Sezin ÖNEY
Brüksel’den dönünce Ankara’da bir tezat gözlüyorum; Brüksel’de sokaklar karanlık, Ankara’da bir ışık seli yaşanıyor.
Ne var ki, “ışıklar” bir aydınlanmanın değil, tersine “kararmanın” göstergesi Ankara’da.
Haklar ve özgürlükler konusundaki tartışmalarda sürekli irtifa kaybediyor Türkiye. Başbakan Erdoğan’ın idam cezasının “geri getirilmesi”, açlık grevlerinin “şantaj, şov ve blöf” olduğu ile ilgili sözleri, çok da hesaplı bir “rota değişikliğine” işaret ediyor.
Daha önce yazmıştım; Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı/ Başbakanı (veya dönüşümlü olarak bir o görevi bir diğerini yapma gücüne sahip olduğu için bu sıfatların her ikisini de taşıyan) Putin’e, “Bizi Şangay Beşlisi’ne alın, Avrupa Birliği’ni boş verelim” demişti.
Şangay Beşlisi örgütlenmesinin, Rusya ve Orta Asya coğrafyasındaki otoriter/totaliter rejimlerin, evrensel hak ve özgürlüklere ilişkin kurallar ve değerleri çiğnemek için bir “dayanışma yapısı” olmaktan öte bir anlamı yok.
Hatta, Erdoğan’ın geçen temmuzdaki bu “heves beyanından” birkaç hafta sonra, International Federation for Human Rights (Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu FIDH), Şangay Beşlisi’nin, “insan hakları ihlalleri için bir araç olarak işlediğini” açıkladı.
FIDH, 1922’de kurulmuş, 100 ülkeden, 164 üyesi olan, insan hakları örgütlerinin biraraya geldiği bir federasyon. Şangay Beşlisi’yse, 2001’de kurulmuş, Tacikistan, Rusya, Çin, Özbekistan ve Kırgızistan’ı biraraya getiriyor.
FIDH, tüm hükümetlerden bağımsız olarak çalışıyor ve başta Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesiolmak üzere, BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi ile BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme gibi, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan, geliştiren belgelere saygı duyulmasını sağlamak için çaba gösteriyor.
Şangay Beşlisi ise, kendi anlaşmalarını, kendi kaidelerini esas alarak ve kendi “hukukuna” dayanarak, uluslararası insan hakları hukuku çerçevelerini hiçe sayma gücünü kendinde buluyor.
Böylelikle, terörizmle savaş, ayrılıkçılarla mücadele gibi kavramlar (bahaneler) kullanılarak, haklar ihlal edilebiliyor.
“İstikrar” karşılığı hak ihlalleri; ne güzel anlatıyor Türkiye’nin bugünkü hâlini.
Zihnen Şangay Beşlisi’nin altısı olmuşuz bile.
Başbakan Erdoğan, son bir yıldır, bir yandan özelde Avrupa Birliği’ni, genelde Avrupa’yı satır arasında aşağılayan, hor gören; öte yandan da, tam olarak AB’yi “çöpe atamadığı” için (henüz), dozunda idare eden bir politika benimsedi.
Ancak, Kürt Meselesi’ne yönelik benimsediği sert tavırla beraber, Erdoğan’ın kendi “insan hakları” felsefesini oluşturmakta olduğundan korkuyorum. Son iki yazımda değindiğim “Tepkisel Modernlik” tam da bu felsefeye denk düşüyor işte.
Cuma sabahları Açık Radyo’da Can Tonbil ile beraber program yapma şansına sahip olduğum Ömer Madra, “Reaksiyoner Modernizm”in belki de, bahsettiğim teze daha uygun bir kavram olduğunu söyledi.
Ben, henüz Jeffrey Herf’in, Nazizm’in yükselişinde Almanya’nın siyasi “ruh hâli” ile ilgili 1984’te ortaya attığı bu tezin Türkiye karşılığının “Reaksiyoner Modernizm” olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar “saldırganlaşmadı” daha yeni yeni serpilmeye başlayan bu Erdoğan felsefesi.
Ama; kentsel dönüşüm gibi bir “çılgın projeyle” fiilen “özel mülkiyet hakkı” ortadan kaldırılırken, Kürt Sorunu’nda çözüm umudu tamamen yok olmuşken... Bir beş yıl içinde ne olur?
Brüksel’de geçtiğimiz günlerde katıldığım bir toplantıda, dünyanın uluslararası “hak” mahkemelerinin her birinden bir yargıç vardı.
Uluslararası Adalet Divanı’ndan Antônio Augusto Cançado Trindade, Inter-Amerika İnsan Hakları Mahkemesi’nden Margarette May Macaulay, Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi’nden Gerard Niyungeko ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Linos-Alexendre Sicilianos; bu yargıçların hepsinin “idealizmi”, beni son zamanlarda bulunduğum toplantılarda en çok şaşırtan şeylerden biri oldu.
Bir yandan, dünyanın en saygın mahkemelerinde, hak talepleri için örgütlenen taban hareketlerini, parasız eğitim hakkını, insan onurunu, uluslararası mahkemelerin güçlendirilmesini savunan yargıçların görev alması güzel.
Öte yandan da, eğer yargıçların “idealist” kaldığı bir dünyada yaşıyorsak, bu kadar “muhafazakârlaştıysak” yandık.
Muhafazakâr derken, tam da Şangay Beşlisi örneğinde olduğu gibi bir tarzdan, yani “altta kalanın canı çıksın” anlayışından, “at gözlüğü” takan ezici ve zalim bir duyarsızlıktan ve bunun da “Batı’nın ikiyüzlülüğünden yakınma” ve “bizim toplumsal değerlerimiz/ ulusal çıkarlar” kisveleriyle meşrulaştırılmasından bahsediyorum.
Jamaikalı Yargıç Margarette Macaulay, Karayipler’de hâlâ “idam cezası” olmasının, “bölge” ülkelerinin, Kuzey ve Güney Amerika’da “uluslar-üstü” geliştirilen çerçevelerin bir parçası olmasını engellediğini anlatıyordu
Macaulay’ın bahsettiği bu çerçeveleri yabana atmayalım; “insan onuru” gibi bir kavramı, biraz da Güney Amerika’ya borçluyuz.
Afrika’ya gelince; Yargıç Niyungeko’nun detaylandırarak anlattığı bölgesel insan hakları kurumlarının, etkileyici teferruattaki yapısı ve işleyişlerini, tüm zorluklara rağmen oluşturulan idealist içtihadı bilseydi Başbakan Erdoğan, herhalde, Şangay Beşlisi ile Türkiye’nin adını beraber anmaktan utanırdı.
Diye umuyorum...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024 - Etki Ajanlığı Yasaları: Ne, nerede, nasıl?
20.05.2024
Yazarlar
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Sadece bizde degil, tum dunyada kadina karsi siddet var, diyerek bir yere varilmaz Sayin yazar. Bir kere bizim yargi sistemi, esini sevgilisini olduren erkeklere, "hafifletici" nedenler icad ederek ceza indirimi yapan bir sistem. "Sen erkek degilsin" diyen esini 44 yerinden bicaklayan adama erkeklik gururu incindigi icin ceza indirimi veren bir yargi sistemi varken dunyanin oteki ulkelerini ornek gostermek hangi akla hizmettir. Bu ulkenin kulturunde bir yozluk oldugunu gormemezlikten gelemeyiz. Ustune gidilmesi gereken baska bir neden de AK Partili devlet adamlarinin, imamlarin hatta tesetturlu kadinlarin bir kisminin kafayi ozgur dusunceli kadinlara takmis olmasi. Bir kadinin ne giyecegine, nasil davranacagina, hayatini nasil yasayacagina karar vermek hakkina veya yetkisine sahip olduklarini sanan bir Cumhurbaskanimiz da var. Daha iki gun once feministlere veryansin ediyordu. Bu yazinizda bu onemli nedenleri es gecmissiniz.