorlar. Verdikleri mesaj şu; Bu sorunu 'bizsiz' ve 'kolay' çözemezsiniz.' Bu cinayetleri kimler yaptırmış olabilir soruma ise Tuğluk; 'Bu cinayetler, sorunun çözülmesini istemeyen gücün, güçlerin işidir. Türkiye'de, Kandil'de eylem yapamıyoruz ama burada yaparız diyorlar. Keşke bu sorunun çözümünü daha önce konuşabilseydik. Keşke bu sorunu, siyasete ve gündelik hesaplara malzeme yapmadan konuşabilseydik. Görüyoruz ki sorun artık Türkiye'nin Kürtlerle Türklerin sorunu olmaktan çıkmış. Bizim dışımızda pek çok taraf bu sorunun çözümünde rol almak istiyor. Bu noktaya gelmemizde hepimizin payı var' cevabını verdi.
Ne yapmalıyız sorusuna ise; 'Bu cinayetlerle birlikte bir kez daha gördük ki, barışı istemek tek başına yetmiyor. Çünkü isteyenlerden daha çok istemeyenler var. Bu güne kadar bu sorunun varlığından beslenenler bu sorunun çözülmesini istemiyor. Çözüm istemeyenler sadece çıkarlarının bozulmasından değil, Kürtlerin mutlu ve huzurlu yaşamasını, Türkiye'nin Kürlerle birlikte bölgede güçlü bir ülke olmasını da istemiyorlar.'
Tuğluk konuşmamızı şu uyarı ile bitirdi; 'Paris'te işlenen cinayetler çözüm sürecinde karşılaştığımız ilk provokasyon da olabilir. Umarım olmaz ama devamı da gelebilir. Avrupa'nın başka ülkelerinde de bu tür eylemler olabilir. Bu yüzden Avrupa ülkelerinde sorumluluk düşüyor. Bize düşen, ne olursa olsun, çıktığımız barış yolundan, dört elle sarıldığımız bu çözüm umudundan vazgeçmememizdir.'
Tuğluk'un söyledikleri böyle.
Paris'te işlenen cinayetler gösteriyor ki, Kürt sorunu çözümü artık Türkiye'nin dışında başka aktörleri de yakından ilgilendiriyor. Bunca yıl Türkiye'nin bölgede güçsüz bir ülke olarak kalması için kullandıkları PKK ve terörün ellerinden kayıp gitmesini istemeyen güçler yavaş yavaş sahne almaya başlıyor. Yıllardır Türkiye'ye karşı kullandıkları operasyonel gücün ellerinden kaybolmasını istemeyen ülkeler, istihbarat örgütleri ve derin yapılar işbirliği içinde girmiş durumda.
Sırf bu tablo bile Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesinin ve böylece teröre ortam sağlayan şartların ortadan kaldırılmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Tuğluk'un şu sözlerini tekrar hatırlatarak bitirelim; 'Keşke bu sorunun çözümünü daha önce konuşabilseydik. Keşke bu sorunu, siyasete ve gündelik hesaplara malzeme yapmadan konuşabilseydik' ve 'Paris'te işlenen cinayetler çözüm sürecinde karşılaştığımız ilk provokasyon da olabilir. Umarım olmaz ama devamı da gelebilir. Bize düşen, ne olursa olsun, çıktığımız barış yolundan, dört elle sarıldığımız bu çözüm umudundan vazgeçmememizdir.'
Evet bize düşen vazgeçmemek olmalı…
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018