Murat BELGE
Modern kimyanın kurucusu olduğunu söyleyebileceğimiz Antoine Lavoisier Fransa’da Devrim’i izleyen “Terör” döneminde giyotinde idam edildi. Bunun herhangi bir iler tutar gerekçesi de yoktu. Kana susamış kitlelerin iradesiyle öldürüldüğünü rahatça söyleyebiliriz. Kamusal Çiftlik (Ferme Générale) denilen kurumda yöneticilik yaptığı için.
Lagrange önemli bir matematikçidir. Ondalık metrik sistemin kuran bilim adamları kurulunda yer almıştı. Bu gibi önemli işlerinin yanısıra, Lavoisier’nin idam edilmesi üstüne söylediği sözle de tarihe geçmiştir. “Onun kafasını düşürmek için bir saniye yetti, ama o kafanın bir benzerini ortaya çıkarmak için belki bir yüzyılı aşkın bir süre yetmeyecektir” (Türkçe Britannica’daki çevirisiyle).
Öyledir; yok etmek her zaman bir an meselesidir; yapmak, yıllar, yüzyıllar alır.
Gandhi bütün bir dünya medeniyetinin seçme ve süzme bir ürünüydü. Fanatik bir Hindu birkaç el ateş etti, Gandhi bitti.
Türkiye bu tip fanatiklerin bolca bulunduğu bir toplumdur. Özellikle de “modern”leşme sürecine girmemizle birlikte, yani insan hayatının değer kazanması gereken süreçte, siyasî suikast oranı olağanüstü arttı. Daha önceki yüzyıllarda bir “Osmanlı hümanizmi” biçimlenemediği, insan hayatı üzerinde devletin mutlak tasarruf hakkı hiçbir zaman tartışılamadığı için devlet eliyle ve emriyle bu dünyayı terkedenlerin hesabını tutan kimse yoktu. Bu gidişle “insan hayatının değeri” diye bir kavramın oluşması da düşünülemez elbette.
Bizde “modernleşme” aynı anda seçkinlerin yönetimde pay sahibi olma –yani, “meşrutiyet”– mücadelesidir. Bu suikastlarda rekor kıran da, meşrutiyet talep eden İttihat ve Terakki oldu.
Max Weber devletin toplumda silâh kullanma tekelinden söz eder hani. Bizim Meşrutiyetçiler de, “demokratik hak” olarak, sevmediklerini öldürmekte eşit hak istediler. Verilmeyince de bildikleri yöntemlerle işlerini gördüler.
Bu miras, gelenek, olduğu gibi Cumhuriyet’e devroldu. Bir Uğur Mumcu olmak, bir Abdi İpekçi olmak da kolay değildi ama yok etmeye birkaç saniye yetiyordu, yetti.
İlle de Lavoisier ya da İpekçi gibi tanınmış aydınlardan gitmek kendi başına anlamlı ama bir zaman sonra “seçkincilik” haline gelebilir. Bir aydını düşüncesi seninkine uymadığı için öldürmek korkunç bir şey ama benzer nedenlerle sıradan insanları öldürmenin bundan bir farkı yok. Az sayıda seçkinin (yani, “görece” az) yanısıra, şimdi adını sanını hatırlamamıza imkân olmayan o kadar çok insan öldürüldü ki bu ülkede…
Öldürüldü de bitti mi? Tükettik mi öfkemizi, nefretimizi. Bizden olmayanı yok etme hırsımızı?
Öyle bir şey olduğu yok. Bir kere zaten “genç” toplumuz ya. Hani, her yıl şu kadar insanın buluğ çağına girmesi gibi, burada da her yıl şu kadar insan adam öldürme çağına giriyor. Her yıl da şu kadar kişi doğuyor, topluma katılıyor. Bunlar hepsi şimdiye kadar tetikçi yetiştirmiş ideolojinin ve kültürün içine doğuyorlar. Hani Rakel’in “bebeklerden katil yapan” diye betimlediği bir kültür var ya, işte onun. Bugünlerde, solcu ya da demokrattan çok kadın öldürmekle meşgul bu kültür.
Yaşama üslûbu bu toplumda birleştirici bir şey değil –ya da, birleştirdiğinden fazla ayırıyor. Gelir dağılımı bugün bile etkili bir ayraç değil. Kazancı en tepede seyredenlerle en aşağıda sürünenlerin arasındaki kültürel farklar, okumuş orta sınıfla geri kalan arasındaki kadar belirleyici değil.
Bu “değil”ler listesinin ürettiği yarları uçurum haline getirmek isteyenler var. Bugünkü “iktidar”ın başı, bu ayrımların ve bu düşmanlıkların varolduğu bir toplumda iktidarını bir “çoğunluk iktidarı”na dönüştürme çabası sürdürmekte. “Ateşle oynamak” dedikleri çeşitten bir tavır. Zaten orada burada olur olmaz kıvılcımların çaktığı bir dönemdeyiz. Böyle bir ortamda gerilimleri yumuşatması ve yatıştırması beklenen yerlerde oturanlar gerilim tırmandırmakta, yetmezse yeni gerilim yaratmakta başrolü oynuyorlar.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025