Melih ALTINOK
Kuşkusuz ki insanların hata yaptıklarını, yanıldıklarını açık yüreklilikle söylemeleri ve özür dilemeleri erdemdir.
İşte bu yüzden özrü kabul etmemek de olmaz.
Ama kimi özürler vardır ki, çocuğunun evden kaçıp da otoritesini sarsmasından korkan dayakçı babanın her tokat seansından sonra gönül almasına benzer.
Geçtiğimiz günlerde, vakti zamanında tam boy resmini manşetten verip altına da “Vay şerefsiz” yazan mızmızın Ahmet Kaya’nın mezarı başından verdiği buram buram sahtekârlık kokan “helalleşme” mesajı da ikinci gruba giren salvolardandır mesela.
Bu satırları yalnızca, Fatih Altaylı’nın kendisini “Yüzümü asık gördüğünde neyin var diye sorduğu zaman yanıt vermezdim. Çünkü verdiğim yanıtta bir haber değeri görse onu bile gazete sütunları taşımaktan çekinmeyecek kadar sitcom yazarıdır” sözleriyle anlattığı, o vicdanına turp sıktığım zatı konuşmak için yazmıyorum elbette.
Zaten Perihan Mağden de, üzerine başka bir şey yazılamayacak kadar muhteşem belagatiyle bu “görevi” Taraf’ta yerine getirdi.
Ama Bay Özkök’ün hamlesinde vücut bulan, son dönemdeki otuz iki kısım tekmili birden müesses nizamın ideolojik bekçilerinin Kürt siyasal hareketi ve solla “yakınlaşması”nın üzerinde hassasiyetle durmak gerektiğini düşünüyorum.
Zira bazı ilişkiler hakikaten ayağınızı yerden kesebilir.
Reform sürecini sekteye uğratmak için giriştikleri mücadelede sol grupların ve Kürtlerin mağduriyetlerinden meşruiyet devşirme faaliyetleri, askerî vesayet rejimi için köprüden önce son çıkışa hızla yaklaştığımız günlerin arifesinde olmamız münasebetiyle olsa gerek, akıl almaz boyutlara ulaştı. Tavizin seviyesini yükselttikleri için de mağdurların gözünün boyanma riski enikonu arttı.
2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Abdullah Gül’ün önünü kesmek için eşinim başörtüsünden fiilen siyasi suç üreten ve arka cebinden uydurduğu 367 önerisinin devreye sokulmasını teklif dahi eden savcıya, Hatip Dicle’nin vekilliğini düşüren mülakatı için “Halbusü suç unsuru da yoktu” dedirten de budur.
Örnekleri say say bitmez. Vaktinizi almayayım.
Hangi kesimlerin tercümanı olduğu üzerine artık kelam etmenin abesle iştigal sayılacağı Sözcü gazetesinin dün, Şişli’deki sert polis müdahalesini “Vekillere biber gazı sıktılar” manşetiyle vermesi gibi, dizimsel bir okumanın ardından Osman Baydemir’in o veciz ifadesini tekrar etmeden geçemeyeceğimiz bu örnekler karşısında eskiyi hatırlamadan edemiyor insan.
Geçenlerde, “Toplumsa barış” adına Ergenekon ve Balyoz davalarının üzerine fazla gidilmemesi için, bu davaların KCK süreciyle eşitlenmesi talebinde, Kürt muhalefetinin desteğini sağlamak adına atılan bu adımları konuşurken sevgili dostum Fuat Uğur 28 Şubat sürecindeki sol güzellemesini hatırlattı.
Hakikaten ne çabuk unutmuşuz, bizleri de bin umuda gark eden ÖDP sürecinde, merkez medyanın kalemşorlarının, iktidardaki “irticacılara” karşı sırtımız nasıl sıvazladıklarını... Oylarını ÖDP vereceklerini açıklayıp, küçücük mitingleri manşetlere taşıdıklarını...
Ardından, “irticacılar” ışık söndürme eylemleri gibi etkinliklerle farkında olmadan desteklediğimiz post-modern darbeyle devrilip de yerlerine makul bir iktidar kurulduğunda, nasıl arkamıza geçtiklerini... Örneğin ölüm oruçlarında bizleri tekrar nasıl terörist ilan ettiklerini...
Of of, hep söylüyorum Çetin Altan haklı. Tekerrür eden tarih değil insanların aptallığı hakikaten. Ama yeter artık.
Ortodoks Türk solu için artık geç kalmış olabiliriz ama Kürt kardeşlerimiz, statükonun duyanı mest eden bu sirenlerinin, gayya kuyusuna doğru yürümeleri için bir tuzak olduğunu fark etmeliler.
Bir anda 17 yıl önce Meclis kapsında enik gibi enselerinden tutularak gözaltına alınan Kürt vekillerimizi hatırlayıp “açaydım kollarımı gitme diyeydim” tadında yazılar yazan gazetecilere, andıçları, akreditasyonun bedellerini falan da sormalılar.
Ya da geçenlerde Kandil’de arzı endam eden DJ Dobi’nin sinsi yakınlaşmasına kanmadan önce, kendisinden Kan Uykusu isimli savaşçı belgeselinde dekor olarak kullandığı, eli yaralı halde yakalanan ve öldürüldüğü iddia edilen PKK militanı Mahmut İlhan hakkında bildiklerini açıklamasını istemeliler. (Bkz. Yıldıray Oğur, Son Bakış. Taraf, 26.06.2011) Haberdar olup da yazmadığı “eylem planı”ndaki sorumluluğunuysa Mehmet Baransu yazdı zaten.
Evet, helalleşeceksek adam gibi bir kefalet talep ediyoruz. Çünkü size hiç güvenmiyoruz.
***
NOT: 2010 mayısındaki CHP Kurultayı’ndan Kemal Kılıçdaroğlu’nu sandalyenin üzerine çıkarak alkışladığını yazdığımda Oktay Ekşi bana çok ağır sözler sarf etmiş ve onca şahide rağmen olayı yalanlamıştı. Aradan birkaç ay geçtikten sonra kendisinin Meclis’te Kemal Bey’le görüştüğünü ve CHP’den aday olacağını söylediğimde bunu da kabul etmemişti. Ekşi bu olayın üzerinden bir yıl geçmeden CHP’den milletvekili adayı oldu, seçildi. Bugün de en yaşlı üye sıfatıyla Meclis’i açacak. Bense hâlâ gazeteciliğe devam ediyorum. Daha önce darbecilerle birlikte girdiği Meclis’e yeniden dönen Oktay Ekşi’yi basın locasından izleyeceğim. Sandalyenin üzerine çıkmadan, alkışlamadan. Göz göze gelirsek hafifçe başımı sallayacağım o kadar.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019