Sezin ÖNEY
Bugünlerde, Amerika’da polis şiddetini protesto eden gösteriler ardı ardına gerçekleşiyor.
Önceki gece New York’ta yaşanan protestolarda, üzerinde, son dönemde polis şiddetinden dolayı öldürülenlerin adlarının yazılı olduğu tabutlar taşındı. Bu seferki protestoları başlatan, Eric Garneradlısiyah bir adamın, beyaz bir polis tarafından boğularak öldürüldüğü olayın soruşturmasında takipsizlik kararı verilmesiydi.
ABD’deki istatistiklere baktığımızda, nüfusun yüzde 13’ünü oluşturan siyahlar, tutuklanmaya, polis şiddetine kurban gitme ve idama mahkûmiyete, nüfusa oranlarını katlayan ölçekte maruz kalıyor.
Buna karşılık, sorumlular da suçu birbirine atıp duruyor. New York’ta Polis Sendikası adına açıklama yapan Patrick Lynch, “polise emir verenleri” suçladı; “Biz, bize emir verenlerin kanunlarını uyguluyoruz” dedi. Lynch, polislerin sadece işlerini yapmaya çalıştığını ve Garner’ı öldüren polisin “örnek bir memur olduğunu” öne sürdü. New York Belediye Başkanı Bill de Blasioise, polislerin “daha iyi iletişim kurabilmeleri ve sakin kalabilmeleri için” eğitimden geçirileceklerini açıkladı ve ekledi; “Siyah hayatlar da, beyaz hayatlar kadar değerli”.
ABD Başkanı Obamada, “İdeallerimizle kanunların günlük olarak uygulanması arasında dağlar kadar fark olması nedeniyle haksızlığa uğradığını hisseden çok sayıda Amerikalı var” dedi. Birleşmiş Milletler’den uzmanlar ise, hem Garner hem de Missouri’de polis tarafından öldürülen Michael Brown’un davalarında, fail polisin beraat ettirilmesini eleştirdi.
ABD’de polis şiddeti sorunu derin; Türkiye’de ise, çok benzer şeyler yaşanmasına rağmen, sorumluluk üstlenmesi gerekenler suçu birbirlerine atmaya dahi tenezzül etmiyor. Utanmazca, polis şiddeti kurbanları ve ailelerini suçluyorlar. Obama’nın çıkıp da, herhangi bir kurbanın ailesini “meydanlarda yuhalatması”, bugün ABD’de de birçok kentte taş üzerine taş kalmamasına neden olacak, hem siyah hem beyazları, her kesimi ayaklandıracak bir galeyana yol açardı.
Bir de, ABD’de, kamuoyu polis şiddetinin neden arttığını sorgulayıp, sebep- sonuç ilişkileri kurmaya çalışıyor. Mesela, “polisin askerleşmesi” kavramı...
Polisin askerleşmesi, son dönemde sıkça tartışılıyor. Irak’ın işgali ertesi, ABD’deki güvenlik kaygıları nedeniyle polise ağır silahlar verilmesi, askerî teçhizatla donatılmaları, hatta askerî araçlar kullanarak ve askerlerinkileri andıran üniformalara bürünmeleri eleştiriliyordu.
Amerikan ordusu tarafından Irak ve Afganistan’da kullanılması için yapılan “üretim fazlası” askerî araçlar, silahlar, polislere dağıtılmıştı. Dahası, polisler, askerî taktikleri benimsemeye ve artan sayıdaki baskınlarında bu tip taktikleri kullanmaya başlamıştı.
New York Times’dan Matt Apuzzo, Obama döneminde polislere, “onbinlerce makineli tüfek, yaklaşık 200 bin cephanelik, binlerce kamuflaj ve gece görüş teçhizatı, yüzlerce susturucu, zırhlı araç ve uçak” tahsis edildiğini yazmıştı. Polisin gerçekleştirdiği “askerî taktikli baskınların” sayısı da, bir yılda 80 bini geçmişti.
ABD’de olan biten orada kalmıyor; Türkiye gibi, polis şiddetinin son yıllarda her türlü toplumsal olayda orantısız biçimde yaşandığı ülkeleri de etkiliyor. Türkiye’de polisin Gezi’de ve sonrasında, ülkenin her tarafında uyguladığı orantısız şiddetin hesabı hâlâ verilmedi, verilmiyor. Buna karşılık, ABD’deki polis şiddeti, Türkiye’deki olayların sorumluluğunu üstlenmesi gerekenler tarafından, “Batılı ülkelerde de var” diye “örnek” gösteriliyor.
İşin vahimi, önümüzdeki yıllarda “polislerin askerleşmesi” meselesine, bir de, “insansız hava araçlarının” şehirlerin semalarında, hem istihbarat hem de şüphelileri etkisizleştirme için kullanılmaları gibi yeni boyutlar ekleneceğe benziyor.
Türkiye, “liselerde zorunlu Osmanlıca”yı tartışırken, Berkin Elvan’ın ailesi gene boynu bükük bırakılıyor ve acılarına acı ekleniyor. Daha fenası, gelecek yıllarda lise çağında hiçbir çocuk, orantısız şiddet kurbanı olmayacak diyemiyoruz.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kopukluk ve “Anadolu Kırılması”
25.04.2025 - Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Vedat Aslan
SP için Ulusalcı Sol demek düşünsel bir cehalettir. Avrupada ulusalcı sol kavramı sadece nazi partisi ve ona yakın duran çevrelerce kullanılmıştır. Günümüzde böyle bir saçmalık sadece türkiyede kullanılmaktadır. Bence avrupadaki spler için ulusalcı sol tabirini kullanmak ülkemizde kendini ulusalcı sol olarak tanımlayan statükocu faşist grupları meşrulaştırmaktır.