Fikret Bila
Geleneksel dış politika ilkelerini "eski Türkiye'ye ait" olduğu gerekçesiyle terk eden iktidarın yeni çizgisi hem çözümden çok sorun üretiyor hem kendi içinde ağır çelişkiler taşıyor.
Devletler arasındaki çatışmalarda da iç savaşlarda da "tarafsızlık" ve "yurtta barış, dünyada barış" ilkesiyle hareket eden eski Türkiye'nin bu tutumunu "pasif" bulan iktidar, dış politikada tarafsızlığı terk etti ve aktif dış politikaya geçti. Yeni Türkiye'nin aktif dış politika ile uluslararası alanda "oyun kurucu" bir etkinliğe ulaşacağı ve ülkenin ulusal çıkarların daha iyi koruyanacağı iddiası ediliyordu. Bu yeni politika özellikle Osmanlı coğrafyasında ve Müslüman dünyada Türkiye'yi lider bir konuma getirecekti. Bu nedenle yeni politikaya "yeni Osmanlıcılık" adı veriliyordu.
Demokratik laik çizgiden sapma
Türkiye, Orta Doğu'da demokrasi geleneği olan, laik niteliğe ve çağdaş devlet kurumlarına sahip ilk ve tek örnektir.
Ankara, dış politikasına da bu ilkeleri gözeterek yaklaşan, uluslararası hukuka özenli, hukuktan doğan haklarını kullanmakta tereddüt etmeyen, bölgede tarihi bağları, demokrasisi, güçlü ordusu ve büyük ekonomisi ile ağırlığı olan bir ülkeydi.
Yeni Türkiye, bu ilkeleri ve özellikleri bir kenara bırakarak sadece tarihi bağlar ve din ortak paydasını esas alarak yeni bir politika geliştirdi. İktidarın yeni politikası demokrasinin çok uzağındaki komşularda demokratik, laik, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı çağdaş yapı ve değerlere sahip modeller oluşturulması yerine dine dayalı modellerin iktidar olması için çaba harcadı.
Ancak, bölge ülkelerindeki gelişmeler Türkiye'nin desteklediği yönde gelişmediği gibi yeni sorunlar doğurdu.
Türkiye'nin hedeflerinden biri Mısır'da Müslüman Kardeşler liderlerinden Mursi'nin iktidarda kalabilmesini sağlamaktı. Türkiye'nin desteği bunu sağlamaya yetmedi. Mursi, Sisi tarafından askeri bir darbeyle devrildi.
Türkiye'nin Suriye'deki hedefi ise Esad rejiminin devrilmesi ve yerine Mursi çizgisine yakın yeni bir iktidar kurulmasıydı. Ankara'nın desteği bu amaca ulaşmaya de yetmedi. Esad ayakta kaldı. Türkiye'nin destekliği İslamcı gruplar iktidara gelemedi. Türkiye'nin askeri olarak kontrol ettiği bölgelerde sıkışıp kaldılar. Bu süreçte ABD'nin desteklediği PKK-PYD siyasi ve silahlı varlığını güçlendirdi. Ancak Türkiye'nin üç askeri harekâtıyla sınırın belli bölgelerinden uzaklaştılar.
Suriye, İsrail ve Mısır'la ilişkileri bozulan, Suriye ve Mısır yönetimlerini tanımayan Türkiye, Doğu Akdeniz'de yalnız kaldı.
Bu yalnızlıktan ve Doğu Akdeniz'deki kuşatmadan çıkmak isteyen Türkiye, çareyi iç savaş halindeki Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti'yle anlaşmakta buldu. Bu yönelişte hem Doğu Akdeniz'deki kuşatılmışlığı kırmak hem yine İslamcı çizgiye yakın Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni ayakta tutmak amacı vardı. Bu amaçla Libya'ya asker gönderme kararı aldı. Ayrıca Türk askeri dışında başka savaşçıların da bulunacağını açıkladı. Bu açıklamadan sonra Suriye'de İdlib'de sıkışmış bazı silahlı radikal grupların Libya'ya aktarıldığı haberleri de geldi.
Libya'da Birleşmiş Milletler'in tanıdığı Serraj hükümetini bu gerekçeyle desteklediğini açıklayan Ankara, Suriye'de ise Birleşmiş Milletler'in tanıdığı Esad yönetimini tanımayarak ciddi bir çelişkiye düştü. Hafter güçlerine karşı Serraj güçlerini desteklemek ve cephede denge sağlamak üzere asker gönderme ve savaşçı ekipleri öne sürmeye hazırlanan Türkiye, Rusya Devlet Başkanı Putin'in devreye girmesiyle, "darbeci, hukuk dışı" diye nitelediği Hafter'i muhatap tutarak Rusya ile birlikte ateşkes çağrısı yaptı. Üç gün içinde yaşanan bu değişim de kendi içinde başka bir çelişkiydi.
Libya'da olayların nasıl gelişeceği, Hafter güçlerinin ateşkes çağrısına nasıl bir yanıt verecekleri henüz belli değil.
Büyük çelişki
Türkiye, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da bu ülkelerin ulusal birliğini ve toprak bütünlüğünü savunuyor. Özellikle Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunurken Türkiye'nin toprak bütünlüğünü gözeterek hareket ediyor. Bu ülkelerin parçalanmasının Türkiye'nin de parçalanma riskini artıracağını düşündüğü için toprak bütünlüğünü kırmızı çizgi olarak görüyor.
Irak ve Suriye ise ABD'nin desteğiyle mezhep ve etnik farklılıklar üzerinden bölünme sürecine girmiş durumda. Irak fiilen parçalandı. Bağdat hükümetinin egemenliği dahi tartışmalı bir hâl aldı. Irak'ta mezhep ve etnik aidiyete dayalı iç savaş bir yönüyle devam ediyor. Ayrı şekilde Suriye'de hem mezhepsel hem de etnik temeli dayalı iç savaş devam ediyor.
Aynı farklılıklara dayalı fay hatlarına sahip Türkiye, komşularının ulusal birliği ve toprak bütünlüğünü güçlendirmek için mezhepsel ve etnik çatışmalarda taraf olmaması gerekirken mezhep çizgisine dayalı bir politika izliyor. Bu durumda Türkiye'nin büyük çelişkisin oluşturuyor. Türkiye'yi benzeri politikalar karıştırmak isteyeceklere karşı hamle fırsatı veriyor.
Mezhepsel ve etnik kaygılar taşıyan bir ülke olarak Türkiye'nin mezhep temelli politikalardan arınması, demokratik, laik, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne dayalı çağdaş devlet modellerini savunması ve "eski" Türkiye'nin dış politikasına dönmesi en doğru yol olacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.10.2025
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021