Cengiz AKTAR
Geçenlerde Twitter’da “Algının tehlikeleri” adlı 2018’de yayımlanmış ve IPSOS MORI kamuoyu araştırma şirketince hazırlanmış bir karşılaştırmalı tablo dönüyordu. Şirket bu çeşit araştırmaları, farklı konularda 2013’ten bu yana yapıyor. Yıllar arasında karşılaştırma yapmak pek mümkün değil zira sorular hep farklı; yine de algısever halklarla gerçeksever halklar epey ayrışıyor.
Sözünü ettiğim rapor 37 ülkeyi karşılaştırıyor. Türkiye, Tayland ve Meksika’nın ardından algıseverlikte üçüncü sırada. Şaşırtıcı mı? Değil elbet. Oldum olası bilgi kirliliğinin hâkim olduğu gayrişeffaf bir kamusal alanda haberdar olmaya çabalayan insanlar, reisin sultası altında medyanın kör, sağır, dilsiz edilmesiyle tamamen karanlığa gömüldü. Sonuçta Türkiye gerçekte değil algıda yaşıyor hâle geldi.
Algılarla yaşamayı tercih etmek Türkiye’ye mahsus değil; fakenews’dan serseme dönmüş dünyanın hâli ortada. Keza beşeriyet yalanda yaşamaya yeni başlamadı. İnsanlık daima manipüle edildi, din, siyaset, asker, her güçlü tarafından. İstismara gönüllü olarak razı olan kadar gerçek arayışında olan her çağda mevcuttu.
Bugün, gerçeklere çok ihtiyacı olan bir ülke Türkiye, varlığını sürdürebilmek için…
Çetele çıkarmaya çalışalım, elbette ucu açık, arzu ettiğiniz kadar uzatabilirsiniz…
Ve ister istemez eskilerden başlayalım zira bugünkü gerçeksevmezliğin kökü illâki eskide yatıyor.
Çökmekte olan Osmanlının Ermeni ve Süryani yurttaşlarının asla soykırıma uğratılmadığı, memleketin en köklü ve devasa algısı. Devletin halkla elele toplu beyin yıka(n)ması sonucunda oluşan bu betondan algı soykırımın artçıları için de geçerlidir. Hatta modern Türk atasözüne dönüşmüştür: “Türk soykırım yapmaz, masumun kılına dokunmaz, olsa olsa Türk’e soykırım yapılır”. Tabii 20. yüzyılın ilk soykırımına böyle yaklaşırsan o zamandan bu yana gerçekleşen her rezilliği, insanlığa karşı işlenmiş her suçu hazmetme kapasiten sonsuzlaşır, algıseverliğin yapısallaşır.
Rahmetli Çetin Altan’ın, halkın bayıla bayıla yuttuğu kuyruklu yalanları faş etmekte üstüne yoktu. Mustafa Kemal’in ölüm saati 9.05 misâlen. Buna ulu önderin servi boyu, davudî sesi de eklenebilir.
Diğer mahallenin palavraları olan ezan yasakları, yerle bir edilen câmiler…
Bunlar bir bakıma kurucu algılar. Günümüzde ve özellikle iletişim çağı denilen çılgın haberleşme furyasında algıya tav olmak kadar gerçeğe ulaşmak da mümkün. Yeter ki amaç o olsun. Oysa algısever halkalarda böyle bir arayış, bilinçli olarak, yok. Türkiyeliler bu kategoride.
Reis ve rejiminin memleketi külliyen zapt-u rapt altına başladığı 2013 yılından başlarsak Türkiyelilerin inandığı gerçekdışı algılar silsilesi baş döndürücü.
17/25 Aralık 2013’teki, o güne kadar görülmemiş hırsızlık ifşaatının darbe girişimi olduğu;
15 Temmuz’daki “kontrollü darbe” girişiminin sürüyor olduğu;
TSK’nın Suriye’deki saldırı ve işgâllerinin amacının terörle mücadele olduğu;
Mavi Vatan adlı deli saçması teorinin Türkiye’nin hakkı olduğu;
Yunanistan’ın Türkiye’ye ait olan bilmem kaç tane adayı işgâl etmiş olduğu;
Lozan Antlaşmasının 2023’te otomatik olarak kadük olacağı;
Dağlık Karabağ’da cereyan eden savaşın Ermenistan tarafından başlatılmış olduğu;
TSK’nın Azerbaycan, Libya, Irak, Suriye’de müdahil olduğu bütün savaşların kazanılmakta olduğu;
Türkiye’nin hasmı konumunda olan bütün orduların (BAE, Fransa, Mısır, Suriye, Suriye’deki Kürd Ordusu, Yunanistan) beş para etmediği;
Erdoğan Türkiyesinin millî yani tamamen kendi başına otomobil, helikopter, savaş uçağı, silahlı insansız hava aracı, uzay aracı üretiyor olduğu;
Erdoğan Türkiyesinin bilumum millî ilaç, aşı, tıbbî malzeme üretiyor olduğu;
Türkiye’nin bölgesel değil küresel bir güç olduğu;
Türkiye’nin yedi düvelde mazlumların yanında olduğu;
Türkiye ekonomisinin dünyanın ilk on ekonomisinden biri olmak üzere olduğu;
Bütün bu muazzam başarıları nedeniyle özellikle gelişmiş Batı demokrasilerinin Türkiye’yi kıskanmaktan bir hâl oldukları;
Etrafının, sabah akşam Türkiye’yi nasıl yok edeceğini düşünen düşmanla dolu olduğu;
Memleketteki algı zenginliğine bakınca diğerlerinin kıskanmamasının mümkün olmadığını kolaylıkla anlıyoruz tabii. Paralel bir dünyada yaşamak sonuçta bir ayrıcalık! Değerli yalnızlık dedikleri cinsten…Uçup, yükselip küttedek yere çakılana kadar.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020