Enver SEZGİN
Mesud Barzani, anılarını kaleme aldığı kitabın birinci cildinde şunları söylüyor: “1962 yılından itibaren batıda Zaho’dan başlayarak Sidekan bölgesine kadar uzanan Irak-Suriye sınırı devrim ordusunun kontrolüne girdi. Böyle iken Türkiye, Kürt devrimiyle herhangi bir ilişkide bulunmadı. (...) Barzani (Molla Mustafa) 1969 yılında dünyadaki birçok devletin başkanına, bu arada Türkiye Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir rapor gönderdi. Bütün devlet başkanları arasında sadece Sunay rapora tepki vermedi, herhangi bir cevap vermedi. Türkiye ile ilişkiler 1991 tarihinden sonra fiilen başladı.”
Bugün var olan Türkiye ile Irak Kürdistan Federasyonu arasındaki “iyi” ilişkilerin temelinde işte 1991 yılında başlayan görüşmeler yatmaktadır.
O tarihte ne oldu? Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bir uçak yolculuğu sırasında Irak Kürdistanı’nın iki lideri Mesud Barzani ve Celal Talabani ile görüşmeler yaptıklarını açıkladığında yer yerinden oynamıştı. Başta Süleyman Demirel olmak üzere muhalefet partilerinin liderleri bu duruma sert tepkiler göstermişlerdi.
Tepkilere rağmen görüşmeler devam etti. Türkiye ile Irak Kürdistanı arasında sıcak ilişkilerin kurulduğu bir dönem başlamıştı. Devam eden yıllar içinde Barzani birçok kez Ankara’ya geldi ve resmî görüşmeler yaptı. İşte bu görüşmelerden birinde yolu İstanbul’a düşmüştü.
Bir Nevroz günü yaşamını yitiren değerli arkadaşım Hasan Deniz beni arayarak, Barzani’nin onuruna bir yemek vereceğini söyledi ve bu yemeğe benim de katılmamı istedi. İsteğini seve seve kabul ettim. Yaklaşık kırk kişiydik.
1988 yılında Saddam güçlerinin Halepçe’de kullandığı kimyasal silah binlerce insanın canına mal olmuştu. Ardından yüzbinlerce Iraklı Kürt komşu ülkelere sığınmıştı. Büyük bir yıkım yaşamışlardı. Yaşadıkları büyük ekonomik zorluklar da cabası. Bütün bu zorlukları Barzani’nin yüzünden okumak mümkündü. Bu bir dost toplantısıydı. Sohbet ettik. Dertleştik bir bakıma. O ise bize temsil ettiği toplumun içinde bulunduğu sıkıntıları olduğu gibi anlattı. Bir arayış içindeydi. Sorular sorduk, yanıtladı.
Her şey tadında gidiyordu. Ancak ilerleyen saatlerde bir arkadaşımız söz alarak Barzani’ye karşı sert sözler kullanmaya başladı. Kırıcı sözlerdi bunlar. En çok da Türkiye ile kurdukları ilişkilere kızıyordu. Hava birden değişmişti. Bu tatsız ifadeler hepimizi olduğu gibi Barzani’yi de etkilemişti. Yine de bu eleştirilere(!) soğukkanlılıkla yanıt verdi. Irak Kürdistanı ile Türkiye devleti arasındaki iyi ilişkilerindevam etmesi gerektiğini söyledi. Ona göre bu ilişki çok önemliydi. Özal döneminde kurulan bu ilişki inişli çıkışlı bir yol izledi. Gün oldu Barzani ve Talabani “aşiret liderleri” olarak kabul edildiler, açıkça tehdit edildiler. Erbil’in işgal edilmesini isteyenler bir de Barzani’nin kellesini istediler. Savaş çıkartmak isteyenler oldu. Başaramadılar. Sonunda sağduyu egemen oldu.
Irak Kürtleri uzun süre Saddam rejiminin yarattığı tahribatı gidermek için uğraştı. Büyük zorluklar yaşadılar. Sonunda ayağa kalkmayı başardılar.
Aradan yıllar geçti. Çok şey değişti.
“Kuzey Irak” gitti, “Irak Kürdistanı” geldi. Türkiye’nin Irak Kürtlerine karşı bakışı değişti.
Başbakan Erdoğan ve Mesud Barzani arasındaki görüşmenin bu kez Diyarbakır’da gerçekleşmesi buluşmayı çok daha önemli bir hâle getirdi. Buna sebep Diyarbakır’ın dünyadaki tüm Kürtlerin gönlünde özel bir yer tutmasıdır. Sadece bu nedenle bile görüşme “tarihî” bir nitelik kazanmıştır.
Ancak bu görüşmeye “tarihî” nitelik kazandıran en önemli unsur, her iki tarafın da karşılıklı çıkar temelinde dostane ilişkiler kurulması gerektiğini anlamış olmasıdır.
Nitekim Mesud Barzani Diyarbakır’da yaptığı konuşmada “Yeni bir tarih oluşturma zamanı gelmiştir. Birbirini kabul etmek, kardeşlik yöntemleriyle yaşama zamanıdır” derken işte bu gerçeğe vurgu yapmak istemiştir.
Bu güne yıllarımızı kaybederek geldik.
Başka “yıllar” kaybetmeyeyim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015