Cemil KOÇAK
Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Başbakan Recep Peker’in anlaşmazlıkları Peker’in istifasıyla sonuçlandı. Peker, İnönü’nün gayret ve ısrarıyla iktidarla muhalefet arasında uzlaşmaya varma çabasına katılmadığı gibi, bu türden bir politikanın kabul edilebilir bir yanı olmadığı kanısındaydı da.
Yeniden 1947 yılına geri dönüyorum. Recep Peker, siyasi kariyerinin en yüksek noktasında iken, başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı. Buna neden olan gelişme, 12 Temmuz 1947 beyannamesiydi. Peker, İnönü’nün gayret ve ısrarıyla iktidarla muhalefet arasında uzlaşmaya varma çabasına katılmadığı gibi, bu türden bir politikanın kabul edilebilir bir yanı olmadığı kanısındaydı da. Bu görüşlerini İnönü ile paylaşmıştı; fakat Cumhurbaşkanının politikasını engellemeye gücü yetmemişti. Beyannamenin yayınlanmasından sonra da parti içinde başlayan sürtüşme, önce Peker’in başbakanlıktan ayrılmasıyla sonuçlanmış; ardından da CHP Yedinci Büyük Kurultayı’nda partinin politikası yeniden saptanmıştı.
Peker’in rahatsızlığı biliniyordu
Cumhuriyet gazetesi, kurultaydan hemen sonra, Recep Peker’in CHP’den ayrılarak bir “Kemalist Parti” kuracağını haber veriyordu. Ancak bu iddia, hemen ertesi gün, bizzat Peker tarafından tekzib edilecektir. Peker, parti kurmayacağını açıklıyordu. Peker, Vatan gazetesine yaptığı bir açıklamada da, yeni bir parti kurmayacağını vurguluyordu. Ama kendisine yönelik suçlamalara yanıt verecekti. Dahası, yılın son günü, Peker’in CHP’den ayrıldığı yönündeki bir haber de tekzib edilecektir. İsmet İnönü’nün desteğine sahip olduğu kulaktan kulağa fısıldanan Nihat Erim’in Peker’in parti içindeki muhalifi olduğunu bilmeyen kalmamıştı. Yine de sert bir mücadeleydi bu; o kadar ki, Erim, Ulus’tan çekildiğini de bizzat gazetede ilân etmişti.
Nadir Nadi, CHP’de 1947 yılının ikinci yarısında meydana gelen gelişmeleri ve bu arada Peker’in siyasî konumunu şöyle değerlendiriyor ve yorumluyordu: “Edindiğimiz açık intıba, muhalefetin önüne bir yem atıldığı [ve] harcanan bir adam sayesinde vakit kazanmaya gayret edildiği[dir]. (...) Hakikat şudur ki, memleketimizin nazik bir anında işbaşına geldiği zaman, [Cumhuriyet] Halk Partisi yüksek çevreleri, Recep Peker’in ne kıratta bir şahsiyet olduğunu, nasıl bir iç politika güdeceğini iyi biliyorlardı. Bütün ümitler bu politikaya bağlanmıştı. Aradan geçen bir yıl beklenen neticeleri vermeyince, o politikadan dönülmek, daha yumuşak, daha kıvrak bir yola sapılmak istendi. 12 Temmuz Beyannamesi, bu zaruretin ifadesidir. [Recep] Peker’in bütün suçu ise, inandığı fikirler uğruna, mevkiini fedaya razı olmaktır. Vaziyetin hulâsası da, galiba bundan ibarettir.”
Nihat Erim de kartlarını açıyor
Asım Us, Hatıra Notları’nda bu konuda şunları yazıyor: “Ulus gazetesinde Nihat Erim, ‘Recep Peker Meselesi’ başlığı altında bir makale serisi neşrine başlamıştır. 4 [ve] 5 Aralık tarihli makalelerde, Recep Peker’i, partiden itimat almak için, Cumhurbaşkanı ile aralarında 12 Temmuz Beyannamesi’ne aykırı vaziyeti ve bu beyanname vesilesi ile çıkan anlaşmazlığı gizlemekle ve beş bakanın değiştirilmesini, Meclis içtima halinde iken kararlaştırdığı halde, tatbiki Meclis dağıldıktan sonraya bırakmak teşebbüsünde bulunmak sureti ile hükümranlık hakkına saygısızlık göstermekle itham ediyor.”
Nihat Erim de, 4 Aralık’ta Ulus gazetesindeki başyazarlık görevinden ayrılmıştı. Bizzat Erim de, günlüğünde bu haberin arka planını anlatmaktadır. Şimdi de bu sırada Ulus gazetesindeki polemiğe bir göz atalım; tam sırasıdır çünkü… Kurultaydan hemen sonra Falih Rıfkı Atay, “eğer Kemalizm adıyla sarıldığımız ideolojiye sımsıkı bağlı kalmak ifrat ve irtica ise, kimsenin ölçüsünü bulamayacağı kadar müfritim ve mürteciyim” diyordu. Bu, açık bir başkaldırı sayılabilirdi.
Ama yanıt da gecikmeyecektir: Nihat Erim, hemen ertesi gün, meseleyi siyasî planda ele almayı tercih ettiğini açıkça gösterdi. Erim, Peker’in “gadre uğramış bir mazlum edasıyla” davranmasından şikâyetçiydi. Erim, Peker’in 12 Temmuz Beyannamesi’ni çok güç kabûl ettiğini açıklıyordu. Ardından da Ağustos ayı başında bu politikayı uygulamayacağını İnönü’ye açıkça söylemişti. Beyannamede yer alan görüşlerle de mutabık olup olmadığı belirsizdi. İnönü ile arasında şiddetli bir anlaşmazlık doğmuştu. Üstelik Peker, başbakanlıkla parti genel başkan vekilliğinin de aynı kişide, yani kısaca kendisinde birleştirilmesini istemişti. Bu talebi de reddedilmişti. Erim’e göre, Peker gerçekleri açıklamalıydı; zamanı gelmişti. Fakat o bunu yapmamıştı.
Peker’in istifası “bayram” havası doğurmuş…
Erim, bu yazıyla da yetinmeyecektir; hemen ertesi günkü yazısında, bu kez Peker’i totaliter görüşlere sahip olmakla itham edecektir. Peker, çoğunluğun azınlığa tahakkümünden yanaydı. “Akıbeti kendi dolaşık politikasının eseri”ydi. Erim, hemen ertesi gün de şöyle devam ediyordu: Peker’in istifası “bayram” havası doğurmuştu. “Kendisine karşı umumî antipatinin ne ölçüde haklı olduğunu münakaşa etmeyelim” şeklinde yazan Erim, şunları yazmıştı: “Peker’in istifasının asıl sebebi, -ki bunu hala kendisi fark edememiş görünüyor- Türk halk efkârının şiddetli ve dayanılmaz baskısıdır.” Erim’e göre, kamuoyu baskısı önemliydi ve demokrasilerde hükûmet, bu baskıya rağmen ayakta kalamazdı. Diğer yandan, Erim, Peker’in partinin meclis grubunda teminat verdiğini, fakat bunun içten olmadığını yazıyordu.
Peker, Erim’e göre, sahte bir görünüme bürünmüştü. O 12 Temmuz Beyannamesi’nin taahhütlerine katılmamaya kararlıydı. Samimi davranmamıştı. 12 Temmuz Beyannamesi’nin ortaya çıkardığı zihniyetten de uzaktaydı. Nitekim kurultay sırasında Peker, İnönü ile ters düştüğünü itiraf etmek zorunda kalmıştı. Üstelik Peker yanlıları da, partinin genel başkan vekili olması için ona yirmi beş oy vermişlerdi. Erim, Peker’e şiddetle saldırmaya devam ediyordu: “Peker’in muhalefete hiçbir hak tanımak istemeyen zihniyet ve politikası” demokrasiyi çıkmaza sokmuştu. Sonuçta, Peker’in istifası ile “totaliter zihniyet mahkûm” edilmişti.
Peker “totaliter”di
Erim, durmak bilmiyordu. Bir sonraki gün kaleme aldığı yazısında da aynı konuya değinmişti. Erim, Peker’in iktidarla muhalefet arasında hakem olmaya çalışan Cumhurbaşkanına da karşı çıktığını anlatıyordu. Bu durumda da “Peker’e yalnız belki totaliter idare taraftarları, diktatörlük hayranları dayanak olabilirler”di. Peker’in görüşleri, “tek şahıs veya zümre istibdadına” yol açardı. İnönü, bu meselede haklıydı.
Erim’in bu yazı dizisi, aslında CHP içindeki görüş ayrılığını sadece ortaya koymakla kalmıyordu; fakat partinin resmî yayın organında eski başbakanın arkasından şiddetli ve geri alınamaz bir itham dalgasını da beraberinde getiriyordu. Ayrılık derin ve kesindi.
Polemik son gaz sürüyordu
Peker, son kez Cumhuriyet ve Vatan gazetelerinde yayınlanan bir açıklamasında, son gelişmeleri şöyle değerlendiriyordu: O 12 Temmuz Beyannamesi’nin hükûmetin sorumluluğunda yayınlandığını ve Cumhurbaşkanı’nın beyannamenin yayınında sorumsuz olduğunu ileri sürüyordu. Ayrıca, kendisi Nihat Erim’in 12 Temmuz günü Ulus gazetesinde yayınlanan yazısına ve görüşlerine de katılmamıştı. Peker’e göre, 26 Ağustos tarihindeki CHP Meclis Grubu toplantısına dek İnönü ile uyum içindeydi. Diğer yandan, Nihat Erim’in Ulus gazetesinde yayınlanan ve anayasa değişikliği önerilerini içeren yazıları da, görüş ayrılıklarını artıran etken olmuştu. Peker, daha 4 Ağustos’ta istifa etmek istemişti ve İnönü ile çatışınca da görevinden ayrılmıştı. Peker, önerisinin 8 Eylül’de Parti Divanı toplantısında reddedilmediğini de ileri sürüyordu. Peker’in görüşüne göre, hükûmet, Cumhurbaşkanı’nın üzerinde bir makamdı ve Cumhurbaşkanı’nın partiler arasında hakem olmaya kalkması da, anayasaya açıkça aykırıydı. Peker, bununla birlikte, 8 Eylül’de istifaya karar verdiğini de belirtiyordu. Peker, hâlâ CHP içinde bulunduğunu yineliyor ve Erim’i de oportünist bir politikacı olarak suçluyordu.
Elbette bütün bu suçlamalar tek yanlı değildi; son olarak Nihat Erim’in günlüğüne yeniden göz atmanın vaktidir: 20 Aralık 1947: “R[ecep] Peker’e cevabımı hazırladım. Gittim, İnönü’ye okudum. Bir iki sert kelimeyi çıkarmamı söyledi.” 21 Aralık 1947: “İnönü ile Peker meselesini konuştuk. ‘Peker acaba tekrar cevap verir mi?’ dedi. Bu sırada bu münakaşanın uzamasını istemiyor. ‘Mümtaz Ökmen’i çağırıp konuşayım’ dedi. Çağırdı. Ben ayrıldım.” İnönü, açıkça Erim’in tarafındaydı. Fakat parti içindeki çatışmanın sertleşmesini de engellemeye çalıştığı açıktı. Yine de Erim Ulus gazetesinin başyazarlığından 1948 yılı başında ayrılmak zorunda kalacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016