Etyen MAHÇUPYAN
Son dönemde PKK/BDP yöneticileri ‘hemen bir şeyler yapılmazsa çok kötü şeyler olacak’ mesajı vermekteler.
Öte yandan sürecin devam ettiğini, devlet çatışmayı tercih etmedikçe bitmeyeceğini de vurgulamaktalar. Burada garip bir durum var. Her şeyden önce böylesine ‘acilci’ bir tavrı sürekli öne sürmek bir süre sonra verilen mesajı yıpratır ve anlamsızlaştırır. Çünkü aslında işin pek de acillik gerektiren bir konumda olmadığını ima eder. Acilci tavır zamana yayıldığında bir siyasi uyarıyı değil, psikolojik ihtiyacı ifade etmeye başlar ve toplum tarafından da öyle algılanır. İkincisi eğer örgütün beklediği siyasi adımlar hemen atılmasa bile, örgüt açısından çözüm sürecinin devam ettirilmesine yönelik bir irade söz konusuysa, bunun kesilme ihtimali de yok demektir. Çünkü KCK açıklamaları, sürecin durmasını devletin savaşa meyletmesi durumu ile irtibatlandırıyor. Oysa aynı açıklamalar AKP’nin bir oyalama taktiği izlediğini, çözümü zamana yaydığını ve bunun iktidarın işine geldiğini de söylüyor. Eğer bu tespit doğru ise, hükümet kendi işine gelen bir süreci bozup da yeniden savaş ortamına dönmeyi neden istesin?
Açıktır ki AKP iktidarı açısından Kürt meselesinin ‘ideal’ çözümü bu çözümün içeriğinden çok zamanlaması ile ilgili. AKP için önemli olan çözüm merhalelerinin oy kaybettirmeyip, aksine toplumsal desteği tahkim etmesi. Bu ise çözümü ideolojik analizlere tabi tutmayı anlamsız kılıyor, çünkü bugün ideolojik olarak kabul edilemez olan yarın kabul edilebilir hale geliyor. Dolayısıyla hükümet açısından ‘doğru’ siyaset, hangi reformun yapılıp yapılamayacağından ziyade hangi reformun ‘ne zaman’ yapılacağı… Bunun basit anlamı da sürecin PKK’nın tasvip etmediği ölçüde zamana yayılması. Bu stratejinin Kürt cenahında çok makbul bulunduğu söylenemez. Hatta birçok Kürt için, son Demokratikleşme Paketi gibi adımlar bir tür ‘alay etme’ anlamına geliyor. Ancak herhalde hiçbir Kürt AKP’nin bu konuya yaklaşımının doğru ‘yönde’ olduğuna kolayca itiraz edemez. Hükümeti yavaşlıkla veya duyarsızlıkla suçlamak mümkün, ama çözüme ‘karşı’ olduğunu öne sürmek epeyce abes olur. Kürt coğrafyasında hemen herkes örneğin son paketin Kürtler için küçük, oysa ‘Türkler’ için büyük bir adım olduğunun farkında.
Dolayısıyla hükümetin kendi temposunda ama (Barzani/Perwer ziyaretinin de vurguladığı üzere) doğru yönde hareket ediyor olması PKK’yı siyaseten sıkıştırıyor. Neredeyse örgütün AKP’nin çözüme karşı olmasını istemesini bile hayal edebiliriz. Çünkü hiç olmazsa böyle bir durumda PKK’nın siyaset alanı genişleyecek ve savaş gerçekçi bir tehdide dönüşebilecekti. Ne var ki iktidar böyle bir hata yapmıyor ve gelecekte de yapmayacak. O nedenle PKK’nın tehdit içeren söyleminin etkisi de giderek azalacak. Şu an sergilenen acilci tutumun nedenini anlamak zor değil, ama bunun devamı doğrudan Kürt siyasetine zarar verecek, pazarlık gücünü azaltacaktır.
Bugün PKK’nın önünde kabaca iki yol gözüküyor… Biri daha uzun vadeli ve mütevazı hedefler üzerinden bir ‘Türkiye siyaseti’ oluşturmak ve nihai taleplerinden feragat etmeden adım adım oraya yaklaşmak. Toplum da AKP de buna hazır. Bu ‘yavaşlık’ PKK’yı toplumun geneli nezdinde meşru kılarken, ayrılıkçılık korkusunu gömecek ve demokratik özerklikten kastedilenin bir ‘birliktelik’ tasavvuru olduğunu da gözler önüne serecektir. Çözüm sürecinde yola çıkılırken vurgulanan kazan/kazan mantığı böylece tarihsel açıdan çok kısa bir sürede hayata geçebilir. Ancak PKK’nın önünde bir başka yol daha var: Rojava’da kalıcı bir yönetim oluşturma şansını üretip, buradan gelen gücü Türkiye karşısında bir pazarlık avantajına çevirmek. Buna paralel olarak Ortadoğu’da İran ve İsrail gibi aktörlerle dirsek temasını geliştirerek Türkiye’yi sıkıştırmak ve böylece Kürtlerin hak ve özgürlüklerini tek hamlede almak. Bu hayalin son dönemde bir bulut gibi Kürt siyasetini sardığını gözlemliyoruz. Söz konusu ‘proje’ öyle sunuluyor ki bundan Türkiye kesinlikle zararlı çıkarken, Kürtler her halükarda kazançlı oluyorlar. Ne var ki kendini Ortadoğu bataklığına sokacak bir PKK’nın geleceği hiç de sanıldığı kadar parlak olmayabilir. Böyle bir yeni strateji ve koalisyon alternatifini öne sürerek AKP’yi etkileyeceğini ve sıkıştıracağını sanmak da hayal kırıklığı yaratacak sonuçlara doğru sürüklenmeyi ima edebilir.
Türkiye’nin ve Kürtlerin PKK’nın basiretine ihtiyacı var. Hükümetin reformlarda hızlanmasını ve Kürtlerin haklarının ötesinde doğrudan örgütün taleplerini karşılamasını istemek meşru... Yeter ki bu talepler siyasi yöntem ve tercihlere yansırken meşruiyet üretmeyi sürdürsün.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024