Etyen MAHÇUPYAN
Demokrasilerin ilk inşa olduğu dönemde vurgu haklı olarak yasama işlevi üzerindeydi. Siyasi irade otokratlardan halkın eline geçiyordu ve amaç istikrarlı ve temsil yeteneği güçlü parlamentolar yaratmaktı. Yargının bağımsızlığı da önemliydi, çünkü adalet dağıtma iradesinin de hükümranın elinden alınması gerekiyordu. Ancak demokrasiler yerleşik hale geldikçe yürütmenin alanı, işlevleri ve yetkileri daha ön plana çıktı. İktidar gücünün kötüye kullanılmasının engellenmesi gerekiyordu. Bu nedenle yargı güçlendirilmeliydi ama bağımsız bir erkin aşırı güçlendirilmesi de ayrı sorunlara gebeydi. Dolayısıyla yargının tarafsızlığı giderek liberal demokrasilerin en kritik unsuru haline geldi. Bugün yargı tarafsızlığı demokrasinin temel taşıdır. Bu olmadığı takdirde ne yaparsanız yapın kısa zamanda elinizde yozlaşmış bir rejim kalır.
Varsayalım ki elimizde yargı tarafsızlığının ve bağımsızlığının tam olarak işlediği bir sistem var. Liberal demokrasinin mantığı bu sistemin ilelebet işleyeceğini, farklı fikirlerin çeşitli zamanlarda iktidar olacağını ve iktidarı rakiplerine barış içinde devredeceğini söylüyor. Ama ya yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığında bir eksiklik varsa? Bu durumda taraflardan birinin sistematik, kronik ve hatta organize şekilde haksızlığa uğradığını iddia etmesi şaşırtıcı olmazdı. Yine varsayalım ki söz konusu haksızlığa uğramış olan taraf aynı zamanda çoğunluk. O zaman iktidara geldiğinde hukuk sistemini değiştirme hakkına da sahip olacağını öngörebiliriz. Ne var ki bu iktidarın yoldan çıkmayacağından, hukuku düzeltiyorum derken tamamen kendi lehine bir hukuk yaratmayacağından da emin olamayız. Üstelik iktidarın tasarruflarını adil olarak değerlendirecek bir hukuk mercii de olmayacaktır, çünkü var olan sistemin zaten baştan kusurlu olduğunu biliyoruz.
Aklımıza bir an için yüksek yargı kurumlarının hakemlik yapabileceği gelebilir ama bu kurumların da sistemin parçası olduğunu unutmamak gerek. Sonuçta hukuku değiştirmek isteyen bir yürütme ile bu yürütmeye bir bütün olarak direnen hukuk sistemi karşı karşıya gelecektir. Böyle bir karşılaşmada hukukun adil bir hakem olduğunu söylemek ise giderek zorlaşacak, çünkü karşımızda bilerek mücadele sürdüren bir aktör olacaktır. Böyle bir ortamda yürütme çoğunluk desteğine dayanarak bir ‘ihtilale’ meylederse ne yaparız? İhtilaller inşa dönemleridir ve kendi hukuklarını yaratırlar. Böylece ortaya iki karşıt hukuk anlayışı, sistemi ve kadrosu çıkar. Buna yol açan sisteme ‘demokrasi’ mi demeliyiz? Eğer seçim sonuçlarına dayanarak demokrasi diyeceksek hukukun yürütme tarafından istendiği gibi değiştirilmesini normal mi görmeliyiz? Eğer demokrasi demiyorsak önceki hukuk sistemini savunmanın meşruiyeti nedir?
Unutmamak lazım ki, hiçbir yargı tam olarak tarafsız ve bağımsız olamayacaktır. Dolayısıyla bunu fırsat bilecek bir mutlak çoğunluk hükümetinin ‘ihtilal’ hakkını neye dayanarak engelleyebiliriz? Var olan sistem zaten demokrasi açığına sahipse, yürütmenin getirmek istediği sistemin açıklarını bahane ederek bunun demokrasi olmadığını nasıl söyleyebiliriz?
Ortada bir ikilem var: Liberal demokrasiler var olan hukuk zemininin ‘normal ve doğru’ olduğunu varsaymak zorundalar ama aslında hiçbiri hiçbir zaman ‘normal ve doğru’ değil. Demokrasiler ihtilale ihtiyaç olmadığını savunuyorlar ama aslında bizzat kendi kriterleriyle ihtilalleri meşru kılıyorlar. Normal dönemde hukuken doğruyu yapmak gerekirken, ihtilal döneminde siyaseten doğruyu yapmak esas haline geliyor, çünkü hukuk henüz inşa halinde ve onu oluşturacak olan da siyaset. İhtilalin hukuku yaşanan toplumsal dönüşümün mantığını, iradesini, kurallarını ve ihtiyaçlarını öne çıkarıyor. Böylece ortaya yeni bir hukuk çıkıyor ve bu kez onun üzerinde yükselen sisteme ‘hukuk devleti’ diyoruz. Ama o sistemin de hiçbir zaman tam olarak adil olmayacağını biliyoruz…
İkilemin nedeni hukuka hak etmediği bir rolün verilmesi… Hukuk ona atfedilen siyaset dışı veya üstü bir role sahip değil ve olamaz da. Hukukun gerçekten hakem olabilmesi siyasetin onu bir ‘birlikte yaşama zemini’ olarak oluşturabilmesine bağlı. Hukuk hiçbir zaman demokrasi üretemez… Ama eğer siyaset demokrasi üretebilirse, hukuk da onun parçası olarak demokrasiyi işleten bir zemin oluşturabilir. Bu nedenle kritik dönüşüm dönemlerinde toplumlar yüzlerini hukuka değil siyasete çevirirler. Çünkü var olan hukuk geçmişe aitken geleceği üretecek olan siyasettir. Öte yandan siyaset ve onun üreteceği demokrasi adil bir hukuku garanti etmez. Ama adil hukuk için mücadeleyi mümkün ve meşru kılan gerekli koşulu sağlar.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023