Hilâl KAPLAN
Birkaç haftadır, gündemin yoğunluğu altında ezilse de önemsediğim bir tartışma sürüyor. Etyen Mahçupyan'ın Zaman'da yayınlanan "Hrant'ın Arkadaşları" ve ardından gelen "Hrant'ın parazitleri" yazısı üzerine başlayan bu tartışma Taraf'tan Ümit Kıvanç'ın "Hem Cemaate hem Ergenekon'a çalışıyoruz" başlığıyla yayınlanan yazısıyla devam etti. En son Markar Esayan'ın "Hrant'ın arkadaşları ve parazitleri" ve Alper Görmüş'ün "Hrant'ın Müslüman Arkadaşları" yazısıyla iyice dallanıp budaklandı.
Mahçupyan özetle Hrant Dink'in "Hrant'ın Arkadaşları" grubunun söylemleri sebebiyle "solcu Ermeni" kimliğine mahkûm edildiğini, Dink'in bundan çok daha fazlasına tekabül ettiğini ve bu seçimin Dink'in Ergenekon-sever solcular tarafından sahiplenilmesine sebep olduğunu savunuyordu. Kıvanç ise ilk başta cemaate ve kısmen Ak Parti'ye yakın bulunan grubun bugün nasıl olup da Ergenekon'a daha yakın konumlandırıldığını ironik ve biraz da sitemkâr bir üslupla dile getiriyordu. Esayan ise "Hrant'ın Arkadaşları" grubuna yönelik eleştirileri haklı bulmasa da Mahçupyan'ın "Hrant'ın parazitleri" adı altında tanımladığı kesimin söylemlerinin davanın sahiplenmesine gölge düşürdüğünü teslim ediyordu. Görmüş ise bu tartışmaya dindarların davanın takibi bağlamında neden ilgisiz kaldığının faturasını yine Mahçupyan'ın argümanlarına yakın bir yerden anlamaya çalışıp, Müslümanların "Hrant'ın Müslüman Arkadaşları" adı altında ayrı bir örgütlülük oluşturması temennisiyle bitiriyordu.
Peki, ben neden bu tartışmaya katılmaya karar verdim? Çünkü hem Dink davasının Müslüman kamuoyu tarafından yeterince sahiplenilmediği görüşüne katılıyorum ve bunu dert ediyorum hem de Hrant'ın Arkadaşları grubunun pek de hak etmedikleri bir eleştiriyle karşı karşıya kaldıklarını düşünüyorum.
Mahçupyan'ın eleştirilerinden başlayalım. Öncelikle Dink'in "Ermeni ve solcu" oluşunun, ona sahip çıkarken unutmamız ya da üzerinde durmamamız gereken iki kimlik kategorisi olduğunu düşünmüyorum. Bilakis özellikle Ermeni olmasından ötürü sistemin kurban etmeye "layık" bulduğu bir mazlumdan bahsettiğimiz için bu kimlik kategorilerinin vurgulanmasını yerinde bir seçim olarak görüyorum. Ki bu Hrant'ın Arkadaşları'nın Dink için yaptığı bir seçim değil; aksine Dink'in pek çok konuşma ve yazısında altını çizmeyi uygun gördüğü iki kimlik... Öyleyse Hrant'ın Arkadaşları'nın bu vurguyu es geçmesini beklemek ve bunun kamuoyu duyarlılığına daha fazla hitap edeceğinden ötürü gölgelemesini beklemek sanırım doğru olmaz. Üstelik Dink'i bu kategorilere "hapsetmek" noktasında özel bir çaba harcandığını da düşünmüyorum. Hrant'ın Arkadaşları'nın, Hrant'ı tanımlama gibi bir kaygı veya amaçla hareket ettiklerini de gözlemlemedim. Kaldı ki "Hrant'ın Arkadaşları" derken esasında çekirdeği yedi-sekiz kişiden müteşekkil olan insanların davayı gündemde tutma gayretinden bahsettiğimizi unutmamak gerekir.
Yazının en katılmadığım noktasıysa "Hrant'ın Arkadaşları"nın 'solun sekter dünyasını aşan bir katılım yelpazesinde ısrarcı olmadıkları' teziydi. Zira, kişisel deneyimlerimden yola çıkarak şahitlik etmem gereken bir vakıa var ortada. "Hrant'ın Arkadaşları" içinde en çok emek sarf eden kişiler, özellikle son birkaç yıldır 19 Ocak'larda Müslüman katılımını artırmak için çalıştılar. Hatta geçen sene Mazlum-Der, Özgür-Der, İHH ve Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'a bizzat giderek toplantılar yaptılar. Bu oluşumlardan kitlelerini yürüyüşe davet etmelerini talep ettiler. Kamuoyunun bu toplantıları bilmemesi doğal çünkü hiçbiri basın önünde yapılan görüşmeler değildi. Ancak ayarlanmasına vesile olduğum bu görüşmeler bile "Hrant'ın Arkadaşları"nın Dink'i sol-sekter bir söylemin yedeğine almak gibi hususi bir çaba içinde olmadıklarını gösteriyor sanırım.
Şunu da hatırlatmak zorundayım: İşten atılmasının PR'ını en başarılı şekilde gerçekleştirerek gazetecilik tarihimize adını yazdıran "Hrant'ın parazitleri"nden birisi geçtiğimiz sene "Hrant'ın Arkadaşları'ndan Başbakan'a mektup" başlığıyla 62 yazarın kendi köşesinde paylaştığı metne yer vermeyi reddedişini "Hrant'ın Arkadaşları olarak anılan bir çevredeki moral üstünlük hükümete yakın şahsiyetlere geçti" diyerek açıklamıştı. Yani bir taraf Hrant'ın sol-sekter ve yer yer Ergenekon'a sempatik bir kitleyle özdeşleştirildiğinden yakınırken, diğer taraf da Ak Parti yanlısı oldu bunlar" diyerek dudak büküyor. Alıntıladığım sözlerin üzerinden beş ay bile geçmeden "Hrant'ın Arkadaşları" grubu yukarıdaki tezlerle eleştiriliyorsa demek ki esasında zihnimizdeki "Hrant'ın Arkadaşları" algısını paylaşamıyoruz. Ve bu arada olan "Hrant'ın Arkadaşları"ndan ziyade davaya oluyor sanki.
Gelelim, bir Müslüman olarak kendi üzerimde hissettiğim sorumluluğa... Geçtiğimiz ay, 19 Ocak'ın yıl dönümünde davayla alakalı bir televizyon programı yaptım. Başlangıçta özellikle Müslüman entelektüeller içinden bir konuk ağırlamayı istiyordum. Düşündüm, düşündüm ve başından beri bu davayla yakından ilgilendiği bilinen bir isim bile bulamadım. "Sorun bende" diyerek etrafıma danıştım ama sonuç değişmedi. Bu yoksunluğun üzerine kafa yormamız gerek. Aksi takdirde ne birilerinin "Hepimiz Ermeni'yiz" sloganını beş yıl sonra 'keşfetmesine' ne de manipülatif kitap yazarlarının Dink'i sahiplenme çabalarına diyecek sözümüz olamaz. Olduğundaysa fazlasıyla geç kalmış olduğumuzu görürüz, bugünkü gibi...
"Hrant'ın parazitleri"nin kamuoyunda Dink algısını hegemonize etme girişimlerinden duyulan rahatsızlık bile bu 'uyanış'a sebep olacaksa ne âlâ... Lâkin "Hrant'ın Müslüman Arkadaşları" adı altında ayrı bir gruplaşmaya gerek yok, hepimize "Hrant'ın Arkadaşları" arasında yer var; yeter ki mazlumun hakkını savunmak için orada bulunmak isteyelim.
Son olarak, Hrant'ın Arkadaşları başından beri, davaya veya Dink'in şahsiyetine bir halel gelmesin kaygısıyla "özneleşmedi"; hiçbir zaman kendilerini veya düşüncelerini ön plana çıkarmadı. Şimdiyse tabiri caizse bunun 'ceza'sını çekiyorlar. Pekâlâ bir bildiri yayınlayıp kendilerini savunma seçeneği varken sessiz kalmaya devam ediyorlar. Zira nasıl algılandıklarını "esas amaç"tan, yani Dink davasının sonuca ulaştırılmasından daha önemli görmüyorlar. Galiba bize düşen de bu olmalı...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019