Cafer Solgun
Hani anayasanın ilk dört maddesi için yerli yersiz siyasiler, “Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” diyorlar ya, değiştirilse yer yerinden oynayacak, dünya başımıza yıkılacakmış gibi. Biliyoruz ki ne yer yerinden oynar ne de dünya başımıza yıkılır, kıyamet kopar…
Ama öyle olaylar duyuyoruz, görüyoruz, tanık oluyor ve yaşıyoruz ki, kıyamet kopsa yeridir.
Rabia Naz nasıl öldü?
12 Nisan 2018 günü akşama doğru saatlerinde 11 yaşındaki Rabia Naz, Giresun’un Eynesil ilçesindeki evlerinin önünde can çekişir halde bulundu. Can çekişiyordu, konuşamıyordu ve kendisine ne olduğunu anlatamadı. Hastaneye kaldırıldı. Ertesi günü akşam saatlerinde son enerjisi ve nefesiyle babasının elini sımsıkı tuttu ve öylece can verdi…
“İntihar” dediler ama baba Şaban Vatan’a göre kızı otomobil çarpması sonucu yaralanmış ve failller onu evlerinin önüne bırakarak kaçmışlardı. Şaban Vatan’ın suçladığı kişi AKP’li Eynesil belediye başkanının yeğeniydi. Ama “olay” kayıtlara “damdan düştü” diye geçti ve hakkında dava açılan tek kişi, Rabia Naz için adalet mücadelesi veren baba Şaban Vatan oldu…
Leyla’yı öldüren caniler kim?
Ağrı’da dört yaşındaki minik Leyla, ailesiyle birlikte Ramazan Bayramı vesilesiyle gittikleri dedesinin köyünde (Bezirhane) 15 Haziran 2018 günü “kayıp” oldu. Cansız bedeni 18 gün sonra bulundu…
Kayıtlara giren “bilirkişi” raporunda, miniğin cesedinde herhangi bir darp, cinsel istismar izine rastlanmadığı söylendi; ama 2021 yılında açığa çıkan adli tıp raporunda cinsel istismara uğradığını düşündüren bulgular vardı! İçlerinde “baba”, “amca” sıfatı taşıyan bazı kişilerin de bulunduğu yedi kişi tutuklanarak haklarında dava açıldı. Sonra da hepsi salıverildi.
Nûpelda ile Ayaz…
15 Temmuz 2019 günü, Dersim’in Ovacık (Pulûr) ilçesine bağlı, 1994 yılında boşaltılan Bilgeç köyünün Çakılyayla mezrasında, 4 yaşındaki Nûpelda ile 8 yaşındaki Ayaz menşei belirsiz bir bombanın patlaması nedeniyle hayatlarını kaybettiler.
Bombanın “mayın” mı, EYP (el yapımı patlayıcı) mi, “serbest” denilen ortalığa bırakılmış bir el bombası ya da havan mermisi mi olduğu, o gün bugündür tespit edilemedi. Sorumlular “meçhul” kaldı. Miniklerin anne ve babası için hayat, o gün bugündür yürek parçalayan bir ağıt…
Narin Güran
Ailesiyle birlikte Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’nde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos günü ailesinin aktardığına göre, öğlen yemeğini evinde yedi ve Kuran kursuna gitti. Sonrası yok…
Ailesi aynı gün akşam saatlerinde arayıp bulamadıkları Narin’in “kayıp” olduğunu güvenlik güçlerine bildirdi. Hemen arama çalışmalarına başlandı. Ancak olayın üzerinden iki haftayı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın, şu satırları yazdığım saatlere değin, Narin’den hala ve hiçbir haber yok…
Soruşturma kapsamında Narin’in amcası ve aynı zamanda mahalle muhtarı Salim Güran, geçen hafta gözaltına alındı ve yoğun güvenlik önlemleriyle getirildiği Diyarbakır Adliyesinde tutuklanarak cezaevine konuldu. İddia, ciddiydi (“kasten öldürme ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma”) ve “olayın” aydınlatılmış olduğunu düşündürüyordu. Ne var ki Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, tutuklama kararının “tedbiren” alındığını açıkladı. Bunun dışında yetkililerden başka bir açıklama gelmedi.
O gün bugündür, “Olacak şey değil!” diye sayıklıyorum. Gecenin bir vakti telefondan son dakika gelişmelerine bakıyorum; bir “mucize” olsun, Narin çıkagelsin…
***
Dostoyevski’nin ünlü eseri Karamazov Kardeşler’de İvan Karamazov, Alyoşa’ya sorar: “Söyle bana Alyoşa; yaratıcı sen olsaydın ve dünyanın yaratılışı bir küçük çocuğun acısını gerektirseydi, dünyayı yaratır mıydın?”
Gözaltında işkence, tecavüz…
Geçtiğimiz 1 Eylül günü KHK TV’de Avukat Hatice Yıldız ile yapılan bir söyleşi yayınlandı. Yıldız’ın işkence ve insan haklarıyla ilgili değerlendirmeleri içerisinde özellikle bir konu oldukça dikkat çekici ve düşündürücüydü: Finlandiya Göçmenlik Bürosunun 14 Ağustos’ta yayınladığı bir raporda, Fethullah hareketine yönelik yürütülen soruşturmalarda 12 kadının gözaltında tecavüze uğradığı belirtiliyordu. (Söz konusu raporun Türkçe çevirisi burada)
75 sayfalık raporda, “Gülen hareketi üyesi ve destekçisi olduğu iddia edilen kişilerin” gözaltı, yargılama ve hapishane süreçlerinde maruz kaldıkları hak ihlallerine ilişkin tespit, değerlendirme ve iddialar var. 12 kadının gözaltında tecavüze uğradığı iddiası bu tespit, değerlendirme ve iddialardan sadece birisi ama herhalde en irkiltici, ürpertici olanı…
Öncesi de var ama işkence, en alçakça biçim ve yöntemleriyle yakın tarihimizde, 70’lerde, 80’lerde, 90’larda, protokol sırasına göre en tepesi de dahil olmak üzere yetkililerin alçakça, rezilce inkar etmelerine karşın bir devlet politikasıydı. “Muhalif”, daha yerinde bir deyişle “düşman” görülen kesimlere karşı hem bir sorgu, soruşturma ve hem de bir bastırma, sindirme, yıldırma politikasıydı.
Açık konuşalım: Devletin bu insanlık dışı politikasına doğrudan maruz kalmayan toplumun “diğer” kesimleri için işkence de, faili meçhul de gayet “normal” idi. Çünkü devletin tabii ki bir “bildiği” vardı ve işkence ettikleri, öldürdükleri, ya “bölücü” ya da “yıkıcı” teröristler idi!
Geçen yıl yayınlanan İşkenceci/Burada Allah yok! isimli romanıma yazdığım önsözde bu konuya değinmiş ve şöyle demiştim: “…Belki ağırımıza gidecektir ama bir ülkede işkence varsa bunun sorumlusu ve suçlusu sadece işkenceciler değil, dolaylı ve doğrudan işkence suçuna ortaklık eden, göz yuman, görmezden duymazdan gelen ve hatta ‘oh olsun!’ diye düşünen herkestir… Bu suçun sorumluluğundan arınmak zorundayız. Yoksa tabii ki yaşamaya devam ederiz ama birbirimizin gözlerinin içine bakamadan ve hasta, sakatlanmış bir toplum olmanın utancıyla…” (CS. İşkenceci/Burada Allah Yok, Önsöz. SRC Kitap, İst. 2023)
Muhtemelen bugün “FETÖcü” olmakla suçlanan insanların çoğu, belki de tamamı bu kafadaydı. Toplumun “diğer” ve galiba çoğunluğunu oluşturanlar şimdi de onların maruz kaldığı işkence ve hak ihlallerini, “onlara az bile” diyerek “normal” karşılıyor.
Meselemiz tam da bu riyakarlıkla yüzleşmektir. Kime karşı olduğuna bakmaksızın, haksızlığa haksızlık olduğu için karşı çıkmaktır.
Gözaltında işkence, tecavüz bir “iddia” olarak gündeme gelse bile savcılar, adliyeler harekete geçmeliydi. İlgili bakanlıklar, Saray ve hükümet sözcüleri açıklamalar yapmalıydı. Muhalefet partileri iddiaları açıklığa kavuşturmak üzere ayağa kalkmalı, iddiaların takipçisi olacaklarını deklare etmeliydi. İnsan hakları örgütleri, STK’lar iddia sahipleriyle, mağdurlarla temas kurmalıydı… Ne var ki, “Neme lazım. Onlar da Fethullahçıymış zaten” riyakarlığına sığınmak varken kimse kendini yorma gereği duymuyor…
İmam Ali’nin bu sözü de mağdurlara gelsin: “Haksızlığa karşı çıkmazsanız, hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.”
Bu konuya girdim madem, haftaya da devam edeceğim. Çünkü söyleyeceklerim bitmedi.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezWashington Uzlaşısı, Beijing Uzlaşısı, Londra Uzlaşısı 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAYM “vatandaşı koru” dedi… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025