Mustafa Karaalioğlu
Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı olayına dair iddialara ürkütücü demek bile yetersiz kalıyor. Benzerine rastlanmamış bir trajediyle karşı karşıyayız. İddialar, söylentiler, çıplak gözle yapılan tahminler aklın almayacağı bir eylemi işaret ediyor. Bütün sözler bir yana, gazetecinin konsolosluk binasına girip çıkmamış olması bile aklı ve vicdanı isyan ettirmeye yetiyor.
Meselenin önemi ve insan hayatıyla ilgili boyutundan başka, sürecin rahatsızlık verecek kadar yavaş ilerlemesi de bir başka benzersiz durum… Dünya çaresiz bir halde konsolosluk binasının kapısına bakıp duruyor. Belli oldu ki Suudi hükümeti bütün iddialara rağmen bir şey itiraf edecek değil. Ve belli oluyor ki dünyanın gücü Kaşıkçı’nın akıbetini anlamaya yetmiyor.
Kaşıkçı 2 Ekim günü evlilik işlemleri için kendisine verilen randevuya göre konsolosluğa gitti. Tam o sırada iki uçakla 10-15 Suudi yetkilisi de özel uçakla İstanbul’a gelip binaya girdiler. Sonra gelenler yine binadan ayrılıp ülkelerine döndüler ama Kaşıkçı’dan o günden beri haber yok. 10 gün geride kaldı ama olay hakkında bilinenler hemen hemen ilk gündekinden öteye geçemiyor. Muamma hâlâ muamma… O kadar muamma ki giriş izni alınmasına rağmen Türk heyetinin hâlâ neden konsolosluğa girmediği bile belli değil. Bu saatten sonra girilse dahi ne faydası olacağı da bir başka muamma…
***
Belirsizlik halinde belki tek iyi şey Kaşıkçı için başta ABD olmak üzere dünyanın duyarlılığını korumasıdır. Basın özgürlüğüyle ilgisi olmayan ABD Başkanı Trumpbile gelişmelerle birinci dereceden ilgileniyor. Suudilerle temas ediyor, kaygısını ve endişesini dile getiriyor.
Şunu da söyleyelim; Trump, Erdoğan ya da konuyla ilgili konuşan herkesin satır aralarında Kaşıkçı’nın akıbetine dair en kötü tahminlerin izleri bulunuyor ne yazık ki.
Elbette, olayın yaşandığı ülke olarak Türkiye de takiptedir. Üstelik Türkiye için yaşananların iki yönü bulunuyor. Birincisi meselenin adli ve insani yönüdür. Kaşıkçı’nın başına ne geldi? Öldürüldü mü ve nasıl, kimler tarafından öldürüldü? Özel uçakla gelip alelacele dönen kişilerin bu olaydaki rolü nedir? Bu soruların cevabının mutlaka bulunması lazım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da baştan beri soğukkanlı bir şekilde hem olup bitenlere kayıtsız kalınamayacağını söylüyor, hem de Suudi tarafının yaptığı açıklamaların inandırıcı olmadığını ima eden demeçler veriyor. En son kaygıları haklı çıkaran şu sözleri söyledi: “Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda kamera sistemlerinin olmaması mümkün mü? Bizim ülkemizde cereyan etmiş bir hadiseyle ilgili olarak sessiz kalmamız mümkün değil. Tahminler üzerinden bir değerlendirme yapmayayım ama Kaşıkçı’nın akıbeti konusunda endişeliyiz.”
Türkiye için olayın çok önemli bir boyutu da Cemal Kaşıkçı iddia edildiği gibi öldürüldüyse bunun Türkiye’de yaşanmasına verilecek tepkinin nasıl olacağıdır. Böyle şeye nasıl teşebbüs edildiği ve bunun için Türkiye’nin nasıl seçilebildiği… Soruların hepsi birbirinden daha ağır ve muhtemel cevapları da son derece can sıkıcıdır.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025