Atilla YAYLA
Türkiye’nin bir Rus savaş uçağını düşürmesi aslında çok mühim ve vahim bir olay değil. Bir benzeri dünyanın her yerinde her an vuku bulabilir. Suriye gibi dünya güçlerinin hareket alanına dönüşen bir coğrafyada yaşanması ihtimâli ise çok kuvvetli.
Vakada Türkiye’nin haklı olduğu kesin. İhlâller uzun süredir devam etmekteydi. Türkiye defalarca Rusya’yı uyardı. En son G-20 Zirvesi’nde sorun Putin’e iletildi. Buna rağmen, Rusya bir tavır değişikliğine gitmedi. Ya Türkiye’yi uçağını düşürmeye zorladı ya da ne yapıyor olursa olun Türkiye’nin dost ülke olduğu ve/veya Rusya’nın askerî gücünden korktuğu için kayıtsız kalacağını sandı.
Olay elbette üzücü. Ancak, büyütülmesine hiç gerek yoktu. İki ülke karşılıklı konuşarak ve gerekirse araya hakemler koyarak bir mutabakata varmaya çalışabilirdi. Rusya daha baştan kapıyı kapattı. Uygar dünyanın üyesi olamayacağını ispatlayan davranışlar içine girdi. Krize dönüşmeyebilecek bir vakayı büyük bir krize dönüştürmek için elinden geleni yaptı. Hâlâ aynı yolda ilerliyor.
Makul bir tavırla karşı karşıya değiliz. Rusya, daha doğrusu Putin, niçin böyle davranıyor? Bunun bir açıklaması olmalı.
Aklıma şunlar geliyor. SSCB’nin yıkılması Rusların bir imparatorluk kaybetmesi anlamına geldi. Bana göre bu dev ülke hâlâ bir imparatorluk ama idarecileri imparatorluğun sınırlarını genişletme ve itibarını yükseltme yolunda çılgınca bir hevese sahip. Ukrayna’da, Kırım’ın ilhakında Rusya’nın işleri iyi gitti. Orta Asya cumhuriyetlerinde ve Baltık ülkelerinde de ağırlığını ciddî biçimde hissettirmekte. Saldırgan hamlelerinde ekonomik ambargolardan başka bir şeyle karşılaşmadı. Bu sanırım Rusya’nın öz güvenini ve saldırganlığını artırdı.
Suriye en önemli hamlesiydi. Suriye’ye inerek Orta Doğu’nun aktörlerinden biri hâline geldi. Türkiye’yi Irak ve İran’daki Şiî yönetimleriyle birlikte güneyden çevrelemeye kalkıştı. Bunun için PYD ile de işbirliği yapıyor. Bütün bunların üstüne bir de Bayırbucak Türkmenlerini alçakça bombalamaya maruz bırakması Türkiye’de hükümet ve toplum için tahammül edilmez bir adımdı.
Rusya’nın şımarıklığı ve kural tanımazlığı Türkiye ile kısmî gerilimi kaçınılmaz kıldı. Türkiye ya hava sahasının delik deşik edilmesine ve soydaşlarının soykırıma uğratılmasına rıza gösterecek ya da Rusya’yı ikaz edecekti. Niyetlenmiş olmasa da Rus uçağının vurulması bunu gerçekleştirdi. Böylece Rusya uzun zamandır ilk defa bir askerî meydan okumayla karşılaştı. Bu darbe Rusya’yı beklemediği bir anda buldu. Altı üstü bir uçak düşmüş olmadı, Rusya’nın itibarı ve planları ağır darbe aldı. Galiba öfkenin asıl kaynağı bu.
Rusya Türkiye’ye karşı uluslararası hukukla ve iyi komşulukla bağdaşmayan tepkiler gösteriyor. Ancak, anlamış olması gereken bir şey var: Türkiye’ye yönelik ekonomik ve ticarî ambargolar aynı zamanda Rus vatandaşlarına ambargo uygulamak anlamına gelir. Her ülke komşularına muhtaçtır. Gücünüz ne olursa olsun ambargolar sizi de vurur. Bu yüzden, mahalle kabadayısı havasında efelenmek ve kışkırtıcı adımlar atmak saçma.
Uzmanlara göre Rusya bir askerî güç olarak sanıldığından zayıf. Nükleer silahları bir yana bırakılırsa, uzun ve tahrip edici bir savaşa dayanması zor. Bu yüzden, savaşa istekli olması beklenmiyor. NATO ülkelerinin potansiyel tehditlere karşı Türkiye’nin yanına koşması da Rusya’nın Türkiye’yi tek başına hedef almasının maliyetinin istemeyeceği kadar yüksek olabileceğini gösteriyor.
Türkiye şimdiye kadar vakur ve ağırbaşlı bir tavır sürdürdü. Bence yoluna böyle devam etmeli. Makul ve barışçıl bir dil kullanmalı. Ambargolara karşı ambargolarla ya hiç cevap vermemeli ya da mutlaka geriden gelmeli. Rusya Türkiye vatandaşlarına ne kadar kötü muamele ediyorsa Türkiye Ruslara o derece iyi muamele etmeli. Bu hem uygarca hem de ülkemizi kazançlı çıkartacak bir davranış olur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019