Halil BERKTAY

[25 Kasım 2023] Net kırk yıl olmuş. Pek kimse hatırlamaz diye, özetlemek istiyorum. Bütün kurgu bir gemide geçiyor. Ünlü opera sanatçısı Edmea Tetua ölmüş. Benzersiz, ilâhî güzellikte bir sesi varmış. Temmuz 1914. Sanatçının dostları lüks yolcu gemisi Gloria N’ye doluşuyor. Napoli limanından yola çıkıyorlar. Ölünün küllerini, doğduğu Erimo adası civarında denize bırakacaklar.
O sırada dünya korkunç bir felâkete sürüklenmekte. 28 Haziran 1914’te Saraybosna Suikasti meydana gelmiş. Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip, Avusturya- Macaristan veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ı (ve karısını) öldürmüş. Büyük bir diplomatik kriz patlak vermiş. Herkes birbirine ültimatom yağdırıyor. Kimse geri adım atmayacak. Önce 28 Temmuz’da Avusturya-Macaristan, Sırbistan’a savaş ilân edecek. Onu, 4 Ağustos’a kadar İngiltere, Fransa ve Almanya izleyecek. Osmanlı devleti Kasım’da katılacak.
Dört küsur yılda 9 milyonu aşkın asker ölecek, 23 milyon yaralanacak. Yanı sıra, 7 milyon kadar sivil de can verecek.
Fellini’nin gemisi, bu gelişmelerle ilişkili amabambaşka bir evren. Daha nice opera sanatçısı, şan öğretmeni, orkestra şefi, aktör, sahne direktörü, başbakan, kont, prenses, grandük. Elitin eliti bir kesim. Sanki dönemin popüler resimli roman dizilerinde yaşıyorlar. Kâh komik kâh saçma olaylar birbirini izliyor. Kıskanç bir soprano (Ildebranda), Tetua’nın unutulmaz sesinin sırrını çözmeye çalışıyor. Bir Rus basso’su sadece sesiyle bir tavuğu hipnotize ediyor. Röntgenci bir İngiliz aristokratı, nemfomanyak karısını dikizlemekten zevk alıyor. Annesinin yanından ayrılmayan kıvırcık saçlı bir delikanlı, tayfaları baştan çıkarma peşinde. Bir başka tip, genç Harzok Dükası. Prusyalı bir şişko. Kör kızkardeşi, başbakan âşıkıyla birlikte, abisini mirastan mahrum bırakmanın yollarını arıyor. Ambardan pis bir koku yükseliyor. Meğer orada bir gergedan varmış da ihmal edilmiş. Yukarı çıkarılıyor, yıkanıyor ve suyu samanı tazelenip tekrar ambara indiriliyor. Üçüncü günün sabahı güvertede bir yığın Sırp kazazede beliriyor. Suikast sonrasında sallarla Adriyatik’i geçip İtalya’ya sığınmaya çalışırken, kaptan onları gemiye almış. Tam bir etnik, kültürel, sınıfsal karışım yaşanıyor. Bu Sırpları terörist sayan Harzok Dükası ve adamlarının somurtkanlığına rağmen, aristokratlar ve köylüler bir fasıl birlikte eğleniyor. Derken ufukta, Avusturya-Macaristan filosunun sancak gemisi beliriyor. Sırp mültecilerin iadesi isteniyor. Kaptan pazarlık yapıyor. Önce, Edmea Tetua’nın külleri Erimo yakınlarına saçılıyor. Ardından, Sırplar bir cankurtaran sandalına dolduruluyor. Avusturyalılara teslim edilecekler. Tam o sırada Sırplardan biri gemiye bir bomba fırlatıyor. Çıkan kargaşalıkta savaş gemisi ateş açıyor. Gloria N batarken bütün o soylular uygun adım sandallara yürüyor. Koridorlarda valizler yüzerken, üzerlerinde kelebekler uçuşuyor. Başından itibaren anlatıcı rolündeki genç İtalyan gazeteci Orlando’yu da, oraya nasıl geldiği belli olmayan gergedanla birlikte cankurtaran filikalarından birinde görüyoruz. Gergedan samanını yiyor. Mutlu. Orlando küreklere asılıyor. Ufukta kayboluyorlar.
* * *
Diyelim ki bunların hepsi, Federico Fellini’nin 1914 yılına konumlandırdığı barok fantezileridir; ya bugünkü Türkiye, 2023-2024 yıllarının Türkiyesi, kimin fantezisi o zaman? Biz de kendi absürd evrenimizde yaşamıyor muyuz? Kuşkusuz hiçbir komedi unsuru içermiyor. Çok daha kasvetli. Ama şu olayları bir düşünelim (fazla ayrıntılarına girmeksizin, sırf herkesin bildiği kadarıyla özetleyip sıralayacağım):
(a) 2022’nin son günlerinde, yani 14 Mayıs 2023 seçimlerinden dört buçuk ay önce, Ülkü Ocakları eski genel başkanı Sinan Ateş, evinin önünde öldürülüyor.
(b) Başta Devlet Bahçeli olmak üzere, bütün MHP üst kademesi olayı görmezlikten geliyor. Bir baş sağlığı dahi dilemiyor, üzüldük filân bile demiyorlar.
(c) Soruşturma sürecinde garip şeyler cereyan ediyor. Bir yığın bağlantı ve himaye ilişkisi ortaya çıkıyor. En azından bazı MHP’li politikacıların, Özel Kuvvet ile, yargıyla, soruşturma yetkilileriyle ve belki cinayetle ilişkisine dair işaretler beliriyor. Katili İstanbul’dan Ankara’ya iki Özel Kuvvet polisinin getirdiği öğreniliyor. Bir milletvekili katili evinde saklıyor. Öğreniliyor. Polis, savcılık adamın kapısına dayanıyor. En azından bir süre direniyor, vermiyor, arattırmıyor. Bazı şüphelilerin ifadesi ya alınmıyor veya kayıplara karışıyor. Hangi savcı görevli, hangisi tuhaf bir şekilde görevden alınıvermiş; bu da bir sis perdesinin ardında kalıyor.
(d) Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sinan Ateş’in ailesini arıyor, peşini bırakmayacağız diyor, güven veriyor. Devlet Bahçeli, güya Kılıçdaroğlu’nun o sıradaki çıkışlarına cevaben, “delikanlılarımı vermem, sıkıysa gel al” kabilinden savaşçı beyanlarda bulunuyor.
(e) Seçimden önce daha fazlası mümkün olmuyor anlaşılan. 14 Mayıs gelip geçiyor. Erdoğan yeni kabinesini kuruyor. Süleyman Soylu dışarda kalıyor. Sıradan bir milletvekili oluyor. İçişleri Bakanlığına Ali Yerlikaya geliyor. Selefinden farklı bir çizgi izlemeye koyuluyor. Cumartesi Anneleri üzerinden, belirli bir demokrasi jestinde bulunuyor. Tasfiye ettiklerinin “Soylu’nun adamları” olduğu yorumu yaygınlık kazanıyor.
(f) İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, 2023 Ekim ortasında HSK’ya (Hakimler ve Savcılar Kurulu), yargıda yozlaşmaya, bazı hakim ve savcıların para karşılığı karar aldığına dair bir ihbar mektubu yolluyor. Mektup basına sızıyor. Ortalık sarsılıyor.
(g) Ekim sonunda (yani iki hafta sonra), bu sefer gazeteci Tolga Şardan, MİT’in yargıda yolsuzlukları konu alan bir rapor hazırlayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunduğunu duyuruyor. Konuya yayın yasağı getiriliyor. Tolga Şardan gözaltına alınıyor. Birkaç gün sonra bırakılıyor.
(h) Anayasa Mahkemesi, Can Atalay’ın tutukluluğu konusunda “hak ihlâli” olduğuna hükmediyor. Salıverilme kararına uyulmuyor. Günler geçiyor. Yargıtay, AYM’nin kararını uygulamayı reddediyor (oysa reddedemez). Dahası, bir tür manifesto yayınlayıp, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunuyor.
(i) Bunun hukukta hiç yeri yok. AK Parti içinden de ciddi tepkiler doğuyor. Bu adımı kim, niçin, nasıl attırdı? Bu metni birisi mi yazıp Yargıtayın önüne koydu? Dikkatler, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Mehmet Uçum üzerinde toplanıyor. AKP içinde de bu kanının yaygın olduğu ve kendisinden pek hoşlanılmadığı konuşuluyor. Mehmet Uçum uzunca bir süredir AİHM ve AYM kararlarının bağlayıcı olmadığını savunmasıyla; bu doğrultuda çeşitli gerkçeler bulmaya çalışması ve zorlama yorumlar getirmesiyle tanınıyor.
(j) Kriz ortamında Mehmet Uçum, önce Yargıtayı kutlayan; Batı yanlısı liberal hukuk diye nitelediği mevcut hukuk düşüncesini kötülerken “millî ve yerli yargı”yı öven bir sosyal medya mesajı yayınlıyor. Arkasından bir diğer mesajla, kendisinin Yargıtayla ve Yargıtay metniyle herhangi bir ilişkisi olduğunu reddediyor.
(k) Kriz patlak verdiğinde Özbekistan’da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk demecinde önce AYM’ye sert çıkıyor. Fakat sonraki açıklamalarında daha yumuşak ve ortalayıcı bir söylemi benimsiyor. Yargıtayın yanında bir “taraf” olmak (öyle gözükmek) istemediğini imâ ediyor. Biz ancak “hakem” rolü oynayabiliriz diyor.
(l) Hepsinin üzerine, Cumhurbaşkanlığı Seçimi tartışması geri geliyor. Erdoğan bu konuda yeni bir demeç verip, 50+1 kuralının değişmesi gerektiği yolundaki görüşünü tekrarlıyor. Devlet Bahçeli derhal bir karşı-demeç veriyor (ancak böyle tarif edilebilir). 50+1 kalmalı diyor.
(m) Mehmet Uçum tekrar sahneye çıkıyor. 22 Kasım’da X’te yazıyor (eski Twitter). Herkese bir rol bahşediyor. AK Parti’yi, Cumhur İttifakı’nı ve Cumhurbaşkanını ayrı ayrı onore ediyor. (m1) AKP tabandır, kitle partisidir. (m2) Cumhur İttifakı millîdir, kurucu bir ittifaktır, Türkiye’nin beka ittifakıdır. (m3) Devam ediyor: Cumhur İttifakı “aynı zamanda başkanlık sisteminin ve demokratik meşruiyet esaslı seçim sisteminin TEMEL NORMunun belirleyici güvencelerinden biridir…” (m4) Ancak bundan sonra sıra, beş kısa sözcükle “Cumhurbaşkanı Erdoğan da ülke lideridir”e geliyor.
(n) Ben ne anladığımı söyleyeyim. Vurgu, Cumhur İttifakı (yani MHP’yle ittifak) üzerinde. Kendisinin büyük harfle yazdığı TEMEL NORM’dan da kastı, 50+1. Bu konuda geçmişte olduğu gibi bugün de, hep MHP lideriyle aynı fikirde. Görüşünü değiştirmiyor. Evet, Erdoğan lider. Ama liderliği Cumhur İttifakıyla kaim. Cumhur İttifakı da 50+1’le kaim. Bunu hatırlatıyor. Cumhurbaşkanına hatırlatıyor.
(o) Bütün bunların üzerine, Ülkü Ocakları Genel Bşkan Yardımcısı ve kardeşi, Sinan Ateş cinayetinde görevli savcıyı suçlayıp yıldırma girişimleri gerekçesiyle gözaltına alınıyor.
E la nave va. Ve gemi gidiyor. Türkiye gemisi yoluna devam ediyor.
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024