Alper GÖRMÜŞ
Al Jazeera Turk’ün 28 Şubat dosyası için kaleme aldığım, Serbestiyet’in de alıntıladığı yazı, “28 Şubat gazeteciliğini sadece kendi döneminde olup bitmiş bir kötülük olarak değil, bugünün gazeteciliğini de etkileyen bir kötülük olarak düşünmeliyiz” cümlesiyle bitiyordu.
Tevafuka bakın ki, 28 Şubat’ta koçbaşı görevi gören gazetelerden biri olan Hürriyet, olayın yirminci yıldönümünde benzer bir performans sergilediği gerekçesiyle ülkenin cumhurbaşkanı tarafından “terbiyesizlik ve seviyesizlik”le suçlanıyordu.
“Karargâh rahatsız” başlığının, hafızalara mıh gibi çakılmış “Genç subaylar tedirgin” manşeti üzerinden 28 Şubat tarzı gazeteciliği çağrıştırdığı açık... Peki, o tarz gazetecilikle bir ve aynı mıdır? Yani Hürriyet tıpkı o günlerdeki gibi askerleri siyasete müdahale için cesaretlendirmek, kışkırtmak mı istemektedir? Böyle bir pozisyonda mıdır?
Ben, karşımızdaki tablonun zâhirine baktığımda, evet, bir 28 Şubat medyası görüntüsü görüyorum... Fakat bâtınına baktığımda gördüğüm, çok daha nüanslı bir şey... Sadece gazete ve haberi açısından değil, hadisenin öteki aktörleri açısından da öyle...
Bu yazıda Hürriyet’in, etrafında fırtınalar kopartılan “Karargâh rahatsız” haberinin dört aktörünün performanslarını özetlemeye çalışacağım.
Hürriyet’in haberindeki sorunlar
Hürriyet’in haberiyle ilgili olarak öncelikle şu sorunun cevabını vermeliyiz: Haber, manşet cümlesinde olduğu gibi (“7 eleştiriye 7 yanıt”) devam sayfasında da nötr bir başlıkla sunulsaydı ortalık bu kadar gerilir miydi?
Şüphesiz ki gerilmezdi... Bunun böyle olduğunu, habere veryansın edenlerin manşet cümlesini görmezlikten gelip sırf iç sayfadaki “Karargâh rahatsız” üzerinden çalıştıklarına bakarak dahi anlayabiliriz... O nedenle önce, “sadece Genelkurmay’ın eleştirilere verdiği cevaplara aracılık ediyorum”u imâ eden “7 eleştiriye 7 yanıt” başlığı ile; ister istemez yakın tarihi çağrıştırdığı için “askerleri hükümete karşı kışkırttığı” izlenimi veren “Karargâh rahatsız” başlıkları üzerinde durmamız, onları tahlil etmemiz gerekir.
Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren dünkü (28 Şubat) yazısında böyle bir tahlil denemesine girişiyor ve hem iki başlık hem de Hande Fırat ve Hürriyet yazıişleri arasında bir ayrım yapıyor:
“Hürriyet gibi iyi sabıkası bulunmayan bir gazetede ‘Karargah rahatsız’ diye bir manşet atmak, gün ortasında hırsızlık yapmak kadar aymazca bir iştir. Ve gazetenin yazı işleri o aymazlığı yapmıştır. Haber Hande Fırat imzası taşıyor. Hande Fırat imzalı bir haberden böyle bir aymazlık üretmek apayrı bir maharete sahip olmayı gerektirir.”
Yani Taşgetiren, içerde o başlık olmasaydı, o manşet bir “28 Şubat manşeti” olarak görülemezdi ve görülmemeliydi demek istiyor ki, bence de işin doğrusu bu.
28 Şubat tarzı haber oluşturma süreci
Peki, o zaman haber tümüyle sorunsuz mu sayacaktık? Hayır. Haberin oluşturulmasında kullanılan “teknik”le askerlerin 28 Şubat döneminde (ve AK Parti’nin asker vesayeti altında çalıştığı dönemde) kamuoyuna seslenmek için kullandıkları “teknik” arasındaki benzerlik nedeniyle yine sorunlu olacaktı.
Bu son söylediğimi biraz açmalıyım...
Sözünü ettiğim dönemlerde “adı açıklanmayan yüksek rütbeli komutan”lar kamuoyuna vermek istedikleri mesajlar için bir ya da birkaç gazeteciyi davet ederler, gazeteci ya da gazeteciler de söylenenleri kendi cümleleriyle aktarırlardı.
Gerçi, Hürriyet adına yapılan ilk açıklamada haberin oluşturulması süreci için farklı bir iddia öne sürülmüş, şöyle denmişti:
“Gazetemizin Ankara Temsilcisi Hande Fırat, habercilik amacıyla Orgeneral Akar’a yönelik söz konusu eleştiri ve suçlamaları Genelkurmay Başkanlığı İletişim Dairesi’ne sormuş, aldığı yanıtları da yine gazetecilik ölçüleri içinde haberleştirmiştir.”
Böyle denmişti ama, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın hadisenin dördüncü günündeki şu sözleri, sürecin öyle cereyan etmediğini gösteriyor (Hürriyet, 28 Şubat):
“Hürriyet olarak keşke Hulusi Paşa ve karargâhına şöyle deseydik: Hey Paşalar! Eğer bazı kesimlerin sizi haksız yere eleştirdiklerini düşünüyorsanız... Bu eleştiriler karşısında rahatsızsanız... Bu eleştirilere bir cevap vermek istiyorsanız... Ya çıkın adınızla, sanınızla açıklama yapın, ‘Bu eleştiriler şu şu açılardan yanlıştır’ deyin. Ya da biz bu işte yokuz.”
Buradan da anlaşılabileceği gibi, Genelkurmay gazeteyi ve gazeteciyi seçmiş, mesajlarını onun üzerinden vermiştir. Tıpkı 28 Şubat gazeteciliğinde olduğu gibi.
Bence “Karargâh rahatsız” aymazlığının yanısıra Hürriyet’in haberini problemli hale getiren ikinci nokta da bu.
İktidar medyasının ‘cunta’ iddiası
Haber Hürriyet’te yayımlanır yayımlanmaz, iktidar yanlısı gazetelerde ve köşe yazılarında, haberin neresinden çıkartıldığı anlaşılamayan bir iddia peydahlandı. Buna göre, Hürriyet’in haberinin kaynağı Genelkurmay karargâhı ya da bizzat Genelkurmay Başkanı değil, ordu içindeki bir cuntaydı. Takiben, savcılık da haberde sözü edilen karargâhın cunta karargâhı olabileceği şüphesiyle soruşturma başlatıldığını açıklayınca iş biraz daha tuhaflaştı.
Soruşturma, iktidara yakın medyadaki öforiyi daha da artırdı: Hürriyet, bu kaynak ya da kaynakları açıklamalı, ordu içindeki cuntayı ifşa etmeliydi, aksi takdirde Hande Fırat ve Hürriyet layık oldukları cezalara çarptırılmalıydılar.
Ne manşete eşlik eden ve “7 soru”yu onun cevapladığı ima edilen Hulusi Akar fotoğrafı, ne de tepkiler üzerine yapılan kurumsal açıklamada kaynağın Genelkurmay İletişim Dairesi olduğunun belirtilmesi iddia sahiplerini durdurabildi.
Gazeteci Avni Özgürel işi bir adım daha ileri götürerek, manşetin, Genelkurmay Başkanı’na yönelik bir kuşatma harekâtının parçası olduğunu öne sürdü. Çünkü bazı iç ve dış güçler Cumhurbaşkanı ile iyi geçinen bir Genelkurmay Başkanı istemiyorlardı ve Akar böyle bir genelkurmay başkanıydı.
Tabii bütün bu iddialar, hadisenin dördüncü gününde, Genelkurmay’ın, “bir basın mensubuna bilgilendirmede bulunan” karargâhın kendi karargâhları olduğunu açıklamasıyla birlikte bir anda berhava oluverdi.
Genelkurmay susarken gazete kıvranıyordu
Hadisenin dördüncü gününde (28 Şubat), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sitelerinden duyuracaklar” demesinden birkaç saat sonra gelen Genelkurmay açıklaması, tabii çok geç bir açıklamaydı.
“Cunta değil, biz konuştuk” demeyip gazeteyi dört gün boyunca kıvrandıran ve bunu demek için Cumhurbaşkanı’nın meseleye el atmasını bekleyen Genelkurmay tablosu, Hürriyet’çileri haklı olarak kızdırmış ve üzmüştü. Ahmet Hakan, açıklamanın geldiği günün sabahında, gazeteden şöyle seslenmişti Genelkurmay’a:
“Hulusi Paşa! Neden susuyorsunuz? Konuşsanıza! Desenize: ‘Hürriyet’teki haberin arkasında biz varız. O haberle biz, Genelkurmay’a yönelik haksız eleştirilere cevap verdik.’ Konuşsanıza Hulusi Paşa Neden susuyorsunuz ki. (Desenize): ‘Bizim yaptığımız açıklamayı çarpıtmak kimseye bir şey kazandırmaz... Bizim üzerimizden Hürriyet’e yüklenmek, Hürriyet’e büyük haksızlıktır... Hulusi Paşa!
İşin doğrusunun bu olduğunu bildiğiniz halde... Neden susuyorsunuz? Konuşsanıza. Nedir sizi hakkı söylemekten alıkoyan? Nedir?”
Haksız mı Ahmet Hakan? Haklı tabii... Neyse, belki Hürriyet “bir musibet bin nasihatten evladır” düsturunca bu hadiseden nihayet gerekli dersleri çıkartır da, bir daha 28 Şubat usulü haber oluşturma süreçlerinin dışında tutar kendisini.
Cumhurbaşkanı ve hükümet boyutu...
Meselenin Cumhurbaşkanı ve Hükümet boyutuna gelince... Orada da, başta “başörtüsüyle ilgili kararda hükümet bizim görüşümüzü almadı” serzenişi olmak üzere, verilen mesajların sahiplerine herhangi bir şey söylemeyip sadece o mesajları taşıyan gazeteye yüklenmek gibi bir sorun var.
Öyle ya, iktidar her zaman “askerler şikâyetlerini kamuoyuna değil, tâbi oldukları hükümete bildirmeliler” demiyor muydu?
Hadi diyelim başörtüsü dışındaki altı maddede hükümetle ilgili herhangi bir rahatsızlık dile getirilmiyor. Fakat başörtüsü öyle mi? İktidar medyası bu konuda o kadar gürültü çıkardığına göre, iktidara hiç değilse “size mi soracaktık” demek düşmez miydi?
Toparlarsak: Hürriyet, Genelkurmay ve İktidar açısından mesele kapanmış görünüyor. Fakat aynı şeyi iktidar medyası için söyleyemeyiz. Ortada kocaman “Hürriyet cuntanın mesajlarını aktarıyor” iddiası var. “Cunta” Genelkurmay karargâhı olamayacağına göre, bakalım o iddialarını nasıl te’vil edecekler?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025