Hilâl KAPLAN
PKK, nerdeyse iki yıldır 'devrimci halk savaşı' adını verdiği stratejiyi hayata geçirmeye çalışıyor. Bu süre zarfında, Öcalan "Barış konseyi kurulsun" çağrısında bulundu, devletin PKK mensuplarıyla görüşmekte olduğu ses kayıtlarıyla beraber öğrenildi, Kürtçe seçmeli ders olarak devlet okullarında devletin maaşını ödediği öğretmenler tarafından öğretilecek bir dil haline geldi.
Bugün eğer 'devrimci halk savaşı'nı 'hazırol'da karşılayan bir PKK sempatizanı kitle yoksa, bunu saydığım türden adımlara ve son beş yılda bölgede gerçekleşen toplumsal ve ekonomik gelişmelere borçluyuz. Yoksa 5-6 milyona varan sempatizanı olan bir örgütün halkı ayaklandıramamasının sebebi KCK operasyonlarıyla tutuklanmış 5-6.000 kişi değildir. Eğer halk, eli silahlı PKK'lılara destek vermek isteseydi, Habur'da ya da herhangi bir Newroz'da olduğu gibi meydanları doldurur; 'devrimci halk savaşı'nın 'demokratik' bir maskeye bürünmesini sağlardı. Ancak ezici bir çoğunlukla halk, barışçıl çözüm yollarını kapatmamış bir hükümet olduğunu görüyor. Ve Habur'da olduğu gibi silahını bırakmış, barışmaya hazır bir PKK istiyor; elinde silahıyla kâh insan öldüren kâh yol kesip adam kaçıran bir PKK değil.
Lâkin sempatizan kitlenin mobilize olmaması, PKK'nın halk tabanının eridiği anlamına gelmiyor. Beytüşşebap'ta 10 asker ve 20 PKK'lının hayatını kaybettiği günün ertesinde, yine Beytüşşebap'ta askerî zırhlı araç halkın arasından geçerken yaşananlara iyi bakmak gerekiyor. Kimisi Kürtçe "şehitler ölmez" diyerek bağırıyor, kimisi askerlere kafa tutuyor, kimisi de eski, buruşmuş bir PKK bayrağını askerî araca takmaya uğraşıyor. Askerler doğru olanı yapıyor ve ölen PKK'lıların arasında belki de akrabaları olan o insanları yatıştırmaya çalışıyorlar. PKK bayrağının bağlanmasına önce izin verip, sonra ikna etmeye çabalıyorlar. Ardından bayrağı çözmeye yelteniyorlar ama en sonunda bayrağı asanın çıkarmasına da izin veriyorlar. Bu görsel anlatıyı, devletin, PKK sempatizanı kitleye nasıl yaklaşması gerektiğinin bir metaforu olarak değerlendirmek en doğrusu sanırım.
Bir yandan hak ve özgürlükler alanını, yeni anayasa tamamlanıncaya kadar askıya almayıp genişletmek, terörü önleyecek güvenlik tedbirlerini almak, herkesin evlâtlarının sağ salim eve dönebilmesi için elinden geleni ortaya koymak. Bunu becermek içinse ifrat ile tefritin arasındaki o ince çizgi üzerinde yürümeye çalışmak...
Dilipak, hakkını neden helal etsin?
28 Şubat darbesinin 'beyin' kadrosundaki isimlerin başında dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya geliyordu. Kendisinin, Ertuğrul Özkök'e verdiği röportajda sarf ettiği "Bu defa silahsız kuvvetler gereğini yapsın" sözünü Hürriyet'in manşet olarak görmesiyle 28 Şubat'ın medya eliyle kazandığı operasyonel güç bir kez daha hafızalarımıza kazınmıştı. Erkaya'nın vefâtının ardından Abdurrahman Dilipak, Erkaya'ya yönelik bir eleştiri yazısı kâleme almış, Akit ise "Hakkımızı helal etmiyoruz" manşetiyle çıkmıştı. Yazı da manşet de 28 Şubat'çılar için bugün söylenenlere kıyasla oldukça 'nazik'ti. Ancak ne hikmetse, 2009 yılında, Erkaya ailesinin açtığı manevî tazminat davası karara bağlandı. Dilipak, tam 167.000 lira ödemeye mahkûm edildi. Yılların birikimi olan evi, icra yoluyla haraç mezat satıldı.
Üzerinden 15 yıl geçtikten sonra 28 Şubat darbesi, savcılarca soruşturulmaya başlandı. Artık dönemin sorumluları yargılanacakları günü bekliyorlar. Ve böyle bir süreçte Yeni Akit de bu haksız davanın yeniden görülmesi ve "muhakemenin iadesi" için müracaat ediyor. 2012 yılında gelinen noktayı, yargının yeni deliller ışığında tekrar gözden geçirmesini talep ediyor. Salih Mirzabeyoğlu veya Yakup Köse davaları için olduğu gibi, Dilipak davası için de "28 Şubat yargı kararları iptal edilsin" demek yanlış olmaz sanırım.
Yeni Akit, nerdeyse her gün şahsımı ve diğer gazetecileri hedef gösteriyor olsa da adalete mugayir olduğuna inandığım bu davanın tekrar görülmesi ve hakkın yerini bulması için ses verme ihtiyacı duydum. 28 Şubat sürecinde Akit'i yalnız bırakan meslek örgütlerinin, geç de olsa bu sefer bir gazete ve yazarını sindirmeye yönelik bu dava sonucunun tersine çevrilmesi için gayret göstermesini diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019