Akın ÖZÇER
9 mayıs perşembe günü, Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman’ın, Quai d’Orsay’deki Bakanlık binasından tam 63 yıl önce yaptığı konuşmanın yıldönümüydü. Eski Kıta’yı barış temeli üzerinde birleşme hedefine götürecek ilk adımı atmaya davet eden ve yakın tarihe “Schuman Bildirgesi”olarak geçen o konuşma, Milano Zirvesi’nden (1986) bu yana “Avrupa Günü” olarak kutlanıyor.
Sözkonusu ilk adım, milyonların yaşamına mal olan iki dünya savaşı başta olmak üzere Fransa ve Almanya’yı seksen yılda üç kez karşı karşıya getiren husumetin ortadan kaldırılmasıydı. Bu hedefe bir yıl sonra, bildirgede önerilen Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (AKÇT) kurulması ile varılacak ve Avrupa Birliği’ne giden yol ardına kadar açılacaktı.
Akla çağrıyı, kaba kuvvetin yerine koymak
İsviçreli Profesör Henri Rieben, 9 Mayıs 1950’yi başlı başına bir devrim sayıyor ve “kaba kuvvete başvurmayı, akla çağrıyla değiştirmek” olarak tanımlıyor. Savaşın yaralarının daha tamamen sarılamadığı, Marshall Planı’na karşın çökmüş ekonomilerin ayağa kaldırılamadığı ve ideolojik temelde yeni bir bloklaşmanın baş gösterdiği bir ortamda, Eski Yunan’dan bu yana süren savaş kültürü ve intikam geleneğine son vermek büyük bir devrimdi elbette.
Avrupa Birliği’nin (AB) özellikle bu yönünün ön plana çıkarılmadığı Türkiye’de medya Schuman Bildirgesi’ne, barıştan çokça konuşulduğu bu dönemde bile yeterince yer vermiş değil. Bu tesbite belki ülkeleri barış temelinde biraraya getirmekle terör örgütlerine silah bıraktırmanın aynı şey olmadığı gerekçesiyle itiraz edilebilir, ama aynı felsefi temele dayandığına kuşku yok.
Çeşitlilik içinde birarada
Aklın gereği, Avrupa’da ülkeleri barış temelinde biraraya getirmekse, yolu da AB’nin 2000’de kabul ettiği, Latince “in varietate concordia” yani “çeşitlilik içinde birarada olma” ilkesini benimsemek. Bu ilke sadece üye ülkelerin AB içinde çeşitliliğini vurgulamak için kullanılmıyor; ayrıca özellikle kendi içlerinde uygulamaları ve yaşama geçirmeleri gereken ortak demokratik değerleri temsil ediyor.
Türkiye’nin bu ilke bağlamında yükümlülüklerine bakıldığında, bunların yeni anayasa kapsamında tartışılan konular olduğu görülüyor. Örneğin tüm yurttaşlar arasında eşitliği sağlayan, onların varsa anadil veya din ve mezhep farklılıklarını güvence altına alan, anadilde eğitim gibi temel hak ve özgürlüklerini benimseyen ve asgari düzeyde de olsa yerelleşmeyi yaşama geçiren bir anayasa.
Sonuç olarak AB’nin Eski Kıta’da barışı herkesi ortak demokratik değerler etrafında biraraya getirerek sağladığının, barış ve demokrasinin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunun altını çizmekte yarar var.
Ayrışmaya karşı güvence
Türkiye’de evrensel demokrasiye karşı çevreler Helsinki Zirvesi’nden bu yana AB ölçütlerinin, yani ortak demokratik değerlerin ayrışmaya yol açtığı propagandasıyla toplumun beynini yıkıyor. Bugün çözüme karşı çıkanlar da, yeni anayasayı bloke edenler de genelde bu yaklaşımla hareket ediyor.
Böyle olsaydı, 1986’da AB üyesi olan İspanya çoktan iki-üç parçaya bölünmüştü. Oysa son aylarda Katalunya’nın başını çektiği ayrılıkçı girişimler en son üç gün önceki gibi, Anayasa Mahkemesi duvarına çarpıyor (ayrıntılar için bkz. www.hispanatolia.com). Bir üye ülkenin özerk bölgesinin tek yanlı bir kararla bağımsızlık ilan etmesi hâlinde AB üyesi olması mümkün değil zaten.
Avrupa’ya bakıldığında, anlaşarak ayrılan Çek Cumhuriyeti ve Slovakya dışında bölünen tek ülkenin ortak demokratik değerleri benimsemek şöyle dursun, yönetimi soykırıma varan ciddi insan hakları ihlallerine yol açmış bulunan Eski Yugoslavya olduğu görülüyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin bütünlüğünü güvence altına almanın yolu da mevcut çözüm sürecine, kuşkusuz ortak demokratik değerler temelinde, destek vermekten geçiyor. Ama bunu yaparken nüanslar üzerinden bölünmemek ve hep birlikte hareket etmek de önem taşıyor.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018