Halil BERKTAY
[22 Şubat 2020] Yokülke’de hukukun özerkliği kalmamıştı zaten. Böyle bir tartışma bile çoktan sona ermişti. Kuvvetler ayrılığı yerine kuvvetler birliği gelmiş oturmuştu. Tek bir Yönetici vardı. Gücünün sınırı yoktu. Alenen soruşturma, tutuklama, yargılama emri veriyor; savcılar ve mahkemeler de gereğini yerine getiriyordu. Basın da bunu kabullenmişti. Sadece, hangi kararda kimin daha çok söz sahibi olmuş olabileceği konuşuluyordu.
Zira O da medyadan, kendi partisi ve yakın çevresinden şu veya bu şekilde etkilenmekte; kâh birilerine, kâh diğerlerine kulak vermekteydi. Benzer bütün iktidarlarda olduğu gibi Yokülke’nin de güvercinleri ve şahinleri vardı. Arada sırada, kısmen farklı şeyler söyleyebiliyorlardı. O zaman iş kimin kendini daha önce ve/ya çok dinletebileceğine varıyordu.
Son yıllarda Yokülke’de, demokrasi ve insan haklarına yönelik her türlü faaliyet şaibeli sayılmaya başlamıştı. Muhalif bir kamuoyu yaratıp Anayasal düzeni yıkmaya yönelik bir kalkışma başlatacakları farzediliyordu. Dış güçlerle iltisak ve irtibatları özellikle araştırılıyor; ihanet dalı daha tomurcuklanmadan kesilmeye çalışılıyordu.
Nitekim böyle bir dizi dâvâ başlatılmış; sonunda hepsi fos çıksa da, sırf duruşma öncesi ve sırasında Kuzey efsanelerinden ithal edilen, aslen Neandertal kökenli Orman Cücelerinin yazdıklarıyla dahi etrafa ciddî gözdağı mesajları verilmesi sağlanmıştı. Üstelik bu dâvâlardan biri halen de sürmekteydi. Tek Tutuklusu da olsa, eskiden mızraklara geçirilip sokaklarda dolaştırılan kesik kafalarla, ya da çelik kafesler içinde kale kapılarına asılıp çürümeye terkedilen cesetlerle aynı ibret-i âlem işlevini karşılıyordu.
Ama örneğin İngiltere’de, en tepede sağda karikatürünü gördüğünüz Kaptan Kidd gibi korsanlar dahi, 1701’de Wapping’in kuzey kıyısındaki İdam Rıhtımı’na getirilip, suların en alçak seviyesinde diri diri darağacına çekildiklerinde, Thames Nehrinin üç gelgiti boyunca boğularak ölüme terkedilmelerinin ardından genellikle çıkarılıp toprağa veriliyordu.
Yokülke’de de, Tutuklu’ya reva görülen muamelenin sınırına gelinmişti artık. Ya da en azından, böyle düşünen güvercinler vardı. Hükümsüz hapisliği üç yıla yaklaşmıştı. Dışarıda, Yokülke’nin aleyhine oluyordu. İddianame tümüyle mesnetsiz olduğundan, mahkûmiyet de çözüm değildi. Ne yapılabilirdi? Çıkıp dertlerini anlattılar. Yönetici ikna oldu. Beraat ve tahliyeye hükmedildi.
Ne ki, yukarıdan tebliğ edilen bu karar, uygulayıcı konumundaki mahkemede açıklandığında kıyamet koptu. Yıllardır biriken mağduriyet duygusu kabarıp taştı. Bir takım ham ervah da mevcuttu, salonda veya etrafında. Bunlara Solcu deniyordu. Özel bir yaşam türüydü. Marx’ın 1815 Viyana Kongresi sonrasında Paris’te tekrar tahta çıkan Bourbon hanedanı için dediği gibi, “hiçbir şeyi unutmamış ve hiçbir şey öğrenmemiş”lerdi. Duracakları yeri bilmeleri; yeter deyip ateşkes yapmaları; “kahrolsunlar” istemezükçülüğünden ve “tek yol devrim” maksimalizminden vazgeçmeleri mümkün değildi.
Sosyal medyada ve her yerde, ânında “zafer” çığlıkları atmaya başladılar. Bu da bir faktör olarak devreye girdi. İktidarın zaten karardan hoşnutsuz şahinleri bunu fırsat bildi. Aldılar ve tekrar Yönetici’ye taşıdılar. Bakın, dediler, büyük bir yenilgi imajı oluşuyor. Zaafa düştüğümüz algısı yayılırsa kontrolü yitirebiliriz. İş sarpa sarmadan önlem almamız gerekir.
Kazandılar. Yönetici’yi bu sefer buna ikna ettiler. Hazırda tutulan B planı devreye sokuldu. Tutuklu, Tutuksuz olmuştu. Fazla sürmedi. Derhal başka bir iddiayla gözaltına alındı ve tekrar Tutuklu’ya dönüştü. Kimlik bunalımı yaşamasına bile fırsat kalmadı. Her şey aynı gün olup bitti. Sarsıntı fazla büyümeden normale dönüldü.
Yokülke’de siyaset bazen çok karmaşık gözüküyordu. Olmadık teoriler de icat ediliyordu bu yüzden. Ama aslında çok basitti.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024