Akif BEKİ
128 milyar doların nerede olduğunu sorunca iktidar önce kızdı. Sonra o paranın kaybolmadığını, yerinde durduğunu ama kılık değiştirdiğini, daha sonra da yer değiştirdiğini söyledi.
Kayıpları aramaya başlayınca sizin de aklınıza gelmiştir: Peki 3Y nerede?
Arama ilanı verilecekse sırada daha çok kayıp var.
Onlar da tebdil-i mekanda ferahlık bulmaya mı gitti, tebdil-i kıyafetle kimliklerini gizleyip hafiyeliğe mi çıktılar?
3Y'nin akıbetine bu gözle bakınca mesele aydınlanıyor. Üçünün de bir yere gitmediğini, gözünüzün önünde durduğunu görüveriyorsunuz.
AK Parti, 3Y dediği yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele vaadiyle iktidara gelmişti.
Ticaret Bakanlığından yeni ayrılan Ruhsar Pekcan'ın dosyası kabardıkça kabarıyor.
Son olarak kendisine bağlı gümrüklerde şirketine vergi avantajı ve devletten hatırı sayılır teşvik desteği sağladığı, ev tadilatını da bakanlığa ödettiği anlaşılmıştı.
Şirketinden bakanlığına dezenfektan satın aldırması bile başlı başına yeterdi. Ama Meclis soruşturmasına AK Parti yanaşmıyor.
Parti Sözcüsü Çelik açıkladı, çünkü muhalefetin dediğiyle hareket etmeme hakları var.
Yani bakmayın siz, görüntü aldatıcı. AK Parti'nin yolsuzlukla mücadele azminde bir değişiklik yok, yerli yerinde duruyor.
Aslında yolsuzluklarla, haksız kazançla, görevi kötüye kullanma ve çıkara alet etmelerle çok güzel mücadele edecekler. Ancak muhalefet şeytanı işin içine karışarak engelliyor, dürterek bırakmıyor.
Pudra şekerci Genel Merkez Büro Elemanı, AK Parti'ye 3 bin lira maaş için değil çıkar temini için, kapılar açılsın diye girdiğini itiraf etmişti. Ama o da muhalefete takıldı.
AK Parti, muhalefete uymamak için hangi kapıların açıldığını, hangi çıkarların sağlandığını, içkiyi kokaine ve dahi suluyu kuruya kattıran değirmenin suyunun nereden geldiğini soramıyor, savcıya polise sorduramıyor.
Hep muhalefet yüzünden, yoksa iktidara kalsa haramzadelerin burnundan fitil fitil getirecek.
E yoksullukla mücadele deseniz, o irade de yer değiştirdi, kaybolmadı ki...
AK Parti, yoksullukla mücadele sorumluluğunu, Diyanet hutbeleri aracılığıyla devletten millete devretti. Artık, sadaka ve zekatlarla birbirine halk bakıyor, sevabını da halk kazanıyor.
Birbirine göz kulak olan toplum düzenine, devlet de destek ve teşviğini esirgemiyor. En son, tam kapanmada esnafa devlet desteği olsun diye çek yasası yetiştirildi.
Devlet, vatandaşın birbirinden alacağını erteledi. Parası çıkışmayan borçlu çekini ödemeyecek, o rahatlayacak. Altta kalan alacaklı ise yanacak. Fakat ona da devletten birer çuval patates ve soğan hibesi var.
E insaf, kör olmayın da görün bu yoksullukla mücadeleyi!
Yasaklarla mücadeleye gelince...
Ona ayrı başlık açtım, aşağıda.
Ferman buyurma yetkisi
Eskiden sadece kanunla, Meclis tarafından yasak konabiliyordu.
Artık tek imzalı Cumhurbaşkanı kararı, kararnamesi bile gerekmiyor. İçişleri Bakanı sözlü, Emniyet Genel Müdürlüğü yazılı talimatla kanunda yer almayan yasaklar koyabiliyor.
Bakınız; 'tam kapanma boyunca sağlığa zararlı içki yasağı' ile 'polis müdahalesini cep telefonuyla çekme yasağı'.
Polis ne yapacak da kimse görmesin isteniyorsa artık...
Hepsi, halkımızın Anayasa'daki 'demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti'nde yaşaması için.
Taha Akyol pazar yazısında hatırlattı; bütün yetkileri Yıldız Sarayı'nda toplayan Sultan Abdülhamid devrinde bile kanunlar, Danıştay'dan geçiyordu.
Padişahın ferman çıkarma yetkisi dahi denetim altına alınmıştı.
Kanun yapma tekeli Meclis'e geçtikten sonra da Meclis, denetimsiz bırakılmadı. Cumhurbaşkanının veto ile iade, yargınınsa Anayasa'ya uygunluk açısından iptal etmek gibi denetleme yetkileri var.
Kanun koyucu yasama organı bile kanun uygulayıcı yürütme ve yargı erklerinin denetimine tabiyken yürütmenin denetimsiz kalması düşünülebilir mi?
Çek yasası, ayaküstü ve başa buyruk hazırlandığı için ticari hayatı kilitledi. İlk kez bir kanun, önce Bakanlık duyurusu ve ardından Resmi Gazete'de tebliğ yayınlanarak düzeltildi. Meclis'in tekelindeki yetkiyi idare kullandı.
AK Parti'nin, yasaklarla bu denetimsiz mücadelesinin nasıl süreceğini merak ediyorsanız, gözünüzü tam açacak bir eser var.
Taha Akyol'un muazzam bir emek ve birikimle kaleme aldığı son kitabı: "Kuvvetler Ayrılığı Olmayınca/Otoriter Demokrasi: 1946-1960".
Tek partiden çok partili sisteme geçiliyor, iktidar CHP'den Demokrat Parti'ye el değiştiriyor. Ama muhalefetteyken kuvvetler ayrılığını savunanın, iktidardayken kuvvetler birliği istemesi değişmiyor. Denetimsiz ve muhalefetsiz tek kuvvet olma hevesi değişmiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025