Murat BELGE
Yunanistan'da birkaç gün geçirip döndüm. Bu birkaç gün içinde, rastladığım eski dostlardan, "darbecilerin iadesi," "Kardak" gibi konularda son dönemde patlak veren olayların, burada olduğundan çok Yunanistan'da gerilim yarattığını öğrendim. Bu zaten değişmez kalıptır: Konuşmayı, tartışmayı seven Yunanlar böyle durumlarda hemen bütün ihtimalleri düşünmeye başlar, olumlu ve olumsuz muhtemel sonuçları hararetle tartışırlar.
"Sizin orada böyle bir heyecan yok," diyorlar; "ama burada hemen askerî kapasite karşılaştırmaları yapılmaya başladı." Bizim burada heyecan, gerilim, istemediğin kadar var da, bunun nesnesi Yunanistan değil. Doğudaki komşularımızdan türeyen sorunlar Batı'daki komşularımızla ilişkilerimizi gölgede bırakıyor. Ama asıl sorunlar da iç politikayla ilgili: "Referandum," onun sonuçları vb. Sonuçlar "hiyerarşisi"nin tepesinde bunlar oturuyor. Komşularla ilişkilerin nerelere yöneleceğini de "Evet/Hayır" dengeleri belirleyecek. Öncelik orada.
Buna göre uzun boylu bir anlamı olmayan gerilim, Türkiye'nin son yıllarda izlediği yolun koşulları düşünüldüğünde yadırgatıcı değil. "Gerilim iktidarı pekiştirir" şeklinde özetlenebilir bir siyaset felsefesinin belirleyici olduğu bir ortamda yaşıyoruz. "Düşman" edebiyatı, yeri göğü sarmış durumda. Anti-demokratik düzenlerde hep düşmanın "iç" olanı, "dış" olanından değerlidir, çünkü bu düzenler eleştiriye dayanamaz.
Ama, "fazla düşman göz çıkarmaz" hesabı, "dış düşman" sayısını da yüksek tutmakta yarar olabilir. Hin î hacette gerekli görülür.
Gerilim çok anlamlı değil, diyorum, çünkü olayın başlangıcı "iade" konusuna gidiyor" Şu günlerde bu olayların tartışılmasında Genelkurmay'ın "kararlılık gösterme" üzerine söyledikleri de doğrudan bunu işaret ediyor.
Oysa burada sorun, daha doğrusu hukukî düğüm, Yunan mahkemesinin "suç işlemiş" kişileri bize geri vermemesi değil. AKP iktidarı olayı böyle sunuyor ama Yunan mahkemesi oradan sığınma istemiş kişilerin suçlu olmamalarıyla ilgilenmiyor. Sorun, Türkiye'deki fiilî düzenin ve hukuk yapısının, iade etme durumunda bu adamlara ne yapacağı konusu.
"İdam isteriz" diye bağırtılan kalabalıklar ve "Önüme gelir gelmez onaylayacağım" diye teminat veren bir Cumhurbaşkanı söz konusu. Gerçi yeniden "idamlı" günlere dönülse dahi, bu darbeye karışmış insanların bu şekilde cezalandırılması söz konusu olmamalı "makable şamil" kategorisinin dünya hukukuna aldırıp aldırmayacağı belli değil. Şimdiye kadar iktidarın yaptıkları şimdiden sonra yapacakları hakkında bir fikir veriyorsa, her türlü hukuksuzluk mümkün demektir. Hapishanedeki gazeteciler, yazarlar yeterince ipucu veriyor bu konuda. İktidarın "militanı" olarak davranan ve böyle davrandığını gizleme gereği de duymayan kadrolar yargıda belirleyici yerleri doldurmuş durumda.
Bunlar açıkça görülebilen şeyler. Hukuk üstüne hukukî bir dille konuşulduğunda lamı cimi olmayan olgular. Bir de, gizli kapaklı olanlar var. Gerçi onların da ne kadar "gizli kapaklı" olduğu tartışılır. Bizzat iktidar kötü muamele gördüğü besbelli insanları haber bültenlerinde kıvançla gösteriyor. Ama "bunu yapıyorsunuz" dendiğinde "Hayır, ne münasebet!" deneceği belli. Belli de, bu itirazlar, dünyanın burada olanları nasıl yorumlayacağı ve nasıl değerlendireceği konusunda herhangi bir etki yaratmaz.
Dolayısıyla Yunan mahkemesinin adamları iade etmemeye karar vermesine yol açan etkenleri yaratan, Türkiye'nin kendi davranışları. Bir yandan "İdam isteriz" şarkıları söyleyip bir yandan da Kardak kayalığında kararlılık göstermek anlamlı değil. Gerilim siyasetine yakıt sağlamak çerçevesinde bir yararı olabilir de dünya kamuoyunun ciddiye alacağı bir şey değil!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025