Zekeriya Kurşun
565 yıldır tartışılan ama bitirilemeyen bir konudur İstanbul’un fethi. Önce şehri kaybeden Bizanslılar ve Grekler yazdı. Sonra Türkler ve diğer Müslümanlar ışık tuttu bu ulu şehrin fethine. Zaman zaman hayıflananlar; fethi dünyanın son günü olarak tasvir edenler olsa da bizler, yaklaşık altı asırdır aynı heyecanı duyuyoruz fetih karşısında. Bizler derken, hem Türkler ve hem de dünyanın neresinde olursa olsun bütün Müslümanlar.
İstanbul’un fethi, son birkaç asırdır birbirinden kopmuş, her biri bir tarafa savrulmuş, yeni fikir ve anlayışlar edinmiş veya emperyalizmin pençesine düşerek tarihlerini yeniden yazmış bütün Müslümanların ortak tarihi paydasıdır. Fatih de tartışmasız ortak kahramanlarıdır. Fetih ve Fatih, dağınık bir görüntü veren, onulmaz problemler ile boğuşan, doğudan-batıya, kuzeyden-güneye bütün İslam dünyasının birlik olma ve yeniden ayağa kalkma umududur.
FETHİN MOTİVASYONU
İstanbul’un fethi meselesi daha fethinden asırlar önce Hz. Peygamber’in müjdesine istinaden Müslümanların gündemine girdi. Bu büyük motivasyon Müslümanları İstanbul’un fethi için defalarca harekete geçirdi. Ancak özlemi duyulan bu kutlu fetih, sadece Sultan II. Mehmed’e nasip oldu ve ona “Fatih” unvanını kazandırdı. Daha önce büyük fetihler yapmış hiçbir Müslüman kumandana yakıştırılmayan bu unvan, tartışmasız benimsendi. Bu yüzden İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmet, İslam dünyasının müşterek sevinci ve müşterek kumandanı oldu.
Kur’an’da Bizans’ın yenileceğini haber veren ayet ve İstanbul’un fethine dair hadisin varlığı, fethi Müslümanlar gözünde kutsal kıldı. Nitekim Türkler’den önce diğer Müslümanların İstanbul’u defalarca fethetme arzuları bunun bir sonucuydu. Müslüman fatihlerin zaferden zafere koştukları, fetihler yaptıkları Ortaçağ boyunca, İstanbul’u kuşattıkları halde ele geçirememelerinin psikolojik etkisi çok büyük olmadı. Zira o tarihlerde onlar, diğer zaferleri ile yetinmekteydiler. Hatta o zaferler, İstanbul’un fethedileceğine dair rivayetlere inanmalarına daha fazla imkân tanımaktaydı.
On ikinci asırdan itibaren İslam dünyası eski parlak günlerini yitirdi. Tıpkı bugünkü gibi, siyasi dağınıklıkla karşı karşıya kaldı. Dönemin istilacı güçlerinin pençesinde birbiri ile uğraşan devletçiklere bölündü. Zaaf ve endişeye düşen Müslümanlar, inançları dahil kendilerine ait her şeyi sorgulamaya başladılar. Parlak geçmişlerine rağmen, İslam dünyasında belirsizlik ve umutsuzluk hâkimdi. Diğer taraftan, İslam dünyasına karşı oluşan haçlı ittifak ve bu ittifakın uzun yıllar boyunca sürdürdüğü savaşlar, Müslümanların karamsarlığını daha da arttırdı.
Kısa bir süre öncesine kadar, bilim, felsefe ve sanatta harikalar yaratmış olan Müslümanlar, kendilerini tekrar etmeye ve hatta eski bilgilerini bile unutmaya; gündelik hayatlarına hurafeler egemen olmaya başladı. Doğuda her şeyi kasıp kavuran Moğol istilası felaketler yaratırken, Müslümanların batıdaki kalesi Endülüs’te, Müslüman şehirler tek tek Hristiyanların eline geçiyordu. Tuleytula, Kurtuba ve İşbiliye artık birer Müslüman kenti değildi. On üçüncü asrın ortalarından itibaren İspanya’nın birleştirilip, büyük bir Hristiyan devleti haline getirilme projesi adım adım uygulamaya konuldu.
Rüya şehir İstanbul, Müslümanların dünyasına karamsarlığın egemen olduğu bir dönemde fethedildi. Bu fetih, yeniden doğuşu müjdelerken, Endülüs’te son Müslümanı da ortadan kaldırmaya teşebbüs edenlere verilen en büyük cevap oldu. Bu yüzden İstanbul’un fethi hâlâ Müslümanlar için yeniden dirilişi temsil etmektedir.
Başka bir yaklaşımla bu fetih, daha sonra Osmanlıların eli ile kurulacak ve İslam dünyasının büyük ölçüde birliğini sağlayacak olan Osmanlı Barışı fikrinin de habercisiydi. Gerek Osmanlı hâkimiyetini benimsemiş ve gerekse dışında kalmış bütün Müslümanların nazarında kutsanan bu fetih ve fethi gerçekleştiren Fatih daima minnetle anıldı.
İSLAM DÜNYASININ ORTAK TARİHİ
Türklerin ve Arapların dört yüz yıllık müşterek tarihlerinde, zaman zaman med ve cezirler yaşanmıştır. Bir merkezden idare edilen coğrafyada, onlarca merkezin ortaya çıkması akabinde, yaşanan olaylar, kimi zaman ilmi tahliller, kimi zaman da hissi yaklaşımlar ile ele alındı. Müşterek tarihin hemen her dönemi farklı kriterler ile değerlendirilirken; sadece İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmet, her zaman hayırla ve hayranlıkla anılmaya devam etti.
Tekrar edelim. Fetih ve Fatih İslam dünyasının ortak paydalarıdır. Bu kadar parçalanmışlığın olduğu ve tarihin ayrıştırıcı bir araç olarak kullanıldığı günümüzde; Fetih ve Fatih birleştirici yegâne unsurlardır. Bu yüzden, Fatih ve dönemi klasik anlatımların dışında yeniden yorumlanmalı, çağdaş anlayışlara göre yeniden okunmalıdır. Artık Fatih’in İstanbul’u “nasıl fethettiği” yerine, “fethi nasıl düşündüğü” üzerinde kafa yorulmalıdır. Bir grup Malezyalı akademisyen, aralarında kurdukları Fatih çalışma grubu ile onun düşünme biçimi, günümüze adapte edilebilecek liderlik vasıfları, Şahî topları düşünecek kadar teknolojideki yenilikçi yaklaşımı gibi konuları araştırmaya başladılar. Elbette benzeri araştırmalar Türkiye’de de vardır ve sürdürülmelidir. Fakat İslam dünyasının bu müşterek paydası salt tarihin bir araştırma alanı olarak görülmemelidir. Bu müşterek payda, İslam ülkeleri arasında yakınlaşma, işbirliği ve yeni bir medeniyet inşası için itici bir güce dönüştürülmelidir.
Elbette İstanbul’un fethinin yaptığı evrensel katkı da asla unutulmamalıdır. Fatih’in, Katoliklerin yok saydığı Ortodoksları himayesine alması ve geniş hürriyetler vermesi; Galata halkına verdiği ahidnâme; henüz Osmanlı toprağı olmamasına rağmen, adaletini kendi üzerlerinde hissetmek isteyen Kudüs ruhbanlarına ve ayrıca fetih sonrası Bosnalı Fransiskenlere verdiği fermanlar, insan hakları bağlamında dünyaya her gün anlatılmalıdır.
Türkiye, yabacı öğrencilere verdiği burslar arasında bir de özel Fatih Bursu ihdas etmelidir. Her ülkeye yılda bir adet olarak tahsis edilecek bu burs, alan gözetmeden en başarılı öğrencilere verilmeli ve Fatih’in mesajı bütün insanlığa ulaştırılmalıdır.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018