Fehmi KORU
Kemal Kılıçdaroğlu, ismi ‘28 Şubat’ konduğu için, sürecin 28 Şubat 1997 günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısıyla sınırlı olduğunu sanıyor olabilir mi?
Olabilir; çünkü dönemle ilgili yargı soruşturmasının başladığı ilk günden itibaren hep bu yanlış okuma üzerinden açıklamalar yapıyor CHP lideri... En son, o gün MGK toplantısına katılmış bakanların da sorgulanmasını istedi.
Dediği şu: “O dönem çok iyi irdelenmeli. Cumhurbaşkanı var, bakanlar var, MGK kararları var. İmzayı atanlar içinde bugünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de var. Herhalde başta Sayın Gül olmak üzere dönemin isimleri gelip mahkemede ifade verecektir. ‘Neden bunları imzaladınız arkadaşlar? Hangi baskıya muhatap oldunuz’ diye sorulacaktır...”
İlk uyarı: Abdullah Gül o dönemde devlet bakanıydı, MGK’da üye değildi; kararların uygulanmasıyla ilgili yazı da Bakanlar Kurulu’nun imzasına açılmamıştı.
Yine de CHP liderinin emrini yerine getirip konunun esasını irdeleyelim...
Siyasi tarihimize ‘28 Şubat süreci’ olarak girmiş ‘post-modern askeri müdahale’nin 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısıyla ilişkisi doğrudan değil dolaylıdır. O toplantıda alınan ‘irticayı önleme’ amaçlı kararlar manzumesi çok önceden başlamış sürecin, hükümeti alaşağı etmek amacıyla vitesi bir yukarıya çıkarmasından ibarettir. Nitekim dönemin hükümeti, alınan kararları uygulamaya başladığı -veya o görüntüyü verdiği- halde, askerlerin görevlendirdiği ‘silâhsız kuvvetler’ eylemleriyle, yerinden edilmiştir.
Eğer süreç 28 Şubat’ta yapılmış MGK toplantısıyla ve alınan ‘irticayla mücadele’yi amaçlayan kararlarla doğrudan ilişkili olsaydı, Refahyol Hükümeti devrilmez, Başbakan Necmettin Erbakan’ın görevini ortağı Tansu Çiller’e devretmesiyle yoluna devam ederdi.
Hükümeti devirmeyi kafaya koymuş askerler açısından sorun gerçekten ‘irtica tehlikesi’ olsaydı, lâiklik konusunda sicili düzgün Tansu Çiller’in başbakan olmasına ses çıkartılmaz, hatta Doğru Yol’un Refah’ı frenleme işlevi teşvik edilirdi.
Refahyol’u devirenler RP ve DYP’yi birarada veya ayrı ayrı iktidar yapmamaya kesin kararlıydılar. Nitekim ardından RP’yi sonra da onun yerine kurulan FP’yi kapattıran da, DYP’yi çatlatıp içinden farklı partiler çıkartarak siyaset sahnesinden silinmesine sebep olanlar da 28 Şubatçılardır.
Bütün bunların 28 Şubat 1997 tarihinden çok sonra gerçekleştiğini düşünürseniz, sürecin o tarihte olup bitenden ibaret olmadığını anlayabilirsiniz.
28 Şubat, çok partili sisteme geçildiği günlerde (1950 öncesinde) başlatılmış bir teyakkuz halinin devamıdır. Yeniden sivil siyasete dönülen 1983 yılı sonunda kontak çalıştırılmış, 1993 başlarında Turgut Özal’ın vefatıyla birlikte vites ilk kez değiştirilmiş, RP’nin 1994’te yerel ve 1995’te genel seçim başarılarıyla birlikte bir vites değişikliğine daha gidilmiştir. Refahyol kurulur kurulmaz devreye sokulan ‘psikolojik savaş’ unsurlarının planları çok önceden hazırlanmıştır.
Asker önceki darbeler gibi idare-ye bizzat el koymamışsa bunun sebebi bütün darbelerin yeşil ışığı alındıktan sonra gerçekleştirildiği dış gücün doğrudan müdahaleye izin vermemesidir; ABD “Refahyol gitsin, ama asker gelmesin” dediğinden 28 Şubat ‘post-modern darbe’ olmuştur.
Maruzatım bu kadardır Sayın Kılıçdaroğlu...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025