Namık ÇINAR
Birgün bir sofrada ancak selâmlaşacak kadar rastlaştığım Orhan Miroğlu, Patnos’ta subay iken epeyi methiyesini işittiğim, at üstündeki o heybetli duruşuyla bir Urartu heykelciğini andıran Süphandağlı adındaki boylu poslu bir Kürt beyini çağrıştırmıştı, gördüğüm sırada bana.
Ayrıca, komşum da olur benim. Bazen bir cezaevi ranzasındaki gibi altlı üstlü, çoğu kez de sırt sırta, yazılarımız çıkar bu gazetenin sayfalarında. Yüreğim kabarır, gururlanırım.
Ne ki, nasıl hayıflandım beklemediğim anda bir bilseniz; şişede durduğu gibi durmayan bu imgelerin, geçen gün ummadık bir yaklaşımla kaleme aldığı o sihir ve sinir bozucu yazısıyla uçup gitmesi yüzünden.
Ben Ahmet Altan’ı pek severim. Onu mert, dürüst, değerli ve usta bulurum. Tıpkı yazılarım gibi, dostluğunu tatmakta “geç kaldığım” bir adam olarak görürüm. Ona haksızlık edilince ruhum kırılır. Aynı çatıya tüfek çattığım için de kavgasına katılırım.
Orhan Bey işte o yazısında, kendi düşündükleri değil de, onun yazdıkları üzerinden giderek, “sevgili Ahmet Altan’ı, epeyi zamandır Başbakan’a yönelik bir paranoyaya dönüşmüş görünen, işe yaramadığı gibi iyi niyet de taşımayan ve ancak Aydınlık ya da Cumhuriyet’e yakışacak nitelikteki yazılar”betimlemesiyle, sanki eleştiriyormuş gibi yaparak, kalkmış yerden yere vurmayı deniyor.
Haydaaaa!
Daha çocuk yaşta TomMiks-Teksas okurken, kendi el becerisinin hızına güvenenlere “silâhşör”dendiğini nasıl öğrendimse; göz-gez-arpacığın hizasına rast getirerek, bir köşede ofsaytta top bekler gibi adam bekleyenlere de “tetikçi” deneceğini öğrenecektim, biraz büyüyünce de.
PKK sizi,böyle yaparak ölümle tehdit ettiğinde önünüze kalkan olan birine söylenecek lâflar mı şimdi bunlar, Sayın Miroğlu?
“Yazı alanında bir kimlik edindinizse”, Taraf’ı yaratan o adamın sayesinde olmadı mı bu da, bir kadirşinaslığınız dahi yok, geçmiş günlerin onca yüzü-suyu hürmetine?
Kesip serinleyince, kabukları üzerine hep işemeye mi kalkar insanlar bu Anadolu’da, o bildik karpuz öyküsündeki gibi?
Ki geçenlerde aramızdan tepkiyle ayrılan yazarlara, “çok zor süreçlerden geçmiş olan bu gazetenin başta Başyazarı olmak üzere, ipini kolayca çekip defterini dürme çabasındakilerce itibarsızlaştırılmasına, imi timi belirsiz insanlar haline getirilmesine”fırsat verilmemesini öğütlemenizden bu yana henüz daha iki ay bile geçmemişken, ne oldu da artık bu denli kezzaplaştınız?
“Ayakta kalma gücünüzü edindiğiniz ve sizin dahi ipinizi çoktan çekecek olanlara karşı sığınılacak bir liman olarak gördüğünüz Taraf’ın zayıflamasını ve güç kaybetmesini istemediğinizin” daha mürekkebi bile kurumadığına göre, ne gibi şeyler gelişti de şimdi birdenbire farklı düşünmeye başladınız?
Başbakan’a karşı “insafla bağdaşmaz”bulduğunuz tavrı, bildim bileli süren bir şey; yeni değil ki!
Zaten her biri başına örülmüş çorap gibi duran her an elli tane dava dosyası varsa; Başbakan’ın açtıklarıdır, kalıbımı basarım, en az yarısı.
Öyleyse ne?
Üstelik,sizden mülhem bir insiyakla “durumdan vazife çıkaran”hemfikir kalemşorlar da“kendini bitiren yazar”tanısıyla şöyle bir yekinip patlatıvermesinler mi çabucak, Başbakanlık basın kuvvetleri meydan muharebesinde hep birlikte tesis etmiş olduğunuz taarruzi harekâtın hazırlık ateşindeki parça tesirli tahrip danelerini; ki içeriden biri olarak hem pes, hem bravo size!
Ama neden; görünenmiş gibi durandan farklı bir sebebi olmalı değil mi bunun?
Eğer Başbakanı alkışlayan “dünün Ahmet Altan’ı değilse Ahmet Altan”; artık dünün alkışlanan Başbakan’ı olmaktan vazgeçtiği için değil midir, Başbakan da?Kim görmez Erdoğan’ın değiştiğini, gözlerini bilerek yumanları saymazsak?
“Neo-ittihatçıları Silivri’de tutan irade, Başbakan’ın iradesinden başka bir şey değildir”diye yazdığınız günün gecesi, bu sefer onları bırakan bir irade geçecektir meclisten, âdetâ sizinle alay eder gibi.
Her zaman yaptığı gibi, Sayın Başbakan (hoş, CHP, BDP ve hemen bütün kesimler ondan farklı değiller, elbet de) Leyla Zana’yla gerçekleştirdiği görüşmesinden sonra bir kez daha, “taraflar anlaşırlarsa, ne diye çözülmesin ki?” demişti anımsarsanız, Kürt Sorunu için.
Bir ülkenin siyaset kurumu, halkın bir bölümüne özgü hak ve özgürlüklerin neler ve ne kadar olabileceğini, tıpkı vitrindeki ürünlere onları aleni kılan etiketler koymayan bir şark bezirganı gibi, her kimlerle olursa olsun pazarlık konusu yapar mı hiç?
Ben sizin gibi Kürt olmadığım hâlde (ki bu ne bir marifet ne bir zafiyettir; insan olmak yeterlidir, her şey için), bu meselenin çözümleri, temel hak ve özgürlüklerin peşinde koşmak dururken, pazarlık becerileri bağlamında ele alınacak bir şey midir de, toz kondurmuyorsunuz Başbakan’a, Ahmet Altan’ı ve Taraf’ı beleyerek toza toprağa üstelik?
Hayır, hayır…başka bir şey olmalı…
“İnsanın, yazdığı yazılara daha iyi bir telif almasının en doğal hakkı olduğunu”söylüyorsunuz ya bir yerde, tamamen katılıyorum size. Hele bir de başka bir geliriniz yoksa, valla sürüm sürüm sürünürsünüz benim gibi. O yüzden hiç kınamam.
Ama yarın-öbür gün, Başbakan’ın emrindeki gazetelerden birine füze misali dikey geçiş yapar da, ayrıca önümüzdeki dönemde bir hayli boşalacak olan AKP saflarında politika yapmak uğruna attığınız bir gülücük içinse bütün bunlar, “bu satırları dasadece ve sadece bir üzüntünün dostça dile getirilmesi olarak okumalısınız”, o takdirde.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016